Suriye’deki idari değişim, körfez ülkeleri ve Türkiye arasında hangi rekabet alanlarını tetikler.
- ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Avrupalı 4 mevkidaşıyla Suriye gündemi için Roma'da bir araya gel…
- ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Beşşar Esed rejiminin devrildiği Suriye'deki gelişmeleri görüşmek amacıyla İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya'nın dışişleri bakanlarıyla Roma'da buluşa….
- ABD ve Avrupa, Suriye ile diplomatik ilişkileri yeniden kuru…
- Suudi Arabistan Yeni Suriye’yi kucakla…
- Muhammed bin Selman ve Ahmed Şara, Riyad'da ikili ilişkilerin güçlendirilmesini görü…
Tüm bu başlıklar insanın aklına kritik soruları da beraberinde getiriyor değil mi.?
Suriye’de, Esad döneminin bitmesi ve yeni idari dönemin açılmış olması, Suriye’deki gelişmeleri takip edenler arasındaki (vekaleten de olsa yaşanılan) çatışma alanlarının, rekabet alanına dönüşeceği aşamaya geçtiğinin işaret fişeğini ateşleme potansiyelini taşımaktadır.
Batı’nın (Roma’da) kendi arasında gerçekleştirdiği Suriye hakkındaki toplantı, dahası körfezi temsilen Suudi Arabistan ile gerçekleştirilen Suriye hakkındaki toplantıların sonuçlarında hangi gizli gündemlerin oluşturulduğu hakkında bilgi sahibi olan var mı.?
Arap kültür havuzunu temsil eden ‘’güç merkezi’’, kendi etki alanını genişletecek çalışmalarında, hedef çıtasını global alana taşıyabilmek için hiç gecikmeden Suriye bağlamında başlattı…
Yanisi;
Yaşadığı iç savaş sonrası Edilgen duruma düşen Suriye üzerinden, Körfez sermayesi çember genişletme hamlelerine start vermiştir dersek yanılmış olurmuyuz.?
Rusya’nın özellikle de İran’ın Suriye topraklarından çıkması ile oluşan boşlukların doldurulması, ister itemez sahada alan bulmayı hedefine koyanlar arasındaki rekabeti tetikler mi dersiniz.?
Gelişmeler ışığında Suriye’nin yeni başkanı olarak tanıtılan Colani, ilk yurtdışı seyahatini Suudi Arabistan’a gerçekleştirdi.
Yapılan bu ziyaretten okunması gereken ilk mesaj; Suriye topraklarındaki gelişmelerin seyrinde, Suudi Arabistan’ın (Arap körfezinin) çıkarları öncelikli rol oynayabilir anlamını taşır mı.?.
Dediğimiz gibi, Arap kültür havuzunu ileri taşıma (çember genişletme) hamlelerinde şayet Suriye’nin de müstakbelde Arap ligine katılımı gerçekleşir ise, körfezi temsil eden güç merkezinin batıya ulaşma rotasındaki yolunda, Türkiye’nin bir sonraki çalışma alanı olacağı kanaati şimdiden sinyallerini vermektedir.
İki koldan eş zamanlı olarak ilerlemesinin planlandığını düşündüğümüz hem Türkiye’nin hemde İran’ın kuşatılması senaryolarında, bir kolu İran ile Türkiye arasındaki fitilin ateşlenmesi, ‘’Suriye’nin batısında gerçekleşen Laskiye’’ olayları, diğer bir kol olarak algılanması gereken Suriye coğrafyasında İran’dan boşalan alanların körfezi sermayesi tarafından doldurulma çalışmaları şeklinde görülebilir.
Bu aşamadan sonra İran’ın, dünya ticaretine entegre edilmesi konusunda Türkiye’nin sağlayacağı kolaylıklar, İran ile Türkiye arasındaki iletişimi sağlıklı bir rotaya sokabilir şeklinde düşünmek gerekir.
Zaten Türkiye’nin çevresi, dünya ile ticari entegrasyonlarını Türkiye’nin imkanlarını kullanarak gerçekleştirmiyorlar mı.?
Bu listeye İran’ın da eklenmesinde bir sakınca olur mu.? onu da siz düşünün.!
Kazan kazan politikasında dengelerin doğru kurulması, oluşturulan sun-i olaylarında ortadan kalkmasını başlatabilir.
Barışa hizmet etmenin bir başka yolu da ‘’TİCARETİ BAŞLATMAK’’ olacaktır.
Saygılarımla.
Ali Türemen / Haber Şanlıurfa