Asırlardır dilden dile aktarılan Balıklıgöl efsanesi

TAKİP ET

Adem'le Havva'nın cennetten kovulduktan sonra geldikleri yer, avcı toplayıcı yaşamdan tarım toplumuna geçilen ilk yer, Hristiyanlığın devlet dini olarak kabul edildiği ilk yer hep aynı adres: Şanlıurfa…

Adem’le Havva’nın cennetten kovulduktan sonra geldikleri yer, avcı toplayıcı yaşamdan tarım toplumuna geçilen ilk yer, Hristiyanlığın devlet dini olarak kabul edildiği ilk yer hep aynı adres: Şanlıurfa…
Bu güzel şehirde efsaneler o kadar çok ki, en ilginci ise asırlardır süregelen


Balıklıgöl…
Peki Balıklıgöl’ün nasıl bir gizeme sahip olduğunu biliyor musunuz?


İşte size Balıklıgöl asırlardır dilden dile aktarılan efsanesi…
Babil kralı Nemrut din adamlarına bir gece gördüğü rüyayı yorumlatır. Din adamları Nemrut’un rüyasını yakında doğacak çocuklardan birinin onu öldüreceğini söyler.
Bunu duyan Nemrut askerlerine o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder.
Halkın arasında bu söylenti duyulmaya başlayınca hamile olan Sara Hatun kaçarak bir mağaraya gizlenir.
Çocuk bu mağarada doğar ve büyümeye başlar. Çocuğun adı İbrahim’dir.
İlerleyen süreçte, yoldan geçmekte olan askerler gelen sesler üzerine mağaraya girer.
Küçük yaştaki İbrahim’i mağarada bulur ve Kral Nemrut’un huzuruna getirir.
Çocuğu olmayan Nemrut, aradan geçen zaman zarfında kararından vazgeçer.
İbrahim’i görünce de onu çok sever ve yanına alıp büyütmeye karar verir.
Kral Nemrut daha sonra Zeliha adında bir kız çocuğunu da evlatlık edinir.
Nemrut sert ve ketum bir karaktere sahiptir.
Putlara tapar ve halkından da zorbalıkla putlara tapmalarını ister.
İbrahim Peygamber insanların kendi elleriyle yaptıkları bu putların tanrı olmadığını söyler.
Nemrut’un diğer evlatlığı Zeliha ona inanır ama Nemrut’tan korktuğu için elinden bir şey gelmez.
Bir tören günü, herkesin törene gittiği an Hz İbrahim sarayın putlar bölümüne girer ve bir baltayla bütün putları parçalar.
Baltayı en büyük putun üstüne asar.
Törenden saraya dönenler bu manzarayı görünce dehşete kapılır ve Kral Nemrut’a haber verir.
Fikirlerinden az çok önceden haberdar olan rahipler bunu Hz. İbrahim’in yapabileceğini öne sürer.
Kral Nemrut kendi kurduğu bir yargı kuruluyla İbrahim’i yargılar.
İbrahim savunmasında; “Görüyorsunuz ya işte balta büyük putun omuzunda. Balta kimdeyse bu işi o yapmıştır” der.
Öfkelenen Kral; “Bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar?” diye haykırınca, İbrahim; “İşte benim anlatmak istediğim de bu… “…Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz.
Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz.
Bu gerçekten tanrı ise neden diğerlerini kırmasın!” deyince şaşkınlık geçiren ve daha da öfkelenen Nemrut ve çevresindekiler İbrahim’in üzerine yürür.
Nemrut ve yargı kurulu bulduğu cezayla İbrahim’in yakılmasına karar verir.
Her taraftan toplanan odunlar Halil-ürrahman Gölü’nün bulunduğu yere yığılır.
Odunlarla kocaman bir dağ meydana getirilir.
Nemrut’un kalesinin kuzeyinde iki büyük sütun yaptırılır. Bunlar Urfa Kalesi’ndeki sütunlardır.
İbrahim Peygamber’in bu sütunlar arasına gerilerek halatla ateşe fırlatılması düşünülür.
Zeliha gece gündüz babasına yalvarır ama Nemrut’un yüreği yumuşamaz.
İbrahim sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır.
Odun yığınlarının ortasına düşer düşmez ateş yerine burası bir göle dönüşür.
Zeliha da İbrahim’e inandığı için, kendisini onun peşinden ateşe atar.
Zeliha’nın düştüğü yerde oluşan göle ise Aynzeliha Gölü adı verilir.
Halk inanışında göl veya göldeki balıklar kutsal sayılır.
Bu balıklara dokunanların öleceği ya da başına bir bela geleceğine inanılır.

 

 

 

balıklıgöl efsanesi Şanlıurfa nemrut