Tarım İşçisi Çocuklar Tarlada Büyüyor

TAKİP ET

Urfa'da binlerce aile mevsimlik tarım işçisi olarak yollara düşmeye başladı. 30 yıldır tarım işçisi olarak farklı kentlere giden Ekici ailesi, çocuklarının tarlalarda büyüğüne dikkati çekerek, yaşadıkları zorluklara değindi.  

Urfa’da binlerce aile mevsimlik tarım işçisi olarak yollara düşmeye başladı. 30 yıldır tarım işçisi olarak farklı kentlere giden Ekici ailesi, çocuklarının tarlalarda büyüğüne dikkati çekerek, yaşadıkları zorluklara değindi.  

Urfa’da bu yıl da 400 bin civarında mevsimlik tarım işçisi geçimlerini sağlamak için farklı kentlerin yolunu tutmaya başladı. Türkiye'yi etkisi altına alan koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen yollara düşen mevsimlik tarım işçileri, 6 ay boyunca elverişsiz yaşam koşullarına rağmen tarlalarda çalışacak. Salgından kaynaklı hafta sonlarında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarından muaf tutulan aralarında çocuk ve yaşlıların da bulunduğu kişiler, gitmek istedikleri kentlere ise Tarım il ve ilçe müdürlüklerinden aldıkları izin belgesiyle seyahat edebiliyor. 

30 YILDIR FARKLI KENTLERDELER

Kente bağlı Eyyubiye ilçesinin Hayati Harrani Mahallesi'ndeki Ekici ailesi de bu ailelerden sadece birisi. 7 çocuklu Ekici ailesi, 30 yıldır farklı kentlere giderek, çalıştıkları tarlalarda kazandıklarıyla geçimlerini sağlıyor.  

30 yıllık sürece “Çekmediğimiz çile kalmadı” şeklinde değinen baba İbrahim Ekici, gittikleri tarlalarda çapa, patates toplamak, mercimek biçmek ve öğütme gibi işlerde çalıştıklarını belirtti. Her yıl birçok zorlukla karşı karşıya kaldıklarına dikkati çeken Ekici, çocuklarını tarlalarda büyütmek zorunda kaldıklarına söyledi. Baba Ekici, “Bu memlekette iş yok. Biz de mecbur dışarıya gidip çalışıyoruz. Burada kalırsak aç kalırız. Türkiye’nin birçok iline çalışmaya gidiyoruz. Son 10 yıldır Yozgat’a gidiyoruz. Orada şeker pancarının çapasını yapıyoruz. Sonra mercimek biçiyoruz. Oda bitince ayçiçeği topluyoruz. En son patateslere gidiyoruz. 11’inci aya geldiğinde evimize dönmüş oluyoruz. Gittiğimiz yerlerde çadırlarda kalıyoruz. Barınma yeri, elektrik ve su yok. Hastaneye kendi imkânlarımız ile gidiyoruz” şeklinde karşı karşıya kaldıkları zorluklara değindi. 

MAHALLEDE İNSAN KALMIYOR

Salgına rağmen gitmeye mecbur olduklarını ifade eden Ekici, “Yaşadığımız yerde iş yok, imkân yok. İş olsaydı biz de dışarıya gidip çalışmazdık. Kendi memleketimizde çalışırdık. Biz 6 ay oralarda yaşıyoruz. Kazandığımız para ile geçinmeye çalışıyoruz. Paramız bittiği zaman tekrardan gidiyoruz. Mahallenin yüzde 90’ı dışarıya gidip çalışıyor. Mahallede insan kalmıyor. Fakir bir mahalledir. 2-3 bin ev var. En fazla 100 ev kalıyor, diğerleri hepsi gidiyor” diye konuştu.  

ÇOCUKLARINI TARLADA BÜYÜTTÜ  

Anne Sultan Ekici ise, ömürlerinin tarlada çalışarak geçtiğini ve her türlü "rezilliği" çekmek zorunda kaldıklarını söyledi. Çocuklarını tarlalarda yokluk içinde büyüttüğünü belirten anne Ekici, şunları söyledi: “Şeker tansiyon gibi hastalıklarım var. Ben buradan yola çıktığımda içim yanıyor. Gittiğimiz yerde bir ölümüz olduğu zaman gelemiyoruz. Yola çıktığımda başlayıp, dönünceye kadar ağlıyorum. Giderken ailemizin bir kısmını geride bırakıyoruz. Yaşadığımız yer kuru toprak ve kayalık olsa da insan kendi toprağından kopamıyor. Ama mecbur kalıyoruz gitmeye. Çocuklarım tarlada çalışıyor ben de onların yemeğini ve çamaşır işlerini yapıyorum.”

tarım işçisi çocuklar