Tarihçi Erhan Afyoncu : Tarihi kayıtlara göre Kürdistan Anadolu'da değil İran ve Irak'tadır

TAKİP ET

"Biri Trakyalıyım diyebiliyorsa, başkası da Kürdistanlıyım diyebilmeli" tartışmasına Millî Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu da katıldı. Sabah Gazetesindeki köşe yazısında, 'Osmanlı belgelerinde geçen Kürdistan tabiri, tarihi altyapısına bakılmadan siyasi amaçlar için kullanılmaya çalışılıyor.' ifadelerine yer veren Afyoncu, bu tartışmanın hiçbir bilgiye, tarihi kayıtlara ve Türkiye'nin idari ve coğrafî yapılanmasına uymadığını yazdı.

"Biri Trakyalıyım diyebiliyorsa, başkası da Kürdistanlıyım diyebilmeli" tartışmasına Millî Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu da katıldı. Sabah Gazetesindeki köşe yazısında, “Osmanlı belgelerinde geçen Kürdistan tabiri, tarihi altyapısına bakılmadan siyasi amaçlar için kullanılmaya çalışılıyor.” ifadelerine yer veren Afyoncu, bu tartışmanın hiçbir bilgiye, tarihi kayıtlara ve Türkiye'nin idari ve coğrafî yapılanmasına uymadığını yazdı.

Kürdistan isminin “Arapça "Kürt yaylası" olarak ilk defa 10. yüzyılın ortalarında Nusaybinli İbn Havkal'ın "Suretül-Arz" isimli eserinde geçtiğini belirten Afyoncu;  “Kürdistan ismi Arapça "Kürt yaylası" olarak ilk defa 10. yüzyılın ortalarında Nusaybinli İbn Havkal'ın "Suretül-Arz" isimli eserinde geçer. İbn Havkal'ın Kürtlerin yaşadığı yer olarak zikrettiği bölge ise İran'ın Cibal bölgesidir. Yani Hemedan'ın doğusu, Urumiye'nin güneyidir. Bugünkü Irak sınırındaki İran Kürdistanı'ndan Süleymaniye'ye kadar uzanan bir bölgedir. Kürdistan isimlendirmesi o dönemde idari bir ad değil coğrafî bir isimlendirmedir. İbn Havkal'dan sonra 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un dünya haritasında da "Arz-ı Ekrad" isminin geçtiği görülür. Kastedilen yer yine İran'dır.” bilgilerine yer verdi.

Kürdistan isminin İdris-i Bitlisî'nin "Heşt Behişt" isimli eserinde geçmesinden sonra isim olarak yaygınlaşmış coğrafî bir bölge adı olarak belirten Erhan Afyoncu; “Çaldıran Savaşı'ndan sonra Yavuz döneminde İdris-i Bitlisî'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki faaliyetleri sonucu bölgedeki Kürt aşiretleri, Safevi tehdidi yüzünden kendi rızalarıyla Osmanlı yönetimini tanıdı. Kürdistan, Osmanlı döneminde göçler sonrasında oluşmuş ve İdris-i Bitlisî'nin "Heşt Behişt" isimli eserinden sonra isim olarak yaygınlaşmış coğrafî bir bölge adıydı. İdari teşkilatta kullanılması 19. yüzyılın ortalarında oldu.”  İddiasında bulundu.  Osmanlı döneminde Kürdistan’ın, 19. yüzyıldaki kısa bir dönem hariç, idari değil coğrafî bir bölgenin adı olarak kayıtlarda yer aldığını yazan Afyoncu, konuyla ilgili Orhan Kılıç, Mehmet Öz, Tuncay Öğün, İbrahim Yılmazçelik gibi akademisyenlerin çalışmalarına atıflarda bulundu.

Erhan Afyoncu'nun yazısının bir bölümü:

'BİRİ UYDURMUŞ, DİĞERLERİ DE ARAŞTIRMADAN KULLANMIŞ'

Türkiye'nin en önemli tarihçilerinden Mükrimin Halil Yinanç, 16 Nisan 1925'te Yeni Türk Gazetesi'nde "Kürdistan" üzerine şu makaleyi yayınlamıştır. "Son isyan hadisesi münasebetiyle gazetelerde ve herkesin ağzında bir 'Kürdistan' ismi meydana çıktı. Anadolu tarihini araştırmam itibarıyla bu ismi mevzubahis ederek ilmi bir görüş yazmayı uygun gördüm. İlk olarak 'Kürdistan" tabirinin en eski nerelerde geçtiğini ve Kürtlerin kadim olarak nerelerde yaşadığını, Kürdistan tabiriyle nerelerin kastedildiğini öğrenmemiz icap ediyor.

Kürdistan ismi ilk evvel vezir Reşidüddin'in 'Cami'ü't- Tevarih'inde, ondan sonra Ebu'l-Kasım Kaşanî'nin 'Tarih-i Olcaytu Han'ında geçer. 8. Hicri asırda yazılan bu kitaplarda Erdilan ve Luristan bölgelerinin bu isimle anıldığı görülmektedir. 9. asırda kaleme alınan Nizamüddin Şamî ve Şerefüddin Ali Yezdî'nin Timurnamelerinde bu ismin Hoy'un güney havalisiyle Şehrizor denildiği görülmektedir. Bu tarihçilerin takipçileri olan Hafız Ebru, Abdürrezzak Semerkandî, Mirhond ve diğerleri 'Kürdistan' tabiriyle Luristan, Erdilan ve Şehrizor diyarlarını kastetmektedirler. Bütün bu tarihler gösteriyor ki Kürdistan, Irak-ı Arap ile Irak-ı Acem'in hatt-ı fasılı olan, zikrettiğimiz üç diyarı ihtiva eden bir bölgedir. Eski tarihçilerin hiçbirinde Anadolu'nun herhangi bir parçasının Kürdistan olarak isimlendirildiği görülmemiştir. Bugün okul kitaplarında Doğu Anadolu'nun bir kısmının Kürdistan' olarak isimlendirildiği görülmektedir. Doğu Anadolu'nun bir kısmını bu isimle isimlendiren 'Heşt Behişt' yazarı İdris-i Bitlisî'dir. Adı geçen tarihçi, Yavuz Sultan Selim'in bu bölgeyi Safeviler'in elinden alışını anlattığı esnada bu şekilde isimlendirmiştir. Heşt Behişt'i takip eden ve onu kaynak olarak kullanan Hoca Sadeddin Efendi 'Tacü't- Tevarih'inde aynen selefinin tabirini kullanmış ve Sadeddin'in takipçileri olan Hasan Beyzade ve Solakzade gibi tarihçiler bu tabiri aynen muhafaza etmişlerdir. Eski tarihçilerin eserlerini inceleme zahmetine girmeden eser kaleme alanlar, hep bu bir-iki Türkçe kitabı kaynak olarak kullandıklarından, onlarda bu tabirin ilmi olmadığının farkına varamamışlardır. Son zamanlarda 'Haber-i Sahih' yazarı Mehmed Mazhar Efendi ve 'Tarih-i Devlet-i Osmaniye' yazarı Abdurrahman Şeref Bey bu tabiri aynıyla kullanmışlardır. Her iki yazarın da yegâne kaynağı 'Tacü't-Tevarih' kitabı idi. Okul kitapları da aynı şekilde yazılmış ve Anadolu'nun doğu havalisi Kürdistan olarak isimlendirilmiştir. Şu hâlde İdris-i Bitlisî bir Kürdistan tabiri uydurmuş, diğerleri de araştırmadan bu ismi kitaplarına geçirmişlerdir."

Kürdistan Anadoluda değil Kürdistan İran ve Irak adır Prof.Dr. Erhan Afyoncu