Kendimi bildiğimden beri HZ İbrahim ve Halil-ül Rahman ile ilgili bilgilerin bir kısmını Kur’ian’ ı Kerim’ den,bir kısmını da ,efsanelerden öğrendim. Duyduğum ama şahit olmadığım bir efsanenin canlı şahidi ile konuşunca Urfa’ da yaşanmış birçok doğa üstü olayların olduğuna karar verdim.Yaşadığımız toplumun vazgeçilmez sorularından birini hepimiz biliyoruz” nerelisin? Bu sorudan sonra birçok konunun başlamasına vesile olur ve sohpet koyulaşır.
Bana da , yeni atandığım okulda “ nerelisin” sorusunu sordular. Urfalıyım diyince , hemen “Balıklı göl’ den balık yedin mi ?” diyince : “Balıklı Göl’ deki balıklar kutsaldır yenmez “ cevabını verdim. Benim cevabımla ;arkadaşım anlatmaya başladı:- Benim dedem 1920’ li yıllarda Urfa’ da kadı olarak görev yapıyormuş. Müslümanlarla Ermenileri biribirine düşüren Fransızların kalleşliği ile toplu katliyamlar yapılmış(Yaşanan olayları anlatırken halen ağlardı)Çok sayıda insanın ölmesi dedemi çok üzmüş. Gördüklerine dayanamamış. Sonra da bu acıları unutmak istediğini söylemiş. Alışkın olmadığı halde yakınındakilerden birisi de” bir kadeh rakı iç rahatlarsın” demiş. Dedem de : Öyleyse bana rakı getirin” demiş. Ama yanında balık isterim” diyince yanındakiler” Akşam vakti Urfa’ da balığı nereden bulalım.” demişler.
- Nereden ne demek gidin Balıklı Göl’ den geririn , diyince :- Balıklı Göl’ ün balıkları kutsaldır, yenmez.Demişlerse de ; dedem ısrar etmiş. Yanına misafir gelen bekar bir amcam da dedemin sıkıntısını görmüş, dayanamayıp ;Balıklı Göl’e gitmiş.Tuttuğu balıkları getirmiş, mangalda ızgara yapmış. Dedem rakı ile birlikte balıkları yemiş. Sabah uyandığında iki gözü de görmüyormuş.Dedem hangi doktora gittiyse gözlerinin görmesi mümkün olmamış. Günlerce ağlamış.Tövbe etmiş ama sonuç değişmemiş Dedemin yanına kim gelse hep bu olayı anlatırdı. Dedemin gözlerinin kör olması ile bu ceza bitmemiş. Balıkları tutan amcam da ; hayatı boyunca düzenli bir işi olmadı. Her işi olumsuzlukla sonuçlandı. Bu nedenle ailece Urfa ve Urfalı duyunca ailemizin yaşadığı bu unutulmaz cezayı hatırlarız” - Arkadaşımı dinleyince, çocukluğumdan beri duyduğum bu olayın efsane değil, gerçek olduğuna inandım. Arkadaşımın babası ile de karşılaştım. Bana ayrıntılı bir şekilde anlattı. Yaşadığımız yerin manevi değerini bilerek yaşar, kutsallarımıza değer verirsek, bizden sonraki nesillere, manevi değerlerle yaşamanın kurallarını öğretmiş oluruz Edibe Aydın
Bana da , yeni atandığım okulda “ nerelisin” sorusunu sordular. Urfalıyım diyince , hemen “Balıklı göl’ den balık yedin mi ?” diyince : “Balıklı Göl’ deki balıklar kutsaldır yenmez “ cevabını verdim. Benim cevabımla ;arkadaşım anlatmaya başladı:- Benim dedem 1920’ li yıllarda Urfa’ da kadı olarak görev yapıyormuş. Müslümanlarla Ermenileri biribirine düşüren Fransızların kalleşliği ile toplu katliyamlar yapılmış(Yaşanan olayları anlatırken halen ağlardı)Çok sayıda insanın ölmesi dedemi çok üzmüş. Gördüklerine dayanamamış. Sonra da bu acıları unutmak istediğini söylemiş. Alışkın olmadığı halde yakınındakilerden birisi de” bir kadeh rakı iç rahatlarsın” demiş. Dedem de : Öyleyse bana rakı getirin” demiş. Ama yanında balık isterim” diyince yanındakiler” Akşam vakti Urfa’ da balığı nereden bulalım.” demişler.
- Nereden ne demek gidin Balıklı Göl’ den geririn , diyince :- Balıklı Göl’ ün balıkları kutsaldır, yenmez.Demişlerse de ; dedem ısrar etmiş. Yanına misafir gelen bekar bir amcam da dedemin sıkıntısını görmüş, dayanamayıp ;Balıklı Göl’e gitmiş.Tuttuğu balıkları getirmiş, mangalda ızgara yapmış. Dedem rakı ile birlikte balıkları yemiş. Sabah uyandığında iki gözü de görmüyormuş.Dedem hangi doktora gittiyse gözlerinin görmesi mümkün olmamış. Günlerce ağlamış.Tövbe etmiş ama sonuç değişmemiş Dedemin yanına kim gelse hep bu olayı anlatırdı. Dedemin gözlerinin kör olması ile bu ceza bitmemiş. Balıkları tutan amcam da ; hayatı boyunca düzenli bir işi olmadı. Her işi olumsuzlukla sonuçlandı. Bu nedenle ailece Urfa ve Urfalı duyunca ailemizin yaşadığı bu unutulmaz cezayı hatırlarız” - Arkadaşımı dinleyince, çocukluğumdan beri duyduğum bu olayın efsane değil, gerçek olduğuna inandım. Arkadaşımın babası ile de karşılaştım. Bana ayrıntılı bir şekilde anlattı. Yaşadığımız yerin manevi değerini bilerek yaşar, kutsallarımıza değer verirsek, bizden sonraki nesillere, manevi değerlerle yaşamanın kurallarını öğretmiş oluruz Edibe Aydın
Allah'ın ateşin odunların çevirip yarattığı kutsal balığı yakalamış bir de rakı ile yemiş. Her önüne gelen o balığı tutup yese orada o balığın nesli diye bir şey kalmaz. Hatta aç kalıp da mecburen yiyen var da hasta***madı veya başına bir musibet gelmediyse onu başkalarına anlatması söylemesi bile doğru değil. Hz. İbrahim'den beri o balıklar orada hala varsa Cenab-ı Allah'ın zaten bir mucizesi ve Allah o balıkları koruyup o mucize devam edip o balıkları gelecek nesiller de görecektir. Balık yiyecek o*** gitsin nehirlerden denizlerden yakalasın.onları yesin.
balıklı gölün kutsal olduğuna inanacak kadar ***,enayi ve cehalet içinde sürünen bir toplumuz.urfali kardeşlerime sesleniyorum.geleneksel olarak belki sizin kutsalınız olabilir ancak orası asla ve asla islami düşünceyle bağdaşmayan bir olaydır.ya hurafeyi seçin ya da islamı.inanmak veye inanmamak sizlerin elinde
Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı Kur'an-ı Kerim'de yazar. Çoklukla duyduğumuz da o balıkların Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı zaman yanan odunlardan yaratıldığıdır. O balıkların gerçekten Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı zamanki odunlardan mı yaratıldığını yoksa sonradan mı oraya konulduğunu Hz. İbrahim'den bu zamana kadar geçen bunca yıl dolayısıyla ancak Allah bilir. Herkesin düşüncesi kendine. Gene de ihtiyatlı davranılarak konuşularak saygı gösterilse iyi olur düşüncesindeyim.
ben urfalıyam inanmıyorum