Depremden etkilenen, zarar gören Ege Denizi'nin iki yakasındaki tüm insanlara gecmiş olsun.Bilindiği gibi deprem ilahi bir ceza değil, bir doğa olayıdır.Türkiye'de Japonya kadar olmasada deprem kuşağında yer alan bir ülkedir ve bundan sonrada depremler olacaktır.Bundan kaçınmanın yolu olmasada Japonya gibi aldığı önlenler ile depremin verdiği zararları azaltmanın bilimsel çareleri var.
Bu ülkede acı kayıpları ile yaşanan her deprem sonrası konunun uzmanı bilim insanları kanal kanal dolaştırılır ve alınması gereken önlemler sıralanır.İnsanlara deprem anında neler yapılmasından tutun, hazırlanması gereken deprem çantasına kadar, nasıl korunulacağı bir bir anlatılır, insanlarda önlemini alır. Önlemler konusunda sorumlu olan yöneticilerede nerelerde ve nasıl konut yapılması gerektiğini ve Toplanma Alanları başta olmak üzere bilimsel verilerin ışığında önerilerini sunarlar.Ama nedense bir türlü önlem almada sorumlu olanlar deprem ile ilgili, üstelik çıkarılan yasalara rapmen bu önerileri ciddiye alarak görevlerini yapmazlar.Onlar için alınması gereken bu önlemler sadece her deprem sonra hatırlanması gereken önerilerdir.Tekrarlanır ve sonraki depreme kadar unutulur.Önlemleri almakla sorumlu olanlar yaşanan felaket sonrası "Timsah Gözyaşı" dökerler.
Yapılan uyarılara rapmen (Afet ve Acil Durum Yönetimi, Belediye'ler, İmar Müdürlükleri, İnşaatı yapan,binayı yapan mütahitler,binanın yapımına projesine onay veren resmi kurum ve yetkilileri v.s.)neden bilimsel verileri ile birlikte sunulan önlemleri dikkate almazlar?Yaşanan yıkımdan onlarda sorumlu değilmi?
Mesela beklenen İstanbul depremi için Kentsel Dönüşüm konusunda neler yapıldı, yapılanlar yeterlimi? Önceden tesbit edilen ve deprem sonrası insanların sığınacağı "Toplanma Alanları" hala varmı? Bilinen İstanbul'da 2864 adet toplanma alanı varmış ve bunların dörtte üçü imara açılmış deniyor, doğrumu? Şayet doğruysa neden ve o alanlar amaç dışı ne için kullanıldı?
Bunları bilmek, ödediği vergilerin karşılığı güven içinde bir yaşam isteyen ve deprem ile ilgili bilimsel önlemler alınmasını bekleyen her insanın en doğal hakkıdır.
01.Kasım.2020
Adnan Güllüoğlu