Sivas'a 2.Temmuz.1993'te farklı olanlar gözgöre göre yakılarak katledildi.Tıpkı benzeri bir çok katliamlar gibi bu katliamında sorumluları bulunamadı,bulunması istenmedi.
Valinin davetlisi olarak Sivas'a giden tamamen savunmasız 33 aydın,sanatçı ve 2 otel görevlisi yakılarak yada dumandan boğularak acımasızca,vahşice katledildi.
Olayla ilgili o dönemin yetkilileri,siyasi parti liderlerinin ağız birliği ederek yaptıkları açıklamalar amacın ne olduğunu belirlediği gibi yapılan utanılacak, vicdan yoksunu,bir o kadarda pervasız açıklamalar yoruma gerek bırakmayacak şekilde insanın kanını dolduracak nitelikte.
Cumhur Başkanı Demirel "Halk ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyin"diyor.
Başbakan T. Çiller "Çok şükür otel dışındaki halkımız zarar görmemiştir"diyerek güvenlik güçlerine saldırgan grubu değil Demirel gibi otele sığınanları hedef gösteriyor.
Başbakan yardımcısı E. İnönü'de "Olaylara müdahale etme yetkim yoktu"diyerek istifa etmeyip kendini aklamaya çalışmıştı.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'da olayların suçunu "Çok yerden yardım istedim ama gelmedi"diyen ve sırf Aziz Nesin'i ve arkadaşlarını davet eden Sivas valisinde bulmuştu.
Korunması gereken savunmasız halde, can korkusu ile otele sığınan bir avuç sanatçı ve aydınmıydı, yoksa onları linç ederek yakmak için dışarıda toplananlarmı?
Benzeri bir çok farklı olana yapılan katliamlardan olduğu gibi gibi saldırgan ile mazlumun ayırımı yapmayan siyasiler,adım adım ilerleyen sürece hiç katkıları yokmuş gibi hala pişkinlikleTürkiye bu günlere nasil geldi diye sorumlu arıyorlar.
Tam da "Tencere dibin kara,seninki benden kara"misali.
Dr. Adnan Güllüoğlu