EMEKSİZ KAZANILAN HAK KALICI DEĞİLDİR,İSTENİLDİĞİNDE KİM VERMİŞSE GERİ ALIR
Demokratik yollardan hak arama anlayışına bu ülkede kurulduğu günden bu yana izin verilmedi.Demokratik yollardan hak arama arayışları yasalarla, gerektiğinde de şiddet yöntemleri uygulanarak engellendi.
Doğru çözümler öne sürerek hak arayan öncü güçlerin talepleri ile birlikte kitlelere ulaşmasına provakasyonlarla,uygulanan ağır cezalarla ve gerektiğinde topluma mal olmuş önder kişileri ibreti alem için göstere göstere yok ederek engel olundu.Kuruluştan bu yana devam eden yanlışlar ile ülke yönetilemez duruma geldiğinde de örtülü yada açık darbeler ile yukarıdan verilmiş olan demokratik haklar askıya alındı.
Bu nedenle Osmanlı'dan kalma "Hak alınmaz,verilir"anlayışı,yeni kurulan Oligerşik Cumhuriyet ile birlikte günümüze kadar değişmeden devam ettirildi.Dışa karşı var olduğu savunulan hakların tamamı her zaman egemen olan belli bir azınlık için geçerli oldu, halkın tamamı bu haklardan mahrum bırakıldı.
Bu nedenle emek harcamadan,bedeli ödenmeden yukarıdan verilen bu haklar ülkeyi yöneten egemenlerin iki dudağının arasındadır ve istenildiğinde de her zaman verildiği gibi geri de alınır.Yapılan hak gasplarına karşı çıkmak için toplumda demokrasi bilinci oluşmasına engel olundu.Kaderci hale getirilen toplumlarda karşılığı hizmet olarak geri dönmeyen en ağır vergiler alınmasına rağmen devlet hesap vermez. Çünkü devlet edilgen toplumlarda babadır. Babaya karşı da hak aranmaz ve hesap sorulmaz.Baba isterse verir,istemezse vermez.
Kuruluştan bu yana Laik devlet anlayışı, Demokrasi,Adalet ve Eşitlik gibi yukarıdan verilerek tanınan haklar belli bir azınlık dışında genele uygulanmamış,hep lafta ve izin verildiği oranda kalmıştır.
Jakobenci anlayış yetmezmiş gibi farklı olanı yok sayan (toplumu etnik ve inançta Sunni-Türk yapma çabası ile)zorla tekleştirme çabası birlikte bu haklar ele alınıp uygulanmak istendiği için de hayatın her alanda var olan sorunları çoğaltarak her geçen gün hayatı çekilmez hale getiriyor.
Artık "Kadına seçme ve seçilme hakkı"gibi kağıt üzerinde kalan yazılı yada sözlü vaatler ile toplumu kandırmak için yetmiyor.Kadına yönelik
Şiddetin ve hemen her gün işlenen cinayetlerinin öncelikli nedeni genelde ekonomik ve kültürel kaynaklı olduğu bilinmesine rağmen çözüm getirilmiyor. Bu gün 5.Aralık,1930'da Türk kadınına tanınan seçme ve seçilme hakkının tanındığı gün.Seçme ve seçilme hakkı
91 yıldır hayata uygulanıyormuş gibi ballandıra ballandıra Türkiye'de kutlanıyor.
Bu gün savunulması gereken sadece kadının seçme ve seçilme hakkı değil, insanın evrense haklarıdır.İnsan haklarının olmadığı yerde kadın hakları da kağıt üzerinde kalır ve asla hayata uygulanmaz."Ağlamayan çocuğa meme verilmez"özdeyişinde olduğu gibi demokratik haklarda emek ve çaba ile,bedeli ödenerek kazanılır.Emeksiz,bedeli ödenmeden kazanılan hiçbir hak kalıcı değildir, istenildiğinde kim vermişse geri alır.
Dr. Adnan Güllüoğlu