ABD SEÇİMLERİNDE ÖNEMLİ BİR DETAY
Bugün 20 Ocak itibarı ile Amerika'da John Biden’ in yemin tören günü. Bu tören, Avrupa’da yaşayanları ilgilendirmez. Özellikle Ortadoğu ülkelerini yakından ilgilendirir. Adeta kaderi bu gelişmelere bağlı, desek abartı olmaz. Yemin töreninden sonra Sayın Biden, başkanlık koltuğuna oturacak.
Amerika’da, 20 Kasım 2020'de yapılan Başkanlık seçimler sonrası sayımlarda, Başkan Trump oy kaybedince seçim işlerinden sorumlu memuruna sayımları durdurulması emrini verir. Ama sayımlar durmaz, devam eder. Yargı makamlarına, “seçimlerde hile yapıldı, seçimi iptal edin” diye talimat veriyor, Amerika Başkanı olarak. Yargı makamı “Hayır” diyor, “seçimlerde hile olmadı” deyip, İtirazı ret eder. Bunu kime diyor? Bunu ABD devlet başkanına diyor, devletin bir memuru olarak, devletin memuru kendi devlet başkanının verdiği “Emiri” yerine getirmiyor. (burayı tekrar okuyun arkadaşlar)
Peki, bu memur çok mu güçlü? Nasıl kendi devlet başkanının verdiği emri yerine getirmiyor? Arkasında gizli bir örgüt mü var? Yok, bunların hiçbiri yok. Sadece arkasında memuru koruyan yasa var. Diyor ki, Başkan da olsa, herkes yasalara uymak zorundadır. Başkan da olsa, kimse keyfiyet içerisinde yetkisini kötüye ve bireysel çıkarına göre kullanamaz.
Bugün Beyaz Saray'da devir-teslim töreni var. Uygulanan seçim takvimi, yalpalamadan yürüyor. Tahammül gereği, Trump’ un bu törende olması gerekir. Zira 125 yıldır uygulama böyle. Başkan Trump yenilgiyi ve halkın iradesini kabul etmeyip törene gelmiyor. Bu kendi bileceği bir iş. ABD yasası onu zorla getirin demiyor. Trump’ ın karakteri bu. Demokrasi neymiş, Hukuk da neymiş gibi faşist düşünceye sahip. Demokrasiyi basamak yapar, halkın oyu ile iktidara gelince, bunu demokrasinin zaferi görür. Sonra seçim günü gelip çatar, seçime gidilir. Halk sana oy vermeyince demokrasi ve hukuku bir tarafa at, “ne demokrasisi ne hukuku her şey benim dediğim gibi olsun” der. İşte Trump’ ın bu düşüncesi bu diktatörce yaklaşımı, Amerikan yasalarına çarpar ve bunu kabul etmek zorunda kalır.
Trump, bunu yaparken aslında Afrika veya Ortadoğu ülkelerindeki uygulamalara bakarak cesaret alıyordu. “Benim bunlardan ne eksiğim var?” Diyordu. Boy desen boy, para desen para diyordu. İşte Trump’ ın talihsizliği burada. Trump, 52 İslam ülkelerinin birinde yaşayıp, hasbelkader seçimle iktidara gelseydi rahatlıkla o ülkeyi yıllarca yönetirdi. Onu hiç kimse oyları ile düşüremezdi. Uygulamaları ile Trump’ ın etrafındakiler servetlerine, servet katardı. Halk ise işsizlikten yoksulluktan kıvranırken, yine o halk içerisinde milyonlarca yoksul Trump ‘ın g*tünün kılı olmasıyla gurur duyardı!
Biden’ in bugün iktidara gelmesi kendi hukuk sisteminin zaferidir. Bu hukuk olmazsa Trump gibi zibidiler halkın ensesinde boza pişirir. Bu gelişmeler, tüm İslam ülkelerine diyor ki, sizi koruyacak ve kollayacak kişi değil, yasadır. Eğer ülkenizi hukuk normlarında kuruyacak bir hukukunuz varsa güvendesiniz. Unutmayın ki ülke yönetimi kişilerin vicdanına bırakılmayacak kadar önemlidir.
Ülkeyi koruyan ve kollayan kişi değil, yasadır. Buna “Evrensel Hukuk” denir. Eğer ki, Evrensel Hukuk ile yönetilmiyorsanız, hiç kimsenin mal ve can güvenliği yoktur. Her vatandaş, Evrensel Hukukla yönetilmesini talep etsin. Bu talep en doğal hakkınızdır. Bu talep ve bu bilinç olmazsa, hiçbir iktidar size, “Ey halkım, Evrensel Hukukla yönetilmeniz sizin hakkınızdır, buyurun ben bunu getiriyorum.” Demez, dünyada bunun örneği yok. Ağlamayan Çocuğa meme verilmez. Gerçeğinde olduğu gibi hakkınızı talep edeceksiniz…
Bu can alıcı detaya dikkat çekmek istiyorum; Amerika ve Avrupa devletleri kendi içersinde Evrensel Hukuku geliştirmiş ve uyguluyor. Kendi içerisindeki farklı halklara, kendilerini özgürce ifade etmesini, kendi kendini yönetmesini Ana dilde eğitim hakkını fazlası ile kullanıyor. Bu devletlerin çoğunda Federal yapı denilerek Ayalet sistemlere bölünmesine rağmen dünyanın gelişmiş ülkeler statüsündedirler. Ama aynı bu devletler, Afrika’da ve Ortadoğu’ da nerede bir despot, baskıcı hükümet varsa onu destekliyorlar. Ulus devlet modelini dayatıp, ülkenin huzuruna, refahına dinamit koyuyorlar. Bu politika sayesinde, silahlarını satıyorlar.
Burada temel belirleyici olan, Ortadoğu devletlerinin tutumudur. Zira halkıyla barışık olmayan devletler, ABD’ye İsrail’e, Fransa’ya ve Almanya’ya eli mahkûm olur. 20.01.2021
Cemal Babaoğlu