Kulislerde Konuşulan Seçim Senaryoları ve Hafriyat İhaleleri

TAKİP ET

Çukurambar'da adaylık 'pazarlıklarının' olduğu, Ankara'nın mesken tutulduğu, bürokraside ise milletvekili aday adaylığı için istifaların art arda gelmeye başladığı günlerde Türkiye, büyük depremlerle sarsıldı.

Çukurambar’da adaylık “pazarlıklarının” olduğu, Ankara’nın mesken tutulduğu, bürokraside ise milletvekili aday adaylığı için istifaların art arda gelmeye başladığı günlerde Türkiye, büyük depremlerle sarsıldı. 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremlerde binlerce vatandaş hayatını kaybetti ve siyaset gündemi, yerini yıkıcı depremlere bıraktı. Ülkece yas tutuldu, devlet-millet el ele verdi ve enkazlarda canla başla mücadele edildi. Binlerce vatandaş hayatını kaybetti. Hepsini rahmetle anarak kulislerde konuşulanlara geçelim.

Türkiye kamuoyu, iki haftanın ardından yeniden hayatı “normale” döndürmeye, siyaseti ve seçimleri konuşmaya başladı. Bir yanda depremin yaraları sarılmaya çalışılırken bir yandan da seçim senaryolarındaki yeni gelişmelerin kulislerini almaya başladık. Deprem nedeniyle Meclis çalışmalarına 28 Şubat’a kadar ara verilerek milletvekillerine “Deprem bölgelerine yoğunlaşın, halkla teması arttırın!” talimatları iletildi. Cumhur İttifakı’nda olan milletvekilleri gittikleri her yerde “Devletimiz yanınızda, yaraları en kısa sürede saracağız.” derken, Millet İttifakı’nda olan milletvekilleri ise -kısık sesle de olsa- “İktidarın beceriksizliğinin faturasını millet canı ve malıyla ödüyor.” söylemini yaygınlaştırıyor. Tabii hal böyle olunca “Seçimler ne olacak?” sorusu artık yüksek sesle dillendirilmeye başlandı bile.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Şubat’ta Şanlıurfa’yı ziyaret ederken “Sizlerden 1 yıl izin istiyoruz.” dedi. Bu sözler “Seçimler ertelenecek mi?” sorusunu da beraberinde getirdi.

Peki, seçimler nasıl ertelenecek? İktidarın masasında hangi formüller var?

Tam bu sorulara cevap aranırken AK Parti’nin kurucularından Bülent Arınç, 17 Şubat’ta yaptığı açıklama ile seçimlerin “ivedilikle ertelenmesi” gerektiğini savundu. Arınç’ın bu çıkışı kamuoyunda tartışılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli, birlikte sahaya inerek depremin büyük yıkıma neden olduğu Hatay’ı ziyaret etti. Deprem bölgelerinde yapılan karşılıklı sert açıklamalar üzerine siyaset meydanı yeniden ısınmaya başladı. Tam da bu günlerde kulislerde bomba senaryolar dönüyor. Öyleyse o senaryolara bakalım…

Senaryo 1: İktidarın üzerinde çalıştığı “Milli Mutabakat Hükümeti” formülü ile seçimlerin 1 yıl ertelenmesi. Buradaki amaç “1 yıl içerisinde depremin yaralarını sarıp seçimlere öyle gidilmesi gerektiği” yönünde. Bunun için anayasa değişikliği ve uzlaşma gerekiyor. Ulaştığımız DEVA Partisi ve Gelecek Partisi kaynakları “Anayasayı çiğnemenin affı olmaz, buna kesinlikle müsaade etmeyiz. 6’lı masa her türlü önlemi alıyor.” diyerek seçimlerin zamanında yapılmasını istiyor. Hukukçu kaynaklarımız ise “Seçimler ertelenemez, mecburen yapılacak.” diyor.

Senaryo 2: Seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması. Millet İttifakı’nın 13 Şubat’ta cumhurbaşkanı adayını açıklayamaması ve “henüz hazır olmadıkları” izlenimi, Cumhur İttifakı’nı ve Erdoğan’ın elini “rahatlatmış” görünüyor. AK Parti kurmaylarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sundukları ve Erdoğan’ın da sıcak baktığı tarih bu yönde.

Senaryo 3: Seçimlerin (mecburen) 18 Haziran’da vaktinde yapılması. Bu tarihe kadar deprem bölgelerinde enkazların kaldırılıp yeni konutlarının temelinin atılması ve vatandaşların gönlünü kazanarak seçimlere gidilmesi düşüncesi var. Bu düşünce var ama o tarihlerde sınav takvimleri, bayram süreci gibi etkenler söz konusu olduğu için bazı çekinceler de masada duruyor.

Tabii seçim tarihleri denilince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının yanı sıra Devlet Bahçeli’nin açıklamaları da çok önemli. Öyle ki Bahçeli, partisinin 21 Şubat’taki grup konuşmasında ifade ettiği “Bilinmelidir ki ne sandıktan kaçarız ne de demokrasiyi yok sayarız.” sözleri, seçimlerin yapılacağını güçlendirdi.

Siyaset öyle bir ısındı ki depremden önce aday adaylığı için Başkent’e gelip ev kiralayanlar Ankara’ya çoktan taşınıp kulislere başladılar bile. Başkent Ankara bugüne kadar hiç olmadığı kadar çeşitli plakalara sahip araçlardan geçilmiyor. Bu durum hem deprem sonrası yaşanan göçü hem de siyaset için hazırlananlara işaret ediyor.

Bu durumda gözler bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Mart ve bunu takip eden günlerde yapacağı açıklamalara ve Resmi Gazete’de yayımlayacağı kararnamelere çevrildi. Eğer 14 Mayıs için karar alınırsa bir süre önce gündeme gelen ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun da yüksek sesle dillendirdiği “Erdoğan yeniden aday olamaz.” tartışmaları depremin gerisinde kalmış olacak. Böylece tıpkı 2018’de olduğu gibi bu sefer de meydanlarda “Yaparsa AK Parti yapar” sloganını yeniden duyacağız gibi...

Siyaset kurumu bunları çözedursun… Biz bir başka bomba kulisle devam edelim.

Depremin tozu, ihalenin tuzu yakıyor!

Depremin yıkımı o kadar büyük ki oluşan toz duman arka planda neler yaşandığını görmemizi engelliyor. Tüm engellemelere rağmen kulis bilgileri de geliyor. “Keçi can derdinde, kasap yağ derdinde.” sözünü hatırlatırcasına depremin geride bıraktığı hafriyat ihalesini almak için meğerse ne kulisler dönüyormuş.

İddia o ki insanlar yardımlara koşarken bazı müteahhitler de milyonlarca ton hafriyatın taşınması için ihale peşinde koşuyor. Hatta bu iddiayı daha da ileri taşıyanlar “Batmanlı müteahhitler hafriyat ihalesini almak üzere. Diğer kulis yapan müteahhitler boşa vakit harcamasın, taşeron işlere baksınlar!” diyor. Bizden söylemesi.

Kulislerde konuşulanı ve duyduklarımızı aktardık, takdir elbette kamuoyunundur.

Haber Şanlıurfa

Ankara seçim Cumhur İttifakı Millet İttifakı hafriyat ihale kulis