Eskiden ülke yönetilemez duruma geldiğjnde her on yılda bir açık darbe ve aralarda da üstü örtülü ve açık darbeleri aratmayan müdahaleler olurdu.
Birkaç yıl içinde başta anayasa olmak üzere yeni yasalar çıkarılır,devlete ve devletin kurumlarına (Yargı-Yasama-Yürütme)gerekli görülen ayarlar verdikten sonra asker kışlası ama dönerdi.
Düzene muhalif olan sosyalist parti ve örgütlenmeler yok edilir,önde gelenleri öldürülür yada cezalandırılırdı.
Ülkeyi yönetmelikleri için darbe yapıldığı iddia edilen siyasilere dokunulmazdı.
Birkaç yıl içinde kontrollü bir şekilde eski partilerini yeniden kurup siyasi yaşama dönmelerini izin verilirdi.
Türkiye'de artık askeri darbelerin sorunlara çözüm getiremediği geçte olsa anlaşıldı.
Bu sefer farklı ittifaklar ile devlet yöntemini ele geçirmek ve gitmemek üzere yönetimde kalıcı olmak isteyenler var.
Siyah takım elbiseli,güneş gözlüklü ayağında rugan ayakkabı,belinde ruhsatlı silahı olanlar ile,başında sarık,bir elinde Kuran,bir elinde satır,ayağında takunya olanlar kolkola ve birdaha gitmemek üzere iktidarı ve nimetlerini paylaşmak istiyorlar.
Papaz Martin'in başına gelenleri çoğunluk bilinmesine rağmen yeniden anımsamanın tam zamanı.
"Nazilli önce komünistlerin topladılar.
Sesimi çıkarmadım,çünkü komünist değildim.
Sonra sosyal demokratları ve sendikacılar topladılar.
Sıra yahudilere geldiğinde ben toplama kampındaydım" der.
Kısaca sıra samimi dindarlara geldiğinde,gidişata ve işlenen,işlenecek olan vahşi cinayetlere dur demek için dışarıda dindarlarla birlikte ses çıkaracak kimse kalmadı demek istiyor.
Başta anamuhalefet partisi olmak üzere demokrasiden yana olduğunu iddia eden bütün partiler ve kuruluşlar şayet bu güne kadar ettikleri demokrasi söylem ve vaarlerinde samimiyseler neden katledilen Deniz'in cenazesine birlikte katılamazlar?
Bir araya gelip kolkola girip "FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA"sloganını neden atmazlar?
Yoksa işlenecek olan yeni cinayetler için sıramızı bekleyerek hep beraber eski darbeleri özleyerek seyircimi kalalım?
Dr.Adnan Güllüoğlu