"Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir"
L.A.Seneca
Bundan tam 34 yıl önce Ortadoğunun kadim halkı olan Kürd'ler ata toprağında olan Kürdistan'ın güneyinde adına Enfal denen katliamı yaşadı.
Enfal,Kuranı kerimde de geçen,kökeni Arapça olan bir kelime.Anlamı savaşta düşmandan ele geçirilen ganimet.
Ancak Enfal'in taşıdığı anlam Kürd'ler için çok daha farklı.Enfal dendiğinde Kürd'lerin aklına Kuranı Kerimde geçen ayet gelmez.
Enfal dendiğinde ilk akla gelen 3 yıl devam eden,çaresiz ve silahsız sivil bir halkın üstün silah gücü ile yok edilmek istendiği bir soykırım hareketi gelir.
1986'da başlayan ve 1989'a kadar devam eden,bütün dünyanın gözü önünde Kürdistan'ın güneyinde 5000 yerleşim yeri kimi yapılan katliamlar ile,kimi katliam korkusu ile boşaldı.
Bu güne kadar tesbit edilen 182.000 kişi öldürüldü.Güney Kürdistan ve Irak çöllerinde bu güne kadar bulunanların dışında yok ki insanların toplu olarak gömülü olduğu yeni yeni mezar yerleri bulunmasın.
Yakınlarını kaybeden Kürd kadınları o günleri unutamadığı icin hala yas tutuyor ve siyah kıyafet giyerler.
Enfal'de yapılan şiddet ve toplu kıyım Halepçe'de yaşananlarla birlikte doruğa ulaştı.
Saddam'ın emri ile akrabası olan kimyasal Ali lakaplı general Ali Hasan Tikriti önce bütün işyerleri ve evlerin camlarını kırmak için ses bombaları ile Halepçe'yi bombalatıyor.
Planlandığı şekilde 3 gün sonra savaş uçaklarla ile gaz bombalarını rastgele şehrin her yanına atılıyor.
16.Mart.1988'de Cuma günü başlayan saldırı 3 gün devam etti.
Baharı karşilamaya hazırlık yapan şehirde sokakta oynayan çocuklardan,bebeğine süt veren anneye kadar,yaşlı genç demeden,önceden camı karılan evlerin her köşesine yayılan elma kokulu gazları soluyan insanlar bir kaç saat içinde acı ile ciğerleri parçalandı.
Özel hazırlanan gaz bombaları ile kuşlar ve kelebekler dahil hareket eden canlı ne varsa 5000 insan ile birlikte yok edilip öldürüldü.
Binlerce insan sakat kaldı.
Kullanılan zehirli gazlardan ve zayıflatılmış uranyumlu mermilerden dolayı Hiroşima ve Nagazaki'yi aratmayacak sayıda engelli ve ölü doğumlar oldu.......
Halepçe kimyasal silahların kullanıldığı ne ilk nede son yer oldu.
Halepçe'den önce yine Saddam 1984 yılında da Penjuvin'de binlerce insanı kimyasal silahlar ile katlettirdi.
Halepçe'ye yapılan saldırı ve diğer bölgelere yapılan benzeri saldırılardan sonra kurtulabilenler Şeyhan denen bölgesinde bir vadiye binlerce insan sığınmıştı.
Savaş uçakları derin vadilere dalış yapamadığı için vadisine sığınan 3000 kişi yine zehirli gazlar atılarak öldürülüp oraya gömüldü.
Enfal 3 yıl insanlıgı öldüğü günler ve yapılan zalimlikler ile insanlık tarihe düşen kara bir lekedir.
Savaşlarda bile kullanılması yasak olan silahlar devleti olmayan mazlum bir halkın üzerinde denendi,soykırım amaçlı kullanıldı.
Enfal aynı zamanda sessiz kalan dünyanın ve uygar insanların da utanılası ayıbıdır.
Yaptığı soykırım ile yargılanıp idam edilen Saddam bu bombaları Irak'ta yapması mümkün dağildi.
Alman teknolojisi ile hazırlanmış bombaları ve özel yöntemlerle bombalara monte edilen çeşitli gazları (Sarin,hardal, VX ve hala bilinmeyen gazları) Saddam'a temin eden firmalar, silah tüccarları ve onların bu ticaretine gizli yada açık onay veren devletler bilinmesine rağmen ( başta Almanya ve Rusya olmak üzere) hala kanıtlanıp ortaya çıkarılmadı.
Yapılan ticaret yasadışı yollardan yapıldığı için ortada kanıt sayılabilecek bir belge yok.
Bir tek Hollanda bu bombalarda kullanılan hardal gazını Saddam'a üretip temin ettiği için Frans Van Arafat isimli vatandaşına 17 yıl ceza verdi.
Bu nedenle yaşanan olaylara ve kullanılan silahlarla birlikte yapılan katliamlara katkısı olanlar ortaya çıkarılıp deşifre edilene kadar Enfal ve yaşanan acılar Kürd halkının yüreğinde devamlı yanan kor bir ateş olarak kalacak.
Unutularak asla sönmeyecektir.
Bu gün,sol ve sosyalizm adına antiemperyalizm gibi bildik teorileri tekrar edip verilen 150 yıllık mücadeleyi ve bu mücadelenin zamanla ve koşullara göre değişen dostlarını ve düşmanlarını tespit etmeye çalışarak Güney Kürdistan halkına akıl vermeyi kimse kendine vazife etmesin.
Sürekli bardağın boş tarafını göstermeye çabalayıp,bağımsız devlet olmak uğruna atılan her olumlu adımı karalamaya çalışmasın.
Kürd halkına karşı 34 yıl önce yapılan bu soykırım hareketini yapan Saddam'ı kimlerin durdurduğunu bire bir acıları yaşayan Güney Kürdistan halkı ve bu halkın dostları çok iyi biliyor.
Yeni Saddam'lara rağmen bağımsızlık yolunda ilerleyen Güney Kürdistan'da o gün geldiğinde siyah giyen kadınların matemi bitecek ve siyah giyen kadınlar her renkten elbiseler giyecekler ve çocuklar "Daye behna seva té" demeyecek ve kokusundan korkmadan elmalarını yiyebilecekler.
Dr. Adnna Güllüoğlu