Türkiye, tarih boyunca ilk defa Kırım'la Bağlarının Kopması Tehlikesiyle Karşı Karşıya

TAKİP ET

Ünver SEL: NATO'dan FETÖ'ye, Türkiye aleyhine her türlü melanetin içinde yer alan köhne yapılar; Türkiye'nin Kırım'la bağlarını tam manasıyla koparma tehlikesini ortaya çıkardı.

Ünver SEL: NATO’dan FETÖ’ye, Türkiye aleyhine her türlü melanetin içinde yer alan köhne yapılar; Türkiye’nin Kırım’la bağlarını tam manasıyla koparma tehlikesini ortaya çıkardı.

 Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı ,Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı ,Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı Ünver SEL Haber Şanlıurfa'ya yaptığı açıklamada ;

Günümüzde Kırım Tatarları arasında farklı nedenlerle ortaya çıkan sorunlar sebebiyle bölünmeler yaşanıyor. Bu bölünmeler; 18. yüzyılın başından bu yana bir şekilde devam ettirilen bağların Türkiye ve Kırım arasındaki bağlarının kopması tehlikesini ortaya çıkardı.

İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Nazi işgali ve ardından gelen sürgün yıllarında bile Kırım’la bağları bulunan Türkiye, bugün NATO’nun emrindeki bir avuç çıkarcının kendi aralarındaki ayak oyunlarının sahnesi haline geldi. Bu durum Türkiye’nin Karadeniz’deki çıkarlarını ve boğazlardaki egemenliğini zayıflatacak son derece tehlikeli bir sürecin üçüncü aşamasını oluşturuyor.

İlk aşaması kişisel menfaatlerini Kırım Müslümanlarından önde gören idaredeki azınlığın, 2014 yılındaki olaylar sırasında Kırım’dan kaçarak Ukrayna’nın tam emrine girmesiydi. Aslında emrine girdikleri NATO politikalarıydı. Türkiye de Kırım’daki misyonlarını kapatarak bu durumu perçinledi.

İkinci aşamada Kırım’dan kaçan azınlık gurubu, FETÖ kaçakları dahil Türkiye aleyhine faaliyet yürüten hangi örgüt varsa onlarla iş birliği içine girdi. Kiev’de atanan sahte müftü Ayder Rüstemov’un FETÖ bağlantısı, AK Parti’ye yakın Türk medyasında dahi gündeme getirildi. Türkiye buna rağmen Kiev’deki ABD ve AB yanlısı yapının masraflarını maalesef karşıladı.

Üçüncü aşama ise Rusya’nın Ukrayna müdahalesi ile başladı. Kırım’dan kaçan menfaat çeteleri, savaş başlamadan Türkiye’ye gelerek ticari faaliyetlere girişti. Ukrayna’dan yapılan tahıl ticareti ve Ukrayna ordusuna askeri teçhizat sağlanması işlerinden büyük vurgunlar yaptı. Paranın bölüşümünde yaşanan anlaşmazlık nedeniyle Ankara’nın desteklediği batı yanlısı gurup kendi içinde bölündü. Türkiye’nin, NATO ve Ukrayna’nın talebiyle İstanbul ve Eskişehir’de düzenlediği Kırım Kültür Günleri’nde bu bölünme açığa çıktı. İstanbul Kırım Türkleri Derneği Başkanı Celal İçten’e toplantılar sırasında söz dahi verilmedi. Yaşlanan ve hakimiyetini kaybeden Mustafa Cemilev’e karşı başka gurupların da içten içe dile getirdikleri itirazlar yüksek sesle konuşulmaya başlandı.

Böylece Ankara, yıllardır bir avuç çıkarcı üzerinden sürdürmeye çalıştığı Kırım politikasında kritik bir yol ayrımına geldi. NATO’dan FETÖ’ye, Türkiye aleyhine her türlü melanetin içinde yer alan köhne yapılar; Türkiye’nin Kırım’la bağlarını tam manasıyla koparma tehlikesini ortaya çıkardı. Türkiye yeni bir politika belirlemez, yeni aktörlerle farklı bir strateji uygulamaya koymazsa; On sekizinci Yüzyıldan bu yana ilk defa Kırım’la tüm siyasi, ekonomik ve toplumsal bağlantısını kaybetmiş olacak. Bu durum Türkiye’nin Karadeniz’deki çıkarlarını ve boğazlardaki egemenliğini zedeleyecek büyük bir stratejik hata olacaktır.

Rusya Federasyonu’na bağlı Kırım Cumhuriyeti yönetimi ve devlet kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla ve burada yaşayan Kırım Tatar halkıyla bağlantılarını koparmayan ve sürdüren Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu, Kırım Kalkınma Vakfı ve Uluslararası Kırım Dostları Derneği kamuoyuna görüşlerini bildirmektedir.