Ukrayna'daki yaşanan olaya kimse "Bizi ilgilendirmez"diyerek kayıtsız kalamaz.Rusya'nin Ukrayna'ya saldırmasını ABD ve AB'ye karşı yapılmış antiemperyalist savaş gibi degerlendirenler var.
Onlara göre Putin Ukrayna'yı emperyalistlerden kurtarmak için işgal etmek istiyor. Rusya yanlıları ise işgale beka sorunu olarak bakıyor ve ABD ile AB.'yi sorumlu tutuyor.
Gerçek olan liderinin kimliği,düşüncesi ne olursa olsun bağımsız bir ülkenin işgal edilmesi.
Kim ne derse desin günümüz dünyasında olayları belirleyen emperyalist ülkelerin kendi aralarındaki çıkar çelişkileridir.
Antiemperyalist anlayışına herkes ulusal çıkarı doğrultusunda kullanmak istiyor.Ukrayna sorununada bakış açısını bu belirliyor.
Kendi ülkelerinde antisömürgeci mücadele verenlere "Emperyalistler bu mücadeleden faydalanır" mantığı ile karşı çıkan,sömürgeci olan ülkelerinin gücünü enperyalizmden aldığını ve emperyalizm adına bölgede jandarmalık yaptığını görmeyenlerin emperyalizme karşı olmaları samimi değildir.
Antisömürgeci ve UKKTH'nı savunanları da bölücü ve ilkel milliyetçi diye eleştirirler.
UKKTH'nı savunuyoruz deselerde "Ulusları bölen emperyalizmdir bölünmek emperyalizme yarar" derler.
Böyle düşünen kesimin başını çekenler emperyalizm ile mücadelede samimi değillerdir.Tıpkı savaşların nedenlerini ortadan kaldırmadan barış istemeyenler gibi.
Sovyetler birliğinde Marks'ın tespit ettiği çoğu ilkeler revize edildi.
Tek ülkede sosyalizmin gerçekleşebilir olduğunu kanıtlamak için sosyalizme aykırı pek çok şey yapıldı.Savaşlarda ezilen hakların yanında yer almak yerine sovyet çıkarı neyi gerektiriyorsa o yönde taraf olundu.
Stalin döneminde İran'da Saddam döneminde Irak'ta bir varil petrol hatırına dökülen kanlara ve yapılan katliamlara göz yumuldu.
Uzatmadan SSCB'de halkların eşitliği değil,Rus şövenizmi egemendi.Süreç sonunda bürokrasi egemenliği oluştu, hantallaşan devlet yapısı,emperyal sistem ile girilen yarış,Lissenko olayı ve benzeri bir çok bilime aykırı uygulamalardan dolayı ikinci bir yüzyılı göremeden,geride alkolik bir toplum bırakarak dağıldı.
SSCB'den geriye kalan başta Rusya olmak üzere kurulan ülkelerde ekonomik ilişkilerinde kapitalizm egemen.Böyle olmasına rağmen rağmen burjuva anlamında da olsa seçimvyapma dışında demokrasiden eser yok.Hepsinde seçimle iş başına gelmiş olsalarda otoriter yöneticiler var.
Değinmeden geçemeyeceğim ilginç olan bir nokta da Stalin'in övünerek "NEP dönemini tamamladık"demesine rağmen devrimi gerçekleştiren, Alman faşizmine karşı direnen o muhteşem halktan geriye sadece alkolik bir toplum kaldı.
Putin seçimleri açık ara kazanan Zelensky'yi ve destekleyenleri Nazi yanlısı olmak ile suçluyor.SSCB sonrası kurulan ülkelerde diktatörler ve faşist denen yöneticiler ve halk kısa sürede nasıl çoğunluk oldular ve Ukrayna'daki olduğu gibi seçimi nasıl kazandılar?
Bana göre bunun nedeni Rusya'nın geçmişten bu yana bu ülkeler üzerinde üzerinde oluşturduğu asimilasyon siyasetine gösterdikleri tepkidir.Dağılma sonrası kurulan devletlerde Haydar Aliyev ve Putin gibi eski KGB ajanlarının devlet başkanı olabilmeleri ayrıca düşündürücüdür.
Rusya ile ABD arasındaki mücadelede tarafsız kalmak,yada fark aramak yerine ikisinden birini tercih etmek Kürd'ler açısından hayati önemi var.
Hangisi hangi ülkede zalimden yana,hangisi hangi ülkede ezilen,yok edilmek istenen mazlumdan yana belli değilmi?.
Irak diktatörü Saddam'a kim destek verdi ve kimyasal silahlar kullanarak yaptığı toplu katliamlara kim dur dedi?
Bu bile tek başına Kürdler adına tercih yapmak için yeterlidir.Bu gün Enfali,Halepçeyi bildiği halde "Emperyalist ülkeler arasında tercih yapılmaz" diyenler Saddam'ın yanında yer alanlardır.
Saddam zulmünü görmeyenlerin "ABD'nin bu bölgede ne işi var?"demeleride anlamlıdır.
Bunlara sorulması gereken soru ABD hangi saik ile Ortadoğuda?
Dr. Adnan Güllüoglu
1.3.2022