Narkotrafik Zindaşti Burhan Kuzu ve Milli İstihbarat Teşkilatının 2021 gündemini belirleyecek operasyonu
TV tartışma programlarında sempatik diyalogları ile tanınan Prof. Dr. Burhan Kuzu göründüğü gibi masum mu idi yoksa doğal ve sempatik imajı onun kuzu postuna bürünmüş kurt olduğunu mu saklıyordu?
İhlas Holding’in çantacı hukuk Profesörü bu alışkanlığını AK Parti de siyaset yaptığı yıllarda da devam ettirdi mi?
İhlaslı yıllarda edindiği tecrübesi ile hangi siyasinin çantacılığını yaptı, parti içinde görevi Erdoğan’ı yıpratma amaçlı kara para aklama süreçlerini mi idare etmekti?
Burhan Kuzu’nun doğduğu köy Avşar mı? Ermeni mi? Rum mu?
Kör ölünce badem gözlü kel ölünce sırma saçlı olurmuş.
Burhan Kuzu’nun ardından ağıt yakanlara bakılırsa Burhan Kuzu da Allah’ın evliya kullarından.
1Ocak 1955'te Kayseri Develi ( Bakırdağı Bucağı) ilçesinin Şıhlı/Şahlı (ġeyhli-Şeyhli) köyünde doğdu.
Ermenilerin köyün adını ġeyhli imlası ile telaffuz ettikleri belirtiliyor. Birçok kaynakta da köyün adı bu şekilde yer almış.
Sözlü köy tarihinde halkın Avşar veya Dulkadirli aşiretlerinden geldiği söylense de, Sevan Nişanyan,
Kayseri’nin Develi İlçesine Bağlı Şıhlı Köyü Avşar mezrasının kadimden beri Rum köyü olduğunu belirtir.
Eski bir Ortodoks Hıristiyan yerleşimi olan Avşar Köyünün 19. yy ortalarında dağılmasıyla, halkı Kiske (Yaylacık), Satı ve Çukuryurt köylerine yerleşmiş.
1893 yılında yapılan nüfus sayımına göre Şıhlı/Şahlı/Şeyhli Köyünün idari açıdan bağlı olduğu Feke'nin nüfusu 12.919 kişidir.
Bunun %75'i Türklerden, %14'ü Ermenilerden, %9'u Kürtlerden ve %1'i Protestanlardan oluşmaktadır.
Rum Ortadokslar Bağçecik, Gürümze, AVŞAR, Saltı, Kiske, Kale adlı köylerde yaşamakta 6200 kuruş vergi ödemekteydiler.
Kuzu’nun doğduğu Şeyhlü/ Şıhlı/Şahlı köyü 1905 senesinde günümüzde Adana’nın ilçesi Feke’den (Belenköy) alınarak Develi’ye bağlanmış. 1928’de yeni idari taksimat yapıldığında, Kozan sancağının Adana’ya bağlanarak ilçe statüsüne getirilmesiyle Ayşepınar, Şıhlı, Karaköy, Saraycık, Deresimli, Kale gibi köyler idari anlamda Kozan’dan ayrılarak yeniden Develi İlçesine dahil edilir.
Sevan Nişanyan diyor ki, “Avşar köyünün yerini tespit edemedim; Şıhlı beldesine bağlı Avşar mezrası olsa gerekir.
Avşar köyü hali vakti yerinde büyükçe bir Rum yerleşimi imiş. 1823 yapımı Ayisos Yiorgios kilisesi varmış. Bağırdağındaki madeni işletmekle iştigal ederlermiş.
1905 tarihli Rum Hayırsever Cemiyeti yıllığında Elinofon yani Rumca Konuştukları bilgisi yer alıyormuş. O dönem Rumları arasında Turkofon olmak pek ayıp ve cahilce bir şey sayıldığından nezaketen de öyle yazılmış olabilirmiş. 1870 gibi bir tarihte köy bilinmeyen sebeple dağılmış.
Ama 40 hane Kiske (Yaylaköy) 23 hane Satı Köyüne, 50 hane Çukuryurt köyüne yerleşmiş.
Geriye sadece 20 hane kalmış. Onların da 1905’e doğru dağılmışlar.
Ayrıca yakındaki Postukaraköy ve Karacaviran nüfusu da Rummuş. Kaleköyde de birkaç hane Rum aile varmış.
1919-1923 arası ortadan kaybolmuşlar. Bu köy, Kayserinin Develi ilçesinin en güneyinde Zamantı ırmağının sol tarafında bulunuyormuş. Bazı araştırmacılar Şıhlı köyünün asıl adının Şahlı halkının da Alevi olduğu iddiasındadır.
Ancak genellikle Şıhlı Köyünün Şeyhli’den galat olduğu yaklaşımı yaygındır.
Bu dağılmadan kısa bir süre sonra Develi Şıhlı Mahallesinde II. Abdulhamid Han döneminde Kılınç Ali Hoca tarafından padişahın nakdi yardımıyla (166.000kuruş) 1893 yılında medrese yapılmış.
Burhan Kuzu’nun annesi Zahide Hanım, Halk arasında Kılıçlı Hoca ve ilmine izafeten "Büyük Hoca" olarak tanınan, Medresede öğrenci iken, arkadaşları arasında oynanan kılıç-kalkan oyununda, bir arkadaşını kaza ile yaralaması üzerine "Kılıçlı" adıyla anılan, Mehmet Efendi oğlu müderris Ali Rıza’nın torunudur.
Hicri 1265–1267 (m.1848–1850) yılları arasında doğduğu tahmin edilen, 1336 (m.1917) yılında Kayseri'ye bağlı Şıhlı köyünde vefa etmiş Ali Rıza Efendi’nin mezarı aynı köyde.
Şimdiki Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç’ın büyük dedesi. Burhan Kuzu’nun babası Ali Efendi, Adana Sarıçam İlçesine bağlı Baklalı köyündendir, Karaköseli aşiretine mensuptur.
Kılıçlı Ali Efendi, 1898 tarihli Maarif Salnamesinde; Şıhlı köyünde bulunan medresenin ismi Şıhlı Hamidiye, müderrisi Ali Efendi kaydı mevcuttur.
1928 yılında Şıhlı köyüne uğrayan Ali Rıza Yalman; o dönemde harabeleşmeye yüz tutmuş medreseyi ve çeşmeyi gördüğünü, medresenin giriş kapısında ve çeşme üzerinde Il. Abdulhamid adına kitabenin bulunduğunu söyler.
Bu medrese ve çeşmenin yapılışı hakkında ilginç bilgiler vermektedir.
Ayrıca caminin türbesinde Horasan'dan geldiğine inanılan Uzun Şıh'ın yatmakta olduğunu ve köylünün bu türbeyi ata mezarı olarak bildiklerini belirtmektedir.
Oysa bu bilgi hatalıdır ve Ali Rıza Yalman ziyaret ettiğinde bilgi verdiği mezar 10 yıllıktır.
Üniversite hayatı politikaya katılması ve Işıkcılarla İlişkisi
İstanbul Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapan Kuzu, 2001 yılında AK Parti kurucu üyelerinden birisi olarak siyasete atıldı.
Bu süreçten itibaren pek çok alanda faaliyet gösteren Kuzu, 3 dönem milletvekilliği yaptıktan sonra parti içi farklı görevler ile kariyerini sürdürdü.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.
Akademik çalışmalarda bulundu ve profesörlük unvanını aldı.
Stajyer kaymakam olarak çalıştı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyeliği ve Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Akademik araştırmalar çerçevesinde Paris Sorbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bulundu. Mesleki alanda yayımlanmış çok sayıda kitap ve makalesi var.
Çeşitli STK'larda üyelik ve yöneticilik yaptı. 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisinin Kurucu Üyesi olarak aktif siyasete başladı.
Partinin ilk Demokrasi Hakem Kurulu Başkanlığını yürüttü.
Işıkçılar Cemaati
Üniversite yıllarında Işıkcılar olarak bilinen cemaate sempati duydu.
Cemaate ismini veren Hüseyin Hilmi Işık’ın sohbetlerine devam etti, kitaplarını okudu.
Sonraki yıllarda Hüseyin Hilmi Işık’ın damadı İhlas Holding’in kurucusu Enver Ören’in yanından ayrılmadı.
Ören’in mali işlerini hukuki açıdan kontrol etti.
Ören adına para aldı, para verdi.
Yatırımlara yön verdi. İflas sürecini yönetti.
Aralarından su sızmadığı söyleniyor.
Devremülklerin dili olsa da konuşsa…
Nitekim, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Enver Ören'in cenaze törenine katılan Burhan Kuzu, "Enver ağabey gerçekten bize ağabeylik yaptı. Çok uzun yıllar geçti.
Üzerimizde hep emeğimi var. Çok güler yüzlü bir insan. Kendisi de bir akademisyendi aslında. Üniversitede hocaydı. Öğretmen olarak uzun yıllar hizmet etti. Türkiye Gazetesi kurulduğunda da kendisini ile birlikte olduk. Vakıf olarak büyük hizmetleri oldu" sözleri ile ilişkilerini kısmen deşifre etmişti.
İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Enver Ören, kayınvalidesi ve Hüseyin Hilmi Işık'ın eşi Nefise Siret Işık'ın cenazesinde hemen yanı başında TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu. Tarih 01 Mart 2009
Enver Örenin cenazesinde
Burhan Kuzu Fetö İlişkisi
AK Parti'nin kurucularından ve 22. 23. 24. 26. Dönem Milletvekilliği yapan Burhan Kuzu, paralı cemaatlere, sermaye sahiplerine hep yakın durdu.
Paraya saygısı sevgisi onu ta Amerikaya Fetullah Gülen'e kadar götürdü. 17 - 25 Aralık sürecine kadar FETÖ örgütüne toz kondurmadı.
FETÖ’nün kadrolaşmasında emeği çok.
Burhan Kuzu, gazeteci Fehmi Koru, Fethullah Gülen ve birkaç kişi daha birlikte yemel yerken görülüyor. Fotoğrafla ilgili bir yorum yazan Kuzu, o zamanlara FETÖ'nün cemaat görünümünde olduğunu savunmuştu.
Bazı AK Partililerin Uyuşturucu Kaçakçılarına Zaafı var
Türkiye, transit bölge olması dolayısıyla uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu bir ülke.
Emniyet raporlarına göre yıllık yakalanan uyuşturucunun nakdi karşılığı 10-13 milyar lira, ülkede satılan ve
Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçen uyuşturucunun ancak yüzde 10’unun yakalanabiliyor.
Türkiye’de uyuşturucu pazarının yıllık hacmi tahminen 100 ila 130 milyar lira.
Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de uyuşturucu suçundan dolayı cezaevlerinde 65 bin kişi bulunuyor.
Bu sayı, cezaevlerinde kalanların yaklaşık üçte birine denk geliyor.
Uyuşturucu pazarının cazibesi parasından geliyor.
Narko trafikte pay sahibi uyuşturucu kartellerinin en büyük sorunu nakliyat alanında yaşıyor.
Yol üzerindeki sınır geçişlerinde güvenlik görevlileri, üst düzey bürokratlar hatta politikacılar bu dağıtım ağına dahil ediliyor.
Bunlardan birinin de Dengir Mir Mehmet Fırat olduğu söylenmişti. Ailesinin Meclis'teki beşinci temsilcisi ve AK Parti'nin kurucu isimlerindendi.
Bir dönem AK Parti'de Genel Başkan Yardımcısı olarak da görev yapan Fırat, 2008 yılında CHP'nin o dönemki grup başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu tarafından uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlanmıştı.
2008 Şubat ayında Hollanda’ya narenciye götüren bir TIR’da 89 kilo eroin yakalanmış, TIR’ın “AKP’li çok tanınmış bir milletvekilinin ortağı olduğu şirkete ait ürünü taşıdığı” iddiası Ankara’yı karıştırmıştı.
Dedikoduların odak noktasındaki “Menas" adlı şirkete, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ortak olduğu ortaya çıkmıştı.
Şubat ayında Kapıkule sınır kapısında Hollanda’ya narenciye taşıyan bir TIR’da arama yapan Kaçakçılık-İstihbarat ve Narkotik ekipleri TIR’ın soğutucu fanına zulalanmış tam 89 kilogram eroin ele geçirdi.
Besleme gazeteciler hemen iş başı yaptı!.. Portakal kasalarından eroin çıkmıştı…
“Menas" şirketinin ortağı olduğu düşünülen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, milletvekili seçildiği 1999 yılında ana şirket Menas A.Ş’de kendisine ve ailesine ait toplam yüzde 40 hissesini, şirketin ana ortağı Abdülkadir Gürüz’e sattığını, Menas’ın paketleme ve yıkama tesislerini işleten şirketteki ortaklığının ise 2007’de sonlandığını yazdılar.
Oysa olay “Besleme gazeteciler”in sapla samanı karıştırıp, milleti inek yerine koymalarından daha farklıydı.
6 Kasım 2002 tarihli, 5671 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan kayıt bilgilerine göre, Dengir Mir Mehmet Fırat, şirket yönetiminden 1999 yılında ayrılmış fakat söylediği gibi Dengir Mir Mehmet Fırat, Münevver Fırat, Neval Fırat adına olan hisselerini diğer ortağına devretmemişti.
Tersine, 6 Kasım 2002 tarihinde şirket, sermaye artırımına gittiğinde ortaklık payını korumuş, “Ortaklık" devam etmişti.
Ticaret sicili gazetesine göre Dengir Mir Mehmet Fırat, 2007 yılında ihracatı yapan şirket Menas’la değil, ihraç edilen portakalları yıkayan ve paketleyen Menas’ın yan şirketiyle ortaklığını bitirmiş fakat Menas’taki Fırat ailesinin yüzde 40 hissesi devam etmişti.
Peki bu şirket, 2008 Şubat’ı öncesinde hangi işi yapıyordu, portakal mı eroin mi, yoksa ikisi birden mi?
Dengir Mir Mehmet Fırat, şirketin 1999 yılı sonrası sorumluluğundan kurtulmak için hisselerini devretmediği halde “Devrettim” demişti.
Yöneticiliği bırakmış ama kendisi ve ailesi şirketin sahibi olmaya devam etmişti.
Arkasında binlerce sır bırakarak öldü gitti.
Dengir Mir Mehmet Fırat ile Burhan Kuzu aynı parti çatısı altında birleştiler, ikisinin de ortak yönü hukukçu olmaları idi.
Fırat iddialara göre narkotrafikte üst düzey bir isimdi, Burhan Kuzu ile bu konuda çok bilgi paylaşmış olmalı ki Kuzu, Fırat'ı bile mezarında kıskandıracak bağlantılar geliştirdi, İranlı uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti’ye partisinin iktidar gücünü kullanarak yasal koruma sağladı.
Kendisine veya üstlerine ne tür imkanlar temin ettiğini MİT biliyor olmalı ki, Başkan Hakan Fidan’ın talimatı ile ucu açık Operasyon başlatıldı.
Burhan Kuzu’nun serbest bıraktırdığı Naci Şerifi Zindaşti kimdir?
İran istihbaratına çalışan uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti, çok sayıda suça karışmış, karanlık bir isim. Zindaşti, hayal gücünü zorlayan bir servete sahipti.
Bu servet ile de herkesi etkisi altına aldığı iddiaları ayyuka çıkmıştı.
Türkiye merkezli uyuşturucu baronları genellikle Afganistan-İran-Türkiye ve Balkan ülkeleri karayolu güzergâhını kullanıyor.
Zindaşti, İran’ın Türkiye sınırındaki Urmiye kentinde 1974 yılında doğuyor.
Kalabalık bir Kürt aşiretin mensubu.
Henüz 2 yaşındayken dedesi, babası, amcaları İran’da idam ediliyor.
1994 yılında çocukluk arkadaşları Hacı Parviz (Türk vatandaşı olduktan sonra Çetin Koç adını alıyor) ve Esfandiar Rigi ile uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla yakalanıyorlar ve idam cezasına çarptırılıyorlar.
Tahran’daki cezaevinden birlikte kaçıyorlar.
1980 yılında traktör kazasında ölen ama ölümü resmi makamlara bildirilmeyen Kamal Sharifi Seydani isimli akrabasının kimliği ile Türkiye’ye giriyor.
Uzun yıllar Türkiye’de bu isimle faaliyet gösteriyor.
Diğer iki arkadaşı da sahte kimlik kullanıyor.
Hacı Parviz (Çetin Koç) ile İstanbul’a yerleşiyorlar. Esfandiar Rigi ise uyuşturucu ticaretinde kilit noktalardan olan Pakistan’a yöneliyor.
Fetöcü CIA bağlantılı İran İstihbaratının Uyuşturucu Kaçakçısı Elemanı Zindaşti
Zindaşti, 2007’de cinayet suçlamasıyla Türkiye’de yargılandı. FETÖ soruşturması kapsamında aranan
FETÖ’cü firari savcı Zekeriya Öz, Zindaşti’yi Ergenekon Davası’nda “terazi” kod adıyla gizli tanık yaptı.
Zindaşti’nin ifadeleriyle balyoz ve Hrant Dink davalarının hakimleri görevden alındı.
Öte yandan, uyuşturucu baronu Zindaşti’nin FETÖ tutuklusu ABD başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz ile görüştüğü de tespit edildi.
Daha sonraki yıllarda uyuşturucu kaçakçılığı, silahlı suç örgütü kurma, adam kaçırma ve öldürme suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında iddianame hazırlandı.
6 Nisan 2018’de düzenlenen operasyonla Zindaşti ve adamları yakalandı.
Biri başkomiser iki polis ile Zindaşti tutuklandı.
Daha sonra, avukatının itirazı üzerine Zindaşti serbest bırakıldı.
Başsavcılık itiraz etti, tutuklama kararı çıkarıldı.
Uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen İranlı Naci Şerifi Zindaşti, “adam öldürmek”, “cinayete azmettirmek”, “FETÖ üyeliği” suçlarından tutuklandı.
İddiaya göre dünyanın sayılı uyuşturucu kaçakçılarındandı.
İstanbul’da işlenen bir dizi cinayetin azmettiricisi olduğuna dair ciddi deliller vardı.
Polisin şok baskınıyla tutuklanmıştı.
Ancak hakkında ciddi cinayet delilleri olan ve gemilerle uyuşturucu ticareti yaptığı iddiası tutanaklara geçmiş bir isim olan Zindaşti, 6 ay içinde gece yarısı kararıyla tahliye edildi.
Tepki çeken, yargı camiasında da tartışılan tahliye kararına, savcılık hemen itiraz etti ve yeniden yakalama kararı çıktı.
Ancak ağır suçlamalarla yargılanan Zindaşti kayıplara karıştı.
İddiaya göre eski milletvekili Burhan Kuzu da Zindaşti'nin tahliyesi için hakimlere baskı yapmıştı.
Hakkında 4 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 24 yıl hapis cezası istenen ve Nisan 2018’de tutuklanan Zindaşti, üç adamıyla birlikte aynı yıl 19 Ekim'de 5. Sulh Ceza Hâkimi kararıyla tahliye edilmişti.
Burhan Kuzu, Zindaşti'nin emniyet, istihbarat ve adliyedeki işlerini yapan ortağı
1 Kasım 2020'de koronavirüs yüzünden hayatını kaybettiği açıklanan AK Parti kurucusu Burhan Kuzu, Zindaşti'yle kurduğu ilişkiyle gündeme gelmişti.
AK Parti Beşiktaş eski Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Aliye Uzun, uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti ile flörtleştiklerini ve vatandaşlık alabilmesi için ücret karşılığı aracılık ettiğini, Zindaşti ile Burhan Kuzu'yu da kendisinin tanıştırdığını söylemişti.
Yardımsever, hümanist kalbi insan sevgisi ile dopdolu Aliye Uzun ile uyuşturucu baronu Zindaşti, Zorlu AVM'nin açılışında tanışmışlardı.
Zindaşti Türkiye’de yatırım yapmak istediğini söylediğinde akan sular durmuş, ülkesine ve partisine hizmet aşkı ile yanıp tutuşan AK Parti Beşiktaş eski Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Aliye Uzun, kendisini Burhan
Kuzu ile bir araya getirmişti.
Boşuna dememişler Yananı görür Allah diye!
AK Parti Beşiktaş eski Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Aliye Uzun, Burhan Kuzu ve Erdoğan ile…
Zaten kendisi için bir şey isteyen namertti. Sonuçta herşey vatan içindi, mevzubahis vatansa gerisi teferruattı.
Zindaşti'nin tahliyesi için yargıya baskıda bulunduğu iddia edilen Burhan Kuzu, hakimleri aradığını kabul etse de amacının baskı yapmak olmadığını savunmuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Üyesi ve eski AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, ölmeden önce kendisi ile görüşen bir gazeteciye şunları söylemişti;
"Kaçırmasalardı, Kaçıran ben miyim? Çıkmasına ben sebep olmadım ki. Netice itibariyle devletin polisi var.
Dışarıya çıkmışsa, hakimin biri çıkarmaya karar vermiş, öteki tutukluluğun devamına. Buna rağmen 2-3 saatte kaçmış.
Önceden bir hazırlığı olmadan kaçabilir mi bu adam?"
Zeytinyağı misali üste çıkma pişkinliğini gösteren Burhan Kuzu, iddialara göre Zindaşti'nin emniyet, istihbarat ve adliyedeki işlerini yapan ortağı idi.
Hukukçulara göre, Zindaşti’nin bırakılmasında Burhan Kuzu’nun yalnız olmadığı, çok daha büyük bir organizasyonun olduğu şüphesini doğuruyor.
Bu kadar riskli referans hususunda ipi göğüsleyecek cesareti hangi siyasiden alıyordu?
Paraları kimin adına tahsil ediyordu?
Yüzde kaç alıyordu?
Paraları yurt dışında hangi bankalarda aklıyordu?
Hak aşığı halk ozanının dediği gibi," Yarın hakkın divanında divanında divanında Doğru da söylensin"
İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti'nin kızı ve şoförünün öldürülmesi olayının azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılanan ve yargılama sonunda beraat eden Orhan Ünğan, eski AKP Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu hakkında, “Nüfuzunu kullanarak yargıya baskı yaptığı” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu.
Ünğan'ın şikayeti sonrasında Burhan Kuzu hakkında “nüfuz ticareti” suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Açılan davanın ilk duruşması 8 Eylül 2020'de İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.
Savunma yapması beklenen Kuzu, soğuk algınlığı gerekçesiyle duruşmaya katılmadı.
Burhan Kuzu Öldü Narko alemi ıssız kaldı
1 Kasım 2020'de İstanbul Medipol Mega Üniversite Hastanesi yönetimi gece sabaha karşı saat 04:00’da Prof. Burhan Kuzu’nun vefat ettiğini açıkladı.
Kuzu’nun öldüğü iddia edilen İstanbul Medipol Mega Üniversite Hastanesi, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Fahrettin Koca'nın kurucusu olduğu TESA/Türkiye Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı'na ait.
Kuzu'nun koronavirüs teşhisi ile kamuoyundan saklanan hastane yatışı, ölümü ile kamuoyuna duyuruldu. Türkiye şaşırdı.
Çünkü sözde aile fertleri hariç kimse, Kamuoyunun yakından tanıdığı, 22, 23 ve 24. Dönem AKP Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu eski başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun korona virüsü nedeniyle hasta olduğunu bilmiyordu.
Meğer Prof. Kuzu, 17 Ekim’den beri tedavi gördüğü anlaşıldı.
1 Kasım 2020 tarihinde COVID-19'a bağlı sitokin fırtınası nedeni ile öldü.
Cenazesi ertesi gün Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.
Kuzu Öldü mü Öldürüldü mü
Burhan Kuzu’nun koronavirüs nedeniyle ani ölümü, bazı komplo teorisyenlerini harekete geçirdi.
Kuzu’nun COVID tedavisi gördüğü, ölümünden sonra duyulmuştu.
‘Aslında koronavirüsten ölmedi’ şeklindeki iddialar dolaşmaya başladı.
Sosyal medyada çok aktif olduğu halde koronavirüse yakalandığını duyurmayan Burhan Kuzu’nun bir cinayete kurban gitmiş olabileceği iddiaları ortaya atıldı.
Burhan Kuzu’nun bir cinayete kurban gitmiş olabileceği iddialarını yalanlayan oğlu Süleyman Kuzu,
“Koronavirüse yakalandı. Tedavi sürecini yakından takip ettik.
İki kez Sitokin Fırtınası’na maruz kalınca kurtarılamadı” diye yanıt verdi.
Ancak sosyal medyada dolaşan komplocu söylentilere bakılırsa Kuzu eceli ile ölmedi öldürüldü. Bu iddialardan Cumhuriyet Gazetesinde yayınlananı şu şekilde :
“Siz hiç Burhan Kuzu'nun koronavirüse yakalandığına dair bir haber duydunuz mu?
Adam Cumhurbaşkanı başdanışmanı idi...
Daha 15 gün önce Cumhurbaşkanı Sözcüsü, Saray’da görev yapan herkese günde 2 kez korona testi yapıldığını, sürekli sağlık kontrolü altında tutulduklarını söylemedi mi?
Şimdi ne oldu da, bu kadar özenle korunan Burhan Kuzu bir anda koronadan öldü?
İnanıyor musunuz?
Bugüne kadar hapşırsa haber olan Burhan Kuzu, COVID-19'a yakalanıyor ve hiç haber değeri taşımıyor ve de bir anda paldır küldür koronadan öldü deniliyor…
Komplo teorilerine inanmam ama...
Burhan Kuzu bir cinayete kurban gitmiş olabilir mi?
Peki neden böyle bir şey olsun?
Tek bir şey söyleyim: çok yakında uyuşturucu baronu Zindaşti’ye yataklık yapmaktan yargılanacaktı... Yalan söylediği ortaya çıkmıştı ve savcı davayı açmıştı... Kimlere dokunacaktı ucu acaba? Burhan Kuzu konuşamayacak ve bu soruların cevabını asla bilemeyeceğiz artık...”
Kuzu ölmedi öldürülmedi estetik ameliyatla yüzü değiştirildi kendisine yeni kimlik verildi
Ucu açık uçuk bir iddia da bu. Milletin ağzı torba değil ki büzesin. Ağzı olan konuşuyor, Kuş kadar beyni olan düşünüyor. Burhan Kuzu’nun Belçika'nın başkenti Brüksel'de bir özel hastanede estetik ameliyatla yüzünün değiştirildiği söyleniyor.
CIA bağlantılı İran ajanı uyuşturucu baronu Zindaşti ve ekibine göz açtırmayan Milli İstihbarat Teşkilatı, bu suç şebekesini çökertmeye kararlı.
Bu suç çetesine yardım ve yataklık eden kim varsa ister bürokrat olsun ister politikacı olsun, ipliği yakında pazara çıkarılır. Yukarılarda çok yaman bir savaş var.
Nitekim Hamzabeyli Sınır Kapısı'ndan ailesiyle birlikte yurtdışına çıkış yapmak isteyen, Sosyal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi (EMİSCO) Sözcüsü, Avrupa Yozgatlılar Federasyonu Başkanı ve eski Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz'in otomobilinde uyuşturucu madde bulunduğu ihbarı yapıldı.
İhbar Ankara’dan yapılmıştı.
Çıkış işlemleri sırasında, bilgisayar kayıtlarında aracın incelemesini yapan gümrük görevlileri, Filiz'in aracıyla ilgili sistemde ihbar kaydı bulunduğunu tespit etti.
Zira araçla ilgili ihbar kaydı Ankara'da merkezdeki sistemden girilmişti. Araçla ilgili bilgilerin sisteme girilmesiyle birlikte ekranda uyarı vermesi sonrasında aracın detaylı aranması zorunluluğu doğdu.
İhbar üzerine Filiz'in otomobili gümrükte ince aramaya tabi tutuldu. Yozgatlı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktay'ın hemşehrisi Veysel Filiz'in tomobilinde 100 kilo eroin bulunması ile Burhan Kuzu’nun yüz değiştirme operasyonu arasında bağlantı kuruluyor.
Halen Sosyal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi (EMİSCO) Sözcüsü ve Avrupa Yozgatlılar
Federasyonu Başkanı olan Veysel Filiz, Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği'nde Basın Müşavirliği görevinde bulunurken 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, meslekten ihraç edilmişti.
Veysel Filiz'in tutuklanmasına, gözlerden ırak, sessiz sedasız büyük gizlilik içinde yapılan bu estetik cerrahi müdahaleye, Milli İstihbarat Teşkilatının tepkisi olarak bakanların sayısı az değil.
Teşkilat operasyondan haberdar olduğunu, nerede yapıldığını bildiğini farklı bir şekilde göstermişti.
Edirne Hamzabeyli Sınır Kapısı'nda 100 kilo eroinle yakalanan eski Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz'in ilişkileri dikkat çekti.
Filiz’in Bulgaristan Başmüftülüğü Genel Sekreteriyle bir şirkette ortak olduğu ortaya çıktı.
Eski diplomat Veysel Filiz, ailesiyle yurtdışına çıkarken otomobilinde 100 kilogram eroinle yakalanmıştı. Filiz’in AKP’li üst düzey Yozgatlı hemşehrileriyle yan yana fotoğrafları ortaya çıktı. Filiz'in, resmi görevli olduğu dönemlerde eski Adalet Bakanı, hemşehrisi Bekir Bozdağ ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile fotoğraflar çektirdiği görüldü.
MİT Başkanı süreci belirleyen operasyon talimatını verdi
MİT, Burhan Kuzu ve arkasındaki siyasi gücü deşifre edecek bir süreç başlattı diyenler, MİT Başkanı Hakan Fidan’a yönelik yıpratma çabalarının Zindaşti operasyonu sonrasında yoğunlaştığını belirtiyor.
Bu kadar aktardığım bilgiler neyi gösteriyor biliyormusunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan harbiden siyasetin kitabını yazmış adam.
Burhan Kuzu’nun Bakan ve TBMM Başkanı olma teşebbüslerini hep sekteye uğrattı.
Demek ki ne mal olduğunu çok iyi biliyormuş.
Tanrı Kuzu'nun taksiratını affetsin!
Ömür Çelikdönmez / habersanliurfa.net