CAFER : ALLAH İÇİN BEYTÜLMAL HIRSIZLAR BİR DAHA GELMESİN!

TAKİP ET

haber-sanliurfa.com'un sıra dışı yazarı sanatçı Ekrem Arpak'ın konuğu kendisi gibi sıra dışı beytülmal hırsızların korkulu rüyası iş adamı Mehmet Cafer oldu... Cafer hem kendinden bahsetti hemde çarpıcı iddialarda bulundu...

haber-sanliurfa.com'un sıra dışı yazarı sanatçı Arpak'ın konuğu kendi gibi sıra dışı beytülmal hırsızların korkulu rüyası iş adamı Mehmet Cafer oldu...
Cafer hem kendinden bahsetti hemde çarpıcı iddialarda bulundu...

İşte O Söyleşi

Mehmet Cafer & Ekrem Arpak

Bilen bilir: Memleketimin çevre yollarının çoğu harabe durumda halen!

Bırakın bin bir zorlukla, bankalara borçlanarak alınmış binek veya iş makinelerini; eşeğin bile eşekliği ile ikinci kez geçmediği virane hallerde yani!

‘’ Malzemeden çalınmış!’’ diyeceğim ama bütün malzeme cukka edilmiş arkadaş!. Kalınlığı 45-50 cm olması gereken ve fakat ancak 5 cm'lik dökülen asfaltlarımız, Sn. Bakanımız Urfa’dan çekip gitmeden terki diyar etmiş memleketi..

Yol demek, asfalt demek için 2 değil; 2.000 şahit gerek, sübhan Allah !!! Gelin görün ki memleketi kendi çıkarları için ithal sancılara satan yalakalardan 2.000 sahte şahit bulmak çok da zor değil maalesef!

Eee, her yıl yalaka, yandaş, akraba, paravan şirketler üzerinden sürü ile yol ihaleleri alarak garibanların milyonlarını cebe indirmek varken: kaymak gibi yollar yapacak kadar dürüst olmanın ne anlamı var değil mi Sn. bakamayanlar ?!

Not: Sn. Nihat Çiftçi’nin 16 köy yolunu yaptırdığı haberini aldığımı belirtmek isterim. Kutluyoruz..

Yağmur yüklü gri bulutlar bulaşıyor memleketimin akşamlarına ve fakat yazdan kalma sıcacık bir güneşin gülümsemesi ile uyanıyoruz sabahlara! ‘’ Acaba.. ‘’ diyorum kendime; ‘’ Bu yıl bir türlü memleketime uğramayan kış mevsimi bu bozuk memleket yollarında mı kaldı?  Memleket insanımın yabancıya beslediği ve kendi öz evlatlarından esirgediği sabrın taşı mı patladı kış mevsiminin? Yağmurlar, saflığın beyazı kar taneleri.. Yani önü sonunda Allah’ın bereketi de mi isyan etti Urfa’nın genleri ile oynayan yabancıların ayak oyunlarına?..

Nerede ise ‘’ Yağmur duasına çıkacak memleket insanı!. ‘’ Ve fakat önceki yıllarda çıkılan dualarda göğün göğsünden gazap üzümleri misali dolu düşmüş çiftçinin mahsulüne! Tarlalarda ürünleri yerle bir etmiş şiddetli dolu yağışları!

Allah’ın işine karışmak kimin haddine HAŞA !!! Ahhh ah: Allah’tan korkmayanlar ne hale getirmiş memleketimi? Nasıl anlatabilirim ki? Anlatamıyorum da nihayetinde! Ve işte bırakıyorum çoluk çocuğumu; yürekli memleket değerlerimin emrine veriyorum en az ben kadar çaresiz kalemimi.

Saat sabahın 08:00’ı henüz. Bir dilim otlu peynir ve Urfa kızartması patlıcanı katık ediyorum memleket insanının kör kaderi kadar kara çayıma..

Sabırsızım!

İçimde memleketimin cesur yürekli bir değeri ile daha tanışacak olmanın heyecanı. Ve tatlı bir telaş başlıyor yine!

Öyle ya; böyle güzel adamları anlatmak kolay değil yahu! Yoruyor adamı arkadaş. Kalemim son zamanlarda isyan bayrağı açmış adeta! Kelimeler yorgun ve dilime takılıyorlar çoğu zaman. Ben tükendim, kalem tükendi, söz tükendi her bir değerimin gerçekleri karşısında arkadaş!

Memlekete adanmış 60 yıllık tarih, emek, alın teri, yokluk, haksızlığa karşı direnmek ve durmaksızın gidilen kırık dökük yolların yorgunluğu kokan yıkılmaz kalelerinden biridir Mehmet CAFER! Ben değil sadece: Kaçak çay içtiğim sokaklarda rastlaştıklarım söylüyor bunu..

Böyle bir kalenin Allah korkusu ile örülmüş surlarını anlatmak öyle kolay mı?

Dubai’den Çin’e 40 ülkeyi kapsayan modern çağların Urfalı Evliya Çelebi’sini ha deyince yazamazsın dostum..

‘’Benim..’’ diyen özellikle yerel gazeteciler var ya; ellerinin altındaki modern iletişim araçlarına rağmen 100-150 okura ulaşmayı başarı sayarken; her cümlesi gündem yaratan bir adam olacak karşımda. Her cümlesi kendi gibi başı dik dile, dudağa ayak basan isim..

15 Temmuz da bu onurlu duruş ile er meydanında baş edemeyeceklerini anlayan dönemin ithal sancıları başlamışlar karalama ve fişleme operasyonuna ama bu duruş Sn. Cumhurbaşkanının kulağına kadar gidince geri dönülmüş yanlıştan!

Şanlıurfa BŞ Belediyemizin Kültür müdürlüğü büyük nezaketle bir yol arkadaşı göndermiş bana. Gencecik bir kardeşimiz olan Kadir Göçebeler aslanlar gibi Maşallah.. Bu yaşına sığdırdığı bilgi birikiminin üstüne Urfa beyefendisi saygısı ile geleceğe dair umutlandırıyor beni. Gittiğimiz kısa yollarda kendisi ile belini kırdığımız her laf, yarına umut çiçeği olacak biliyorum. Gözlerinden öpüyorum çocuk ve Kadir; memlekete senin gibi gençler gerek kardeşim..

Kadir frene bastığında küçücük bir parkın kenarında buluyoruz kendimizi. Araçtan iniyorum hemen. Zira yine geç kalmışım! Ancak parkın öte yanından uzun boyu ile dağ gibi duran Mehmet Ağabey selamlıyor bizi. Halen taze, hale yeşil çimenlerin kokusunda buluşuyor, kucaklaşıyoruz. Bugün değil; kırk yıldır tanışıyoruz ! Neylersin toprak aynı toprak.. Ofise geçiyoruz vakit kaybetmeden. İçeri girer girmez demli çaylarımın şöhretinin benden önce yürüdüğünü görüyorum! Çünkü kendi elleri ile demlemiş çayımızı Mehmet Ağabey…

Geniş omuzları üzerinde dik duran başına kaçak kar beyazı saçlar dolanmış. Esmer alnında hayatın derin çizgileri var. Mehmet Ağabey esmer esmer olmasına da; yüzünde bir ananın ak sütü gibi beyaz gülümseme var.. İlk soruyu soruyorum ve başlıyor dertleşme sofrasının çalar saati..

E.A ‘’ Mehmet Ağabey; bize biraz kendini anlatır mısın? Okurlarım tanımak ister.. ‘’ Soruya bak; Adam kendi memleketimde benden ünlü aslında ;)

M.C ‘’ 1958’de Kamberiye mahallesinde geldim dünyaya. 7 yaşında ( Allah rahmet eylesin. Amin.. ) sevgili babam Hakk’a yürüdü. ‘’

Baba.. İnsanın babasını kaybetme acısını iyi bilirim. Un ufak eder adamı ve Mehmet ağabey babasının vefatını anlatırken o geniş omuzlar, o heybetli duruş ağır yara alan bir çocuğa dönüşüyor..

M.C ‘’ Tabi babamın vefatından sonra yoksulluğu iliklerime kadar hissettiğim zor zamanlar başladı.. Belki de bu yüzdendir yoksula, garibana karşı düşkünlüğüm ve merhametim.. İlk ve ortaokulu Urfa da bitirdim. Ne yazık ki imkânsızlıklar ötesine gitmemi engellemişti! Bir şeyler yapmalıydım ayakta durmak için. Kuru temizleme işi ile atıldım ekmek kavgasına. Sonra vatani görevimi ifa etmek için askere gittim. Teskere alıp döndüğümde Kamelya sanayinin karşısında ciğer işine soyundum. 2 yıl sonra ise Beykapı Hayvan pazarı karşısında ‘’ FENNİ YEM ‘’ firması açtım. ‘’

TURGUT ÖZAL TÜRKİYE SİYASİ VE EKONOMİ TARİHİNİ DEĞİŞTİREN ADAMDIR!

M.C ‘’ 83 yılında T.Özal başbakan olunca, Türkiye’nin her bağlamda önü açılmaya başladı! Bölgemizde o dönem saman ve koyun ihracatı başladı. S.Arabistan ve Kuveyt ülkelerine çok fazla saman ve koyun ihraç ettik.. Tam bu dönem ciddi bağlamda ticaret hayatına girmiş oluyordum ben de. 90 yılına kadar sürdü ihracat ile uğraşım.’’

AĞLANACAK HALDEDİR ÜLKEM!

M.C ‘’ 90 yılında Kapaklı pasajında bu kez ithalat işine başladım. 25 yıl aralıksız ithalat ile uğraştım. Önceleri S. Arabistan’dan 3-5 koli ile başlayan bu süreç, Dubai açılımı ile (O) gümrük ile mal getirme şansını doğurunca ciddi boyutlara ulaşmıştı. 90 yılının sonunda olmayan İngilizcem ile Tayvan’a gittim! Beden dili ile 3 tır mal ithal ettim. O dönem de Çin ile direk ithalat şansımız yoktu. Ancak Honkong üzerinden yapılabiliyordu.’’

DÜNYA ÜLKELERİ NEREDEN NEREYE GELDİ/ YA TÜRKİYE?

M.C ‘’Özellikle günümüz iktidarı zaman zaman ne denli başarılı olduklarını halka göstermek için benzin, kömür, ekmek kuyruklarının uzadığı dönemleri sık sıkı dile getirirler. Buradan bile dünyadaki hızlı büyümeyi ve değişimi takip etmediklerini anlıyorum. ‘’

İçime sığmayan sürü ile cevap bekleyen sorular kalbime vuruyor ama doyumsuz sohbeti bölmek istemiyorum. Mehmet Ağabeyin kurduğu her cümleyi hazinenin yeni parçası diye akıl cebime koymaktan şimdiden yorgunum yani..

OTOBANA BAK!

M.C ‘’ Ekrem Bey; size özellikle bir anımı anlatmak istiyorum. Çin’de iş adamı bir dostum ile yoldayız. Bir gişe de ücret ödediğini görünce; neden ödeme yaptığını sordum. Dediğine göre otobanı kullandığımız için yapmıştı ödemeyi. Oysa gittiğimiz yol midemi ağzıma getirecek kadar sarsıldığım ve o dönemin Akçakale Urfa yolundan beter bir yoldu! Niye anlattım bu anımı biliyor musunuz? O dönem yerlerde sürünen Çin bugün dünyayı yöneten bir dev iken ülke haline gelmiş ve nereden nereye gelmiş dünya ülkeleri.. Ama maalesef Türkiye 80 sonrası bütün dünyadaki bu hızlı değişim ve gelişimden hak ettiği payı alamadı.’’

Ansızın Mehmet Ağabeyi kışkırtan bir sorunun pimini çekip bırakıyorum tütün kokan sehpanın üzerine! Mehmet Cafer korkar mı bombadan? Pimini kendi çekiyor ve anında cevaplıyor sorumu.

E. A ‘’ Mehmet Ağabey; malum Urfa son 10-12 yıl dışarıdan gelen yabancı siyasetçiler tarafından yönetildi. Merak ediyorum; Urfa da siyaseti laiki ile yapacak kimse mi yok, yoksa bunun içinde bilmediğimiz farklı nedenler, engeller mi var?’’

URFALI ANALAR ASLAN DOĞURUYOR DA!

M.C ‘’ Ekrem kardeşim; 25 yıldır siyasetin içindeyim. Aslında Urfalı analar aslanlar doğuruyor da: maalesef siyasi partilerimiz bu aslanlara yer vermiyor! Çünkü bu aslanlar yalaka değil ve ya dayıları yok! 28 Şubat sonrası bazı siyasi partiler kasten kapatılırken bazılarının önleri açıldı. İşte o gün Türkiye siyasi iklimi ve kültürü tamamen değişmeye başladı. ‘’

Karşımda ortaokul mezunu ve bildik bir Urfalı vardı. Bildik dediysem bildik tırşıkçı, tefeci, karacahil, faizci, inkarcı, çıkarcı, yalaka adamlardan değil; ansiklopedi misali bilgi birikimi ile esmer yağız Urfa adamı..

TEK ADAM VE GENEL BAŞKANA DAYALI PARTİCİLİK ANLAYIŞI GELDİ NE YAZIK!

M.C ‘’Bu değişimin doğal sonucu olarak parti genel başkan yalakası olanların ihale aldığı, kurum ve kuruluşlara yerleştiği, haksız ve hukuksuz kadrolaşmaların yaşandığı sersefil bir siyasi süreç aldı başını gitti!’’

Agresif yapısı ile duyduğum Mehmet Cafer o ana kadar hiç beklemediğim kadar sakin ve tam bir babacan şefkati ile konuşurken birden bakışlarına geçmişten kalma bir kızgınlığın kızıl mavi öfkesi düşüyor!

FARUK ÇELİK’İN GELİŞİ URFA SİYASETİNİN ÇÖKÜŞÜ OLDU!

M.C ‘’ Özellikle 2011 yılında Faruk Çelik’in gelişi: Urfa siyasetini yerle bir etti ve adeta telafisi, geriye dönüşü imkânsız bir çöküşün başlangıcı oldu. Ben bu süreci kışkırtmalar ile başlatılan hain isyanların neticelerinde dört bir yanı sarılmış Osmanlı çöküşüne benzetiyorum! O kadar büyük yara verdi Sn. Çelik! Bakınız; ana muhalefet partisi konumundaki CHP’nin vekil çıkaramadığı, 3 vekil çıkaran HDP’nin ise Urfa ve Urfalıların dertleri yerine ideolojik bir siyaseti benimsemesi yüzünden bütün meydan Faruk Çelik’e kaldı! ‘

Mehmet Ağabeyin dilinden uçurumlara atlar gibi dökülen öfkesinin nedenlerini o an anlamaya başlıyorum. Ve belli ki hala o günlerin öfke seli yorgun bedenini sarsıyor M. Cafer’in..

ÇELİK CELALETTİN GÜVENÇ’İ URFAYA GETİRMEK İÇİN HER TÜRLÜ AYAK OYUNLARINA BAŞVURDU!

Sn. Çelik bakan olduktan hemen sonra Celalettin Güvenç’i önce vali olarak Urfa’ya sonra da belediye başkanı olarak BŞ Belediyesine getirmek için akıl almaz ayak oyunlarına başvurdu! O dönem bazı STK Başkanları, bürokrat ve siyasiler de bu yolda Çelik’e yardımcı hatta maşa oldular! O gün Celalettin Güvenç başkan olmasın diye çok mücadele ettim! Hatta tek başınaydım.. Yanlarına çekmek istediler, aracı soktular ama asla geri adım atmadım. Ve zaten 2 yıl sonra görevden alınması ile haklı olduğumun ortaya çıkması çok sürmedi..’’

ASIL ETEK GİYMESİ GEREKEN FARUK ÇELİK’TİR!

İnce belli bardaklarımızda koyu siyah çaylar eksik olmuyor. Mehmet ağabey ‘’ Bana erkek sözü ver! ‘’ der gibi anlamlı bir bakış atıyor önce. Sözüne başlarken neden bu bakışı attığını anlıyorum elbette..

M.C ‘’ Ekrem Bey; özellikle bunu yazın! Çünkü o gün de kanıma dokundu bu gün de hala ağırıma gidiyor!. Hiç kimse Urfalılara etek giydiremez kardeşim! Bu cümleyi değil kurmak; ima etmek dahi kimsenin haddine değil. Benim analarımın, bacılarımın giydiği etek elbette çok değerlidir ve fakat Faruk Çelik o gün aslında kendisini tarif etmiştir! İçin için etek giyme arzusunu dile getirmiştir kendileri! Ve etek giymesi gereken Faruk Çelik’in kendisidir kardeşim! ‘’

Rahmetli babamın yüzünü görmemiştim. Beni, bizleri anam ve baba yarım Ali Ağabeyim büyütmüştü. Anam bizlere barışı, dürüstlüğü, kavgadan uzak durmayı, aşkı, dostluğu, kardeşliği yani insan sevmeyi öğretti hayatı boyunca. Bir de klamlar söylerdi tarihin yiğitlerine dair. O an anlıyorum Mehmet Cafer’i nereden tanıdığımı! Anamın anlattığı o hiçbir şartta haksızlığın karşısında eğilmeyen ve onuru, şerefi için gerektiğinde tek başına binlere karşı göğsünü germiş adamlardan biriydi o.. O andan itibaren en az Urfalı kadar şanlı ve Urfalı kadar yiğit cümleler dökülüyordu.’

M.C ‘’ Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor be kardeşim. Yıllarca bakanlık yapmış, engin devlet tecrübesi olan Faruk Çelik; bakanlığı Sn. Fakıbaba’ya devrettiği gün ( İkimizin de kaderinde hayvanlar ile uğraşmak varmış! ) gibi ağır hakaret, iğrenç, kabul edilemez cümleler kuruyor Sn. Çelik! Ekrem Bey; üstüne basa basa söylüyorum: Eğer o gün bu imayı yani hayvanlar kelimesini Urfalılara için kullandıysa aynısını kendisine aynen iade ediyorum.. Bakın tekrar söylüyorum: eğer Urfalılar için ima ettiyse.. Var sayalım Urfalılar için kurmadı ve muhtemelen öyle diyeceklerdir ama be kardeşim; bu cümleyi kurmanın anlamı ne diye düşünmeden edemiyorum..’’

Sn. FAKIBABA İLE ÇOK TARTIŞMIŞLIĞIMIZ VARDIR!

M.C ‘’2009 yılında Hasbelkader Saadet Partisinde belediye meclis üyesi oldum. Tabi öncesinde bu tür önemli görevlerde mühendislerin, mimarların, dr ve diğer üst düzey eğitim almış kardeşlerimizin bulunmaları gerektiğini düşünürdüm. Ama hepsinden önce Allah’tan korkan ve hırsızlık yapmayacak karakterde olmak şartı ile! Tabi meclis üyeliğim sürecinde Sn. Fakıbaba ile çok karşı karşıya geldik! Birçok önergeler verdim. 11 Nisan stadının yerine AVM inşa edilmesine tüm gücüm ile karşı çıktım. Dava açtım ve kazanarak inşaatı durdum! Celalettin Güvenç başa gelince haksız ve hukuksuz bir karar ile tekrar başlattı.’’

O AVM YIKILACAK!

Mehmet Ağabey hayatı boyunca verdiği kararların arkasında durmuş ve çıktığı yollardan tek adım geri dönmemiş..

M.C ‘’ Göreceksiniz Ekrem Bey; o AVM büyük ihtimalle yıkılacak. Buna tüm kalbim ile inanıyorum! 3’ü Sn. Habib Aslan 1.5 yılı Sn. Kemal Saraçoğlu başkanlar olmak üzere 4.5 yıl Şanlıurfaspor genel saymanlık görevini yaptım. Görevim sürecinde takımımızın tek bir yumurtasının bile boşa kırılmasına müsaade etmedim. Tabi Sn. Başkanlar ve bizler çalıp çırpmayınca doğal olarak Celalettin Güvenç’in ve onun hamisi Faruk Çelik’in çirkin ayak oyunları ile istifa etmek durumunda kaldık!. Hem de şampiyon olduğumuz hafta!.. Bütün bu ayak oyunlarının altındaki kirli imza Faruk Çelik’e aittir! ‘’

Mehmet Ağabeyi daha fazla üzecek geçmişten alıp biraz da günümüze sürüklemek istiyor ve ‘’ Sence Urfa siyaseti içinde görevini laiki ile yapan ve fakat yeterli destek alamamış isim/isimler var mıdır? ‘’ diye soruyorum. Sormaz olaydım! Mehmet Ağabey yine üzgün, sitemkâr!

M.C ‘’ Ekrem Bey; şehrin dertleri ile dertlenen politikacılarımız yok! Bakınız temiz, dürüst ve asla hırsızlık yapmayan M. Kasım Gülpınar dışında direk cevap verebileceğim kimse yok! Ki bana göre Sn. Kasım Bey de Urfa sorunlarına uzak! Kibar adam Kasım Bey.. Artık kimse ile kavga mı etmek istemiyor bilmiyorum ama Kasım Beyin de Urfa sorunlarının çözümüne yönelik projelere uzak kaldığını düşünüyorum. Oysa Kasım Bey çok daha etkili olmalı ve kendisine de iletmiştim; tabana

inmeli, halkın arasına karışmalı. Etrafındaki genç ve tecrübesiz kadro yerine daha olgun isimler ile yürümeliydi.. Ha, bu arada bir özeleştiri yapmak gerekirse: Kasım Beyi Urfa halkı olarak yeterli seviye de destekledik mi derseniz, hayır derim! ‘’

F. ÇELİK’E GÖSTERİLEN SAYGI FAKIBABA’YA GÜLPINAR’A GÖSTERİLMEDİ’

M.C ‘’ Hatta iddia ederim ki; Urfa siyasetçilerinin, bürokrat ve STK başkanlarının çoğu Faruk Çelik’e gösterdikleri saygıyı Sn. Fakıbaba ve Kasım Bey gibi değerli isimlere göstermedi! Çünkü Çelik Urfa’yı çözmüş, kendi içimizden insanları maşa olarak kullanarak bizi birbirimize düşürmüştür! Bundan dolayıdır ki bir Urfa sorunu için 12 milletvekili bir araya gelemedi! Faruk Çelik valiliğe kendi yandaşı bir gazeteciyi yerleştirdi! Bütün belediyelerde tele kulak vazifesi gören adamlarını koydu. İddia ediyorum Faruk Çelik bizi kendi insanımız ile vurmuştur! Mesela Sn. Fakıbaba’nın Kasım Bey gibi değerli vekillerin önünü kesmek için bu adamları kullandı! Sık sık duyuyorum: an itibari ile bile Urfalıları arayarak Urfa’ya nifak sokmaya devam ediyor! Ortalığı kışkırtmaya ve Fakıbaba ile diğer başarılı vekillerin önünü kesmeye çalışıyor! Bizim bu tembel bu rezil anlayıştan kurtulup derhal kendi değerlerimize sahip çıkmamız gerek. ‘’

14 YILDA NE YAPTILAR?

M.C ‘’ Bakınız; 2002 yılında iktidara gelen Ak Parti ülke genelinde doğum oranı en yüksek Urfa’ya hastane bazında tek bir yatak kazandırmamıştır’ 2016 yılındaki Eyyübiye hastanesine kadar çivi çakılmamıştır. Ak Parti yeterli olmamakla beraber, derslik anlamında bir şeyler yapmıştır ama öğretmen açığı haddinden fazladır ve yetersiz, stajyer öğretmenler yüzünden evlatlarımız hak ettikleri eğitimi alamamaktadır. ‘’ AK PARTİ İSTANBULA MARMARAY YAPMIŞ / BANA NE KARDEŞİM? Benim memleketime yani kendisine %70 oy veren Urfa’ma ne yapmış? ‘’

Mehmet Ağabey hem çok gezmenin hem çok okumanın eşsiz edinimlerinden yardım alıyor elbette.. Kelime daracığı oldukça geniş ve hatta Urfa literatürüne kazandırdığı söylemleri de var.

BEYTÜLMAL HIRSIZLARI!

M.C ‘’ Sıklıkla kullandığım ve Urfa literatürüne kazandırdığım bir söylemim vardır. Belediyelerimizin hepsinde hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük var! Beytülmal hırsızları diyorum bunlara! Çok üzgünüm! Nerede ise her hafta 1 belediyemizin hırsızlığını yazıyorum! Ama bir türlü sonu gelmiyor! ‘’

MİLLİ GÖRÜŞÜMDEN ASLA ÖDÜN VERMEM!

M.C ‘’ Dedim ya Ekrem Bey; doğru her yerde söylenmelidir ve doğru tektir.. Ben burada doğdum. Babam da bura da doğdu ve evladım da.. Babam gitti, sıra bende! Yani yine bu topraklara gömüleceğiz sıramız geldiğinde. Bakınız milli görüş çizgimden asla taviz vermem. Ancak memleket sevdam partimin çok üzerinde olduğu gibi; yeri geldiğinde partime zarar vermemek için geri durmasını da bilirim. Sn. Başkanım Niyazi Yılmaz’ın teveccühü ve ısrarları olmasa Saadet Partisi Ankara delegesi olarak bu gün aktif siyasetin içinde olmazdım. Yarın partim iktidar olsa ve bir yabancı getirip Urfa’ya aday gösterse karşı çıkarım. Yanlış anlaşılmak istemem. Yabancı derken elbette bu bayrak altında yaşayan herkes benim canımdır. Fakat Urfa’yı Urfalı yönetmelidir..’’

ARAP KÖKENLİ OLMAKTAN İFTİHAR EDİYORUM!

Dedik ya: Her şartta sözünü esirgemeyen bir adam Mehmet Cafer. Kendine yakışanın türküsünü söylemeye devam ediyor konuşurken..

M.C ‘’ Ekrem Bey; bu ülke bayrağı altında yaşamaktan gurur duyuyorum. Ayrıca bu ülkenin Arap kökenli bir vatandaşı olmaktan Arap olmaktan iftihar ediyorum. Asla ırkçı değilim! 12 yıl ortaklı yaptığım Kürt kökenli arkadaşım ile öz kardeş gibiyiz. Cenab-ı Hakk diyor ki; ben sizleri kabile kabile yarattım ki birbirinizi tanıyasınız diye. Peygamber Efendimiz ( S.A.V ) veda hutbesinde ırkçılığı ayaklar altına aldık diye buyuruyor. Arap’ın Acem’den üstünlüğü yoktur diyor. Mesela Sevgili Abdullah Cengiz Beyin babası Reşat Bey ile kapı komşu olmanın ötesinde ağabey, kardeş olduk, can olduk her zaman.. Ben sadece Urfa’yı Urfalı yönetmeli diyorum. Hepsi bu. ‘’

HDP TÜRKİYE PARTİSİ OLAMADI!

Mehmet Ağabeyin sadece iktidar ve ya içinde bulunduğu partiye dair düşünce ve eleştirileri yok elbette. Urfa sorunlarına sırtını dönmek ve ideolojik bir siyasi anlayış ile yürüdüğünü iddia ettiği HDP’nin bu yüzden Türkiye Partisi olamadığını ve bu durumun sorgulanması gerektiğini söylüyor. Ülke de ve hatta bütün İslami Coğrafya ‘’İslam Kardeşliğinin mutlak hâkim olması gerektiğini savunuyor.’’ ‘’ Ülkem ve dünya da ithalat ve ya ihracat yaparken ve ya özel hayatımda kimse bana (sen Arap’sın yapamazsın demedi) diyor. Maalesef bazı Kürt kardeşlerimiz dış mihrakların ayak oyunlarına kandı diye çokça bildik bir bakış açısı ile yaklaşıyor Kürt meselesine.

NİHAT ÇİFTÇİ'YE DAVA AÇTIM!

M.C "Nihat Bey kardeşimiz göreve geldiğinde ziyaret ettik. Sn. Cumhurbaşkanımız ile Sn .Abdullah Gül kardeş gibiydiler! Ama Sn. Erdoğan köşke gittiğinde Sn. Gül'ün kadrosunu gönderip kendi kadrosunu kurdu. Bu örnek ile Nihat Bey kardeşimize Celalettin Güvenç kadrosundan derhal kurtularak kendi kadrosunu kurması gerektiğini ilettik. Ne yazık ki bizi daha doğrusu tabandan gelen sesi dinlemedi. "

ÖLÜM BULVARI!

M.C " Ekrem Bey; 40 ülke dolaştım. Bakın bizim tek ana caddemiz Atatürk caddesidir. Güvenç döneminde büyük bir yanlışa imza atılarak trafik ters yönde bir akışa mahkûm edildi. Onlarca kaza oldu. 7-8 insanımız can verdi ama Nihat Bey Sn. Güvenç'in verdiği bu yanlıştan dönmedi. Dava açtım kendisine ve halkın sesini duymasını bu yanlıştan dönmesini bekliyorum. Bunu yaparsa ben de davamı çekerim. Açıkçası çok şey bekliyordum kendisinden. Başarılı olması ve inatlarından dönmesinin önce kendisi sonra bütün Urfalıların önünü açacaktı ama o inadından dönmedi, halktan kopuk bir siyaseti tercih etti!

ALLAH İÇİN BEYTÜLMAL HIRSIZLAR BİR DAHA GELMESİN!

Sohbetin sonuna geliyoruz. Mehmet Ağabey özellikle vurgulamamı rica ediyor. Bütün Urfalıların tek yürek olmalarını ve bir daha ithal yöneticilerin geri gelmemesi, dürüst siyaset için emek verilmesi gerektiğini vurguluyor.

" Rica ediyorum! " diyor bütün samimiyeti ile " Bütün dinamikleri ile Urfa halkı eleme kendi değerleri etrafında bütünleşmeli.. Çocuklarımıza bir gelecek bırakmak için başka şansımız yok..

İlaveten bu fani dünyadan çekip giderken hoş bir seda bırakmalı insan.. Ardından Beddua edilen olmak dünyadan sonra öteki dünyayı da kaybetmek olacaktır.. Ben hiç bir haksızlık karşısında susmadım, susmayacağım da.. Beytülmal hırsızlara müsaade etmeyelim. Bakın bugün Urfa dünyanın sayılı zengin şehirlerinden biridir. Eğitim ve trafik sorununun yanı sıra mevsimlik işçiler sorunu kanayan yaramızdır. Yoksul halkımıza yazıktır, günahtır.."

 

Su gibi akıp gitmiş zaman.. Veda vaktinin beyaz kanatlı kuşu konarken kapıya ağabey kardeş gibi sarılıyoruz yine. Mehmet Ağabey kaldığım otele bırakıp bir taziyeye geçiyor. Bütün hayatı memleketinin her acısına, sevincine ortak olmakla geçen bir adam kendine yakışanı yapıyor yani.

Allah uzun ömürler versin Mehmet Ağabey. Seni tanımak güzeldi. Hep güzel kal. Sağlıkla, huzur içinde..

mehmet cafer ekrem arpak beytÜlmal hirsizlari haberşanlıurfa