HANGİ ADALET,HANGİ DEMOKRASİ VE HANGİ EŞİTLİK
Türkiye'de kavramların içini boşaltarak kullanmak siyasette gelenek haline geldi.Bilindiği gibi eski Roma İmparatorluğu'nda da demokrasi,adalet ve eşitlik vardı.
Ancak adalet,demokrasi ve eşit olmak hakkı sadece köle sahipleri için geçerliydi.Kölelelerin izin verildiği takdirde yemek yer,su içer ve nefes alırlardı,başka bir hakları yoktu.
Köleci düzen toplumsal muhalefet sonucunda geriye dönmeyecek şekilde yıkılıp tarihten silindi.Yerine feodallerin egemen olduğu toplumsal düzenler kuruldu.
Feodal toplumlarda da demokrasi,adalet ve eşitlik vardı ve sadece aristokratlar ve büyük toprak sahipleri için geçerliydi.
1215 yılında toplumsal muhalefete direnemeyen İngiltere kralı halk ile Magna Carta denen bir sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldı.
Yine İngiltere'de 1689'da toplumun muhalefet etmesi ile parlementonun krala karşı üstünlüğü ve halkın onayı olmadan vergi toplayamayacağını ve ifade özgürlüğü gibi haklar geri alınamayacak şekilde kazanıldı.
Mücadele süreci insan haklarının, eşitlik ve adaletin toplumun tamamı için kabul edildiği Fransız İhtilali devam etti.
Böylece krallık bir daha geri dönmeyecek şekilde Fransa'da yıkıldı(1789).1948 yılında da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen 30 maddelik İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi.
Kısaca değindiğim tarihi sürecinin bizlere gösterdiği toplumların evrimi sürecinde sürekli adalet,demokrasi ve eşitlikten yana kavramların da içeriğinin zenginleştiğidir.
Yine bunun kadar önemli bir gerçek te yaşanan tarihsel sürecten artik geriye dönmeyeceği gerçeği gibi bedeli ödenerek kazanılan hakların hiç biri,hiç bir güç tarafından bir daha kalıcı olarak geri alınamıyor olmasıdır.
Kısaca köle sahibi olmak gibi,hayaller kurarak eski imparatorlukları yeniden kurmak artık mümkün değil.
Tarihin tekerleği söylendiği gibi geriye dönmez.
Türkiye ise hala "Hak alınamaz,verilir" anlayışı egemenler.
Adalet,demokrasi ve İnsan hakları gibi evrensel kazanımların toplumsal yaşama uygulanması eski parlementer sistemde olduğu gibi bu günkü başkanlık sisteminde de ülkeyi yöneten bir avuç elitin keyfiyetine bağlıdır.
Adalet,demokrasi ve eşitlik bu elit tarafından uygun görüldüğünde, uygun görüldüğü oranda topluma tanınır ve hayata uygulanır.
İstendiğinde de rahatlıkla geri alınır.Çünkü emek harcanmadan,bedeli ödenmeden jakobenci anlayış ile yukarıdan verilen haklardır.Halkın ödediği vergiler ile her çağı yakalamış her sosyal devletin yapmak zorunda olduğu yoksullara maaş, ihtiyaç sahiplerine gıda ve yakacak yardımını gibi sosyal yardımlar birileri lürfedilerek verilmiş gibi kendi adlarına sahiplenir, yine ülkenin kaynakları ile yapılan yol,köprü gibi ne varsa "Ben yaptım"diye kendine mal edilerek savunulur.
İktidarlar değişse bile bu anlayış hiç değişmedi.
Sene 2022,muhalefet partilerinin 6 genel başkanı iktidara karşı ittifak kurmak için yaptıkları toplantıda aldıkları karar ile topluma adalet,demokrasi ve eşitlik vaat ediyorlar.
Kendilerini halka kurtarıcı gibi gösteren muhalefet partileri görücüye çıkmış gibi kendilerini allayıp pullayıp seçime hazırlanıyorlar.
Bir zamanlar iktidar partisinin yaptığı gibi çağın gerisinde kalmış anlamları ile içini boşalttıkları adalet,demokrasi ve eşitlik vaatlerini dillerinden düşünmüyorlar.
İktidar ve ortağından farklı olarak savundukları hangi adalet,hangi demokrasi ve hangi eşitlik?
Kölelik devri asırlar öncesi bitti ve Fransa'da da jakobenci anlayış ile yönetilemiyor.
Etnik yada inançta farklı olanın varlıgını inkar etmek, evrensel olan haklarını eşit bir şekilde kullanmasına,kendisini ifade etmesine engel olmak artık çağımızda insanlık suçu olduğu unutulmasın.
Toplumların bir arada,yada ayrı çatılar altında barış içinde yaşayabilmeleri için adalet,demokrasi ve eşitlik gibi kavramları savunurken etnik ve inançta farklı olanların da dahil edilmeleri gerekiyor.
Geminin karinasında (su altında kalan kısmı) yaşamaya mahkum edilenlere "Aynı gemideyiz"diyerek oy istemenin bir anlamı yok.
Gemi batacaksa önce kaptan düşünsün ve doğru rota çizsin.
Kuzu postu giymiş kurtlara karşı "Her şey güzel olacak" diyebilmek ikeli siyaset yapmanın ve ilkeli ittifaklar kurmanın tam zamanı zamanı.
Dr. Adnan Güllüoğlu