Ülke artık karşılıklı olarak birbirini besleyen kör siddet ile demokratik kazanımlar yok edilip son hızla kamplaşıyor.Kirli savaşta ölenlerin sayılarının giderek artması dahi akıl dışı misillemeler için gerekçe olarak kullanılıyor.
Toplum günlük şiddet olayları takip etmenin dışında akan kanın durması ve çözüm için bir şey düşünülemez hale getirildi.
Amaçlanan da buydu.
Siyasi iradeyi liderlere bağlama süreci başarılı bir şekilde uygulanıyor.
Kimi kol kola yol aldığı, devletin temeline dinamit koyanlarca”kandırıldım” deyip işin içinden çıkar.Bir diğerine “Bé serok Jiyan nabe” diye yaşamda yeri olmayan, benzeri sloganları attırıp ne olup bittiğinin üstünü örterek günü kotarır. Açlık grevleri sayesinde”siyasi irade” ile açık görüşmeyi direnerek sağladık der, karşılıklı yapılan yıkımın üstünü örterek kitlesine zafer kazandığını göstermek ister.
İradesini şeyhine bağlamak isteyen bir mürit anlaşılır.Ama siyasi iradeyi tek kişiye, yani”lidere”, (bizde olduğu gibi ülke yada ezilen bir ulus adına)bağlamak son derece yanlıştır,lider için dahi piru pak olsada baştan çıkarıcıdır.
.Bunun benzer örneklerinin yarattığı sonuçları 2.paylaşım savaşı öncesi ve sonrası yarattığı yıkımları Avrupa ülkelerindeki örneklerinde bolca görebiliriz.
Siyasi iradeyi tek lidere bağlamaktaki esas amaç iradesiz, itaatkar, sorgulamayan , vur deyince vuran, öl deyince ölen bir toplum yaratmaktır.Liderin amacı uğruna şehadet kutsallanır. Devamında ise iradesi olanı ezip yok etmeyi hedefler.Kısaca taraf olmaya zorlar,olmayanı” bertaraf “eder.
Unutulan yada unutturulmak istenen bu gün şiddetlenerek devam eden, barış sürecini bitiren kirli savaşın Sur,Cizre,Nusaybin ve diğer yerleşimlerde karşılıklı yapılanların hesabının verilmediği için.Eylem ile söylem arasındaki farkın nedenine verilacek yanıt olmadığı için.
18/09/2016
Dr. Adnan Güllüoğlu
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...