TEK ŞANS
Hastanenin doğum odasındaki anne adayı sancılar içinde bağırıyor.Dünyaya yeni bir muhteşem varlık olan insan evladını getirmenin sancıları bunlar.
Zorlu ve acı dolu geçen uzun , bitmek bilmeyen süreden sonra herşeyi unutacak.Çünkü göz nurum diyeceği canının parçasının sesini duyacak. İşte o ses…”ınga ınga ınga”. Dünyaya gelen bebek ebenin parmağına dokunuyor. Hayat dokunuşu bu olsa gerek.
Her doğum, dünayaya gelen bebek için tek şanstır. Tek yaşama şansı. Bu nedenledir ki insanın en dokunulmaz ve vazgeçilmez haklarından biridir.
Bebeğin annesinin rahimine düşmeden önce kız mı , erkek mi olacak? Göz rengi siyah,kahverengi,yeşil, mavi mi olacak? Onlarca seçilimden sonra dünyaya geldiğini de belitmek isterim.
Bunca seçilimden sonra geriye kalan, o bebeğin yaşam standartlarının taa yaşlanıp ölene kadar o tek şansa değecek biçimde organize edebilmektir. İşte bu organizasyonun adı da yönetimdir. Yönetimler , kişinin öldükten sonra bir daha bu düyaya gelme şanslarının olmadığı bilinciyle yönetme zorunluluklarını unutmamalıdır.
Sağlıkta , eğitimde ,ekonomide, üretimde en yüksek standartları yakalamayı sağlamalı ve bence yeni standartlar oluşturma kabiliyetini göstermelidir.
Yönetmek gibi kutsal ve sorumluluk gerektiren bir organizasyon kendilerini değil , tüm toplumu , toplumu oluşturan her bireyi din,dil,ten rengi ,etnik köken gibi sonradan toplumları bölen kavramlara gözleri kapalı olarak düşünmelidir.
Yazıdaki amacım eleştirmek değil sorumluluk sahiplerine taşıdıkları yüksek sorumlukları hatırlatmak ve bu yazıyı okuyanlara tek şanslarını en iyi şekilde kullanmaları gerektiğini hatırlatmaktır.
Tek şansınızı kullanırken sizlere iyi şanslar. Görüşmek dileğiyle.
Ben söylemesi....