Şanlıurfa Düşman İşgalinden Nasıl Kurtuldu?

TAKİP ET

11 Nisan 1920 tarihinde Urfa, düşman askerlerden temizlenerek halkın büyük özverisi sayesinde kurtarılmıştır. Bu destansı mücadelede Urfa halkı, uzun bir süre boyunca işgalci askerlere direnmiştir. Sonunda Urfa'ya 'şanlı' unvanının yanı sıra İstiklal Madalyası verilmiştir.

Urfa halkı, Kurtuluş Savaşı sırasında kenti işgal edilmesine karşı özellikle Fransız askerlerine karşı topyekun bir direniş gösterdi. Bir yılı aşan işgalin ardından ise 11 Nisan 1920’de kurtuluş ilan edildi! Bu kurtuluş günü Urfa halkınca yüzyılı aşan süredir ‘gurur günü’ olarak kutlanıyor.

İngilizler, Mondros Mütarekesi’ni gerekçe göstererek 1919 yılında Urfa’yı işgal ettiler. İşgal tarihi konusunda ise bir kesinlik bulunmamaktadır. Kimi kaynaklar bu tarihi 7 Mart olarak verirken, kimileri ise 24 Mart olarak iddia etmektedir. İşgalci İngiliz kuvvetleri, ilk olarak 1. Süvari Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Bey ve askerlerinin kenti terk etmesini istemiştir. Bu talebin üst makamlara bildirilmesinin ardından bir süvari takımı Urfa’da bırakılmış, kalan tüm askerler ise önce Karaköprü mevkine oradan da Siverek’e çekilmiştir.

İNGİLİZLERİN AŞİRETLERE VE ERMENİLERE İLGİSİ

İşgalci İngilizler, yörede bulundukları süre zarfında aşiretlerle iyi ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Özellikle İbrahim Paşa’nın oğlu Mahmud Bey’e çok ilgili davrandılar. Bu dönemde “Kürt Lawrence” olarak bilinen Binbaşı Noel ve Yüzbaşı Woolley, Mahmud Bey’e gönderilerek Kafkasya ve Mezopotamya arasında bir tam bölge kurulması için yoklamalar yapılmıştır.

Aşiretlerin yanı sıra, İngilizler şehir merkezinde Ermenilere de ilgi göstermiştir. Ermeniler bu dönem silahlandırılmış ve atış talimleri yaptırılmıştır. Davranışlarından rahatsız oldukları Mutasarrıf Nusret Bey’i ise tehciri bahane ederek görevlerinden azletmiş ve İstanbul’a gönderilmesini sağlamışlardır. 

Kentte yaşanan bu gelişmeler işgali önlemek isteyen Mustafa Kemal Atatürk’ün derhal harekete geçmesini sağlamıştır. Atatürk, Urfa müftüsü ve eşrafına bir telgraf çekerek, bağımsızlık mücadelesinin ilk kıvılcımlarını çakmıştır.

URFA’DA ONİKİLER DÖNEMİ BAŞLIYOR

Gelen telgrafın ardından eski İdare Meclisinin azalarından olan Belediye Reisi Hacıkamilzade Hacı Mustafa Efendi, eşraftan tüccar olan Hacıkamilzade Hacı Mustafa Reşit Efendi, Barutçzade Hacı İmam Efendi, Mollazade Mahmut Efendi, Güllüzade Osman Efendi, 5. polis komiserliğinden müstafi Arabi katibizade Şakir Efendi, tüccarlardan Nebizade Hacı İmam Efendi, esnaflardan Şellizade Ali Ağa, Jandarma tabur mülhakı olan İzmirli Adil Hulisi Efendi, eşraftan Hacı Bedirağazade Halil Ağa, Jandarma Çavuşu Sofizade Hacı Mustafa Çavuş ve takım kumandanlarından mülüzaımı evvel Hüseyin Pertev Efendi bir araya geldi. 

Bir araya gelen bu gruba halk arasında “Onikiler” adı verilmiştir. Onikiler, bir araya gelerek, bölgenin kaderini değiştirecek adımlar atmıştır. Böylece yeni bir dönem başlamıştır. Kurtuluş için ant içen bu grup Jandarma Kumandanı Binbaşı Ali Rıza Bey önderliğinde toplanmış ve oluşturulan cemiyetlerini, Sivas’ta bulunan Heyet-i Temsiliye Başkanlığına bildirmiştir.

URFA FRANSIZLARA TESLİM EDİLİYOR

Tarihler 15 Eylül 1919’u gösterdiğinde Paris’te “Suriye İtilafnamesi” olarak da bilinen anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre ise Urfa ve çevresi Fransızlara devredilmiştir. İşgalde yaşanan bu el değiştirme işleminin ardından Mustafa Kemal derhal Urfa müftüsü ve eşrafına bir telgraf çekmiştir. Telgrafta verilen talimat ise çok açıktır; “Milli örgütlenişi genişletin!” Her türlü haksızlığın protesto edilmesini isteyen Mustafa Kemal, gerekirse fiili olarak haksızların reddedilmesini istemiştir. 

İngilizler, ekim ayının sonuna gelindiğinde Urfa’yı boşaltmış ve anlaşma gereği Fransızlara teslim etmiştir.

DİRENİŞ FİTİLİ YAKILIYOR: FRANSIZLARA 24 SAAT SÜRE!

Aralık ayının sonunda Ali Rıza Bey’in yerine atanmış olan Urfa Jandarma Komutanı Yüzbaşı Ali Saip Bey, Urfa’ya geldi. Ali Rıza Bey, Ali Saip Bey, emekli Binbaşı İhsan Bey ve beraberindekilerle ayaklanma düşüncesini görüştü. Görüşme sonunda gerekli desteği sağlayan Ali Rıza Bey, 15 Ocak’ta bir ayaklanma için plan yaptı.

Yapılan plana göre 15 Ocak’ta Urfa’nın Suriye sınırındaki Telabyad ve Arap Pınarı’nda yer alan Fransız işgal kuvvetlerine birer ültimatom verilecektir. Bu ültimatomda Fransızlardan Urfa’yı boşaltmaları istenecek ve 24 saat süre tanınacaktı. Fransızların bu talebi reddetmeleri durumunda şimendifer hattının Fırat ve Sifter arasında kalan bölümü tahrip edilecek ve telgraf hatları kesilecekti.

Yaşanan bu olayların bir ay ardından Fransız askerlerin, kadınlar tarafından kullanılan Vezir Hamamı’na girmeleri, şehirde büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Olayın ertesi günü Mutasarrıf Ali Rıza Bey, çok sert bir bir dille yaşananları protesto etmiştir. Aynı tarihte ise Mustafa Kemal tarafından kolordulara gönderilen genelge yayınlandı. Bu genelgeye göre Fransızlar aleyhinde başlatılacak olan Kuvayimilliye’nin harekete geçmesi geciktirilmemeliydi. Peyderpey olarak başlatılacak olan ayaklanmanın ilk dönemi ise Urfa’dan başlayacaktı.

ALİ SAİP BEY URFA’YA HAREKET EDİYOR

Mutasarrıf Ali Rıza Bey, 13’üncü Kolorduya bir telgraf çekerek “Urfa’da kıyamın hissedildiğini” bildirdi. Ali Saip Bey’in beyannamesini alan, halkın önde gelen isimleri Suruç’ta işe başlamıştı. Tren hattında yer alan kimi bölümler tahrip edilmiş ve Fransızlara çekilmeleri için 24 saat süre verilmiştir. 

Mahmud Bey, kolordudan kendilerini sahip çıkılmasını isteyerek, protestolarda reisleri yatıştıramadığını ve Fransızların bölgede bulunan Ermenileri silahlandırıldığını söylemiştir. Mahmud Bey, Ermenilerin Fransız askerlerinin aralarına sokulduğunu ve katliam yaparcasına hareketlerde bulunduklarını belirtmiştir. Bu durumun devam etmesi halinde kıyamın Urfa’da değil her tarafta yapılacağını bildirmiştir.

Müdafayı Hukuk Cemiyeti’nin yanı sıra Siverek halkından tam destek alan Ali Saip Bey, halktan oluşturulmuş bir kuvvetle Urfa’ya doğru hareket ettiğinde tarihler 6 Şubat’ı gösteriyordu. Ertesi gün Karaköprü’ye ulaştıklarında Ali Saip Bey, “Kuvayımilliye Kumandanı Namık” imzasıyla 24 saat içinde Fransızlardan Urfa’yı boşaltmalarını istemiştir. Fakat Fransızlar bu isteğe karşı çıkmış ve geri çevirmiştir.

Fransızların reddi üzerine, toplanan kuvvetler 9 Şubat tarihinde Urfa’ya girdi. 17 Şubat’ta ise şehirde yer alan milis kuvvetleri, işgal edilmiş olan Külaflı Tepesi’ni zapt etti ve Fransızların geri çekilmesini sağladı. Tarihler 20 Şubat’ı gösterdiğinde ise  Ermeniler ve Fransızların haberleşme noktası haline getirilen Bediüzzaman Karakolu da milis bölükleri tarafından ele geçirildi.

YAŞANAN KAYIPLAR HALKIN MORALİNİ BOZUYOR

Ali Saip Bey, sürekli olarak Fransızlara şehri boşaltmalarını istese de, Fransızlar daima ret cevabı vermeye devam etmiştir. Fransızların müstahkem yani sağlamlaştırılarak koruma altına alınmış olan binalardan ne şekilde çıkarılacağı tartışılırken, binalara giden suyun yolu değiştirilmiştir. Bu sayede Fransızların erzak sıkıntılarının yanı sıra su sıkıntısı da baş göstermeye başlamıştır. Buna karşın İsviçreli Dr. Fischer, Fransızlara binalardaki gizli kuyuları göstermiş ve su sorununu çözmüştür.

28 Şubat tarihine gelindiğinde ise Fransız karargahına yalnızca 200 metre mesafede olan Karalökün Bağı’na bir saldırı planlanmıştır. Saldırıyı gerçekleştirecek olan kuvvetler arasında Yedek Subay Ahmet Mestçi de bulunmaktadır. Fransızlar şiddetli hücuma dayanamayarak teslim olacaklarını bildirmiş ancak muharebe dışında kalmasına karar verilen Ermeni Yetimhanesi’nden açılan ateş sonucunda milis kuvvetleri kayıplar vermiştir.

4 Mart’ta ise topların gelmesiyle mücadelenin en etkili taarruzlarından biri başlamıştır. Taarruzda Urfalılar çok sayıda kayıp vermiştir. Verilen büyük kayıplar neticesinde Ali Saip Bey’e halktan tepkiler başlamıştır. Yaşanan kayıpların yanı sıra, Fransızlara yardım geleceği haberleriyle halkın morali iyiden iyiye bozulmaya başlamıştır.

MUSTAFA KEMAL DİRENİŞE MÜDAHALE EDİYOR

Yaşanan olayların ardından Mustafa Kemal, 13’üncü Kolordu Kumandanlığında yer alan muntazam kuvvetlerden bir miktarının, milli kuvvetler görünümünde Urfa’ya gönderilmesini istemiştir. 13’üncü Kolordu Kumandanlığı, muntazam kuvvetlerin direnişe karıştırılmasının Fransa’ya savaş ilan etme anlamına geleceği için bundan kaçınmıştır. Bu arada yakalanan bir Fransız casusunun üzerinden çıkan pusula, Fransızların erzak bakımından son derece sıkıntıda olduğunu göstermiştir.

Osman Keskinkılıç kumandasında düşmana karşı savaşan halk 30 Mart’ta bir baskın planı yapmıştır. Ancak Fransızlar şiddetli ateşle karşılık vermiştir. Ertesi günü ise erzak elde etmek adına şehre saldırı düzenleyen Fransızlar, halkın karşı koyması sonucunda geri çekilmek zorunda kalmıştır. Nisan ayında bekledikleri yardımın gelmeyeceğini anlayan Fransızların erzakları da tükenmiştir. Bunun üzerine Urfa’nın boşaltılması düşünülmeye başlandı. Fakat Ermeniler bu duruma karşı çıkmıştır.

İsviçreli Dr. Fischer, Urfa’nın tahliye edilmesi için görüşme yapılabileceğini mutasarrıflığa bildirmiştir. 9 Nisan’da Millet Köprüsü üzerinde Mutasarrıf Ali Rıza Bey, Belediye Reisi Hacı Mustafa, Ali Saip Bey, Dr. Beşliyan, Fransız Kumandanı Hauger ve Yüzbaşı Sajous görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşmede Fransızlar bazı şartlarının kabul edilmesini istemiştir.

DÜŞMAN URFA’DAN ÇIKARILIYOR

Yapılan görüşme sonucunda anlaşmaya varılmıştır. Bunun sonucunda Teğmen Ömer İzzet Durakbaşı’nın komuta ettiği 10 jandarma eri refakatçi olarak verilmiştir. Tarihler 10 Nisan’ı 11 Nisan’a bağlayan geceyi göstermektedir. Bu önemli gecede Fransız kuvvetleri iki kol halinde Suruç'a doğru yola çıkmıştır.

Sabah saatlerinde ise silah sesleri gelmeye başlamış ve Fransız kuvvetlerini arkadan izleyen Teğmen Halil Münir Efendi, Ali Saip Bey’e bir rapor vermiştir. Raporda, düşman öncüsü, bilhassa Ermenilerin yolda vatandaşlara ateş etmesi üzerine Şebeke Boğazı’nda şiddetli çatışmaların yaşandığı bildirilmiştir. Fransız kuvvetlerinin savaş düzeni alması ve ateş açması sonucunda Urfa yolunu koruma altına alan Teğmen Halil Münir Efendi, “Durumumuz tehlikededir, acele etmenizi bekliyorum” demiştir.

Olay sonucunda halk, akın akın bölgeye intikal etmiştir. Ali Saip Bey, olay yerine giderken yol üzerinde Teğmen Ömer İzzet Efendi ile karşılaşır. Durumu öğrendikten sonra hareket eden Ali Saip Bey, olay yerinde Sajous ve subayların öldürüldüğünü görmüştür. Yaşanan muharebe sonucunda 100 Fransız askeri esir alınarak Urfa’ya getirilmiştir. Bu olay neticesinde halk, düşmanı Urfa’dan çıkarmayı başarmıştır.

URFA ‘ŞANLI’ UNVANI ALIYOR

1984 yılına gelindiğinde Urfa milletvekili Osman Doğan’ın yanı sıra 17 arkadaşı, Kurtuluş Savaşı’nda gösterilen bu kahramanlıklardan dolayı Urfa’nın adının “Şanlıurfa” olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi vermiştir. Bu teklif 12 Haziran 1984 tarihinde kabul edilerek kanunlaşmıştır. Bu kanunla Urfa ilinin adı Şanlıurfa olarak değiştirilmiştir. 3020 sayılı kanun 22 Haziran 1984 tarihinde yayınlanan 18439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nda destansı bir direniş sergileyen kente 7 Nisan 2016 tarihinde ise TBMM Genel Kurulunda yapılan oylama sonucunda, oybirliği sağlanarak İstiklal Madalyası verilmiştir.