Herkese en içten sevgilerimi sunarak FIKRA niteliğindeki iki anımı yazacağım
BENİ SİZ ADAM EDEBİLİRMİŞ SİNİZ..
1988-1989 ders yılının ilk günleriydi.Zil çalmış öğrenciler sınıfa girmişti.Sınıfa girip" günaydın çocuklar !" dedim.Masama doğru yürüdüm.Masanın üstünde küçük bir menekşe saksısı vardı.Özel bir gün olmadığı için , çiçeği kim getirdiğini merak ettim.
- Çocuklar bu çiçeği kim getirdi ? diye sordum.Arka sıradan esmer siyah saçlı ,gözleri ışıl ışıl parlayan bir çocuk ayağa kalktı:
- Öğretmenim ben getirdim. Bir önceki yıl birinci sınıf olan öğrencilerim ikinci sınıf olmuştu.Çiçek getiren çocuk geçen yıl sınıfımda değildi.
- Oğlum seni bizim sınıfa misafir öğrenci olarak mı gönderdiler?
- Hayır öğretmenim .Ben artık sizin sınıfta okuyacağım.
Adının Tamer olduğunu,başka bir okuldan geldiğini söyledi.Tamer' i arkadaşları ile tanıştırdım.Sonra da merak ettiğim soruyu sordum.
Tamer neden bizim okula geldin? Sorunun cevabı fıkranın adı oldu.
- Öğretmenim "annem babam konuşurken duydum.BENİ ANCAK SİZ ADAM EDEBİLİRMİŞ SİNİZ " .Bu cevabı o kadar içten söyledi ki: O'nun zaten adam olacağı her halinden belliydi.Dediği gibi çok iyi bir öğrenci oldu.Nottingham Ünversitesi'inde okudu.Londra'da yaşıyor. Hayatın içinde başarıları ile beni gururlandırıyor.Tamer ' in minik menekşe saksısı ve kapkara gözlerindeki özgüven aklımdan hiç silinmedi.
ADAM OLUP OKUSUN DİYE.....
Öğrencilerimi birinci sınıfta alır,beş yıl boyunca onlardan ayrılmazdım.Dolayısı ile hepsinin başarı ya da başarısızlıklarından kendimi sorumlu tutardım.Daha önceki bir anımda belirttiğim gibi kendime sorduğum bir soruyu yinelemek istiyorum." Neden öğrenemiyorlar ? yerine " Neden öğretemiyorum? "Sorusunu sorarak öğrencimi gücümün yettiği kadar en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırdım.
Sınıfa nakil gelen öğrenciler için yöntemim başkaydı. Önce ailesi ile görüşürdüm.Geçmiş yıllardaki bilgileri alıp,sınıf gözlemlerimle birleştirerek öğrenciyi tanımaya çalışırdım.
Mehmet sınıfıma nakil gelen DİYARBAKIRLI bir ailenin çocuğuydu. Annesini okula çağırdım.Mehmet ile ilgili bilgiler almak istedim.Annenin cevabını duyunca kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tuttum.Öğretmen odasına gidip arkadaşlarıma anlattım.Birlikte epeyce güldük.
Mehmet'in annesine ödevlerini daha düzenli yapması için destek olmalarını,sınıfa uyum sağlaması için , sık sık okula gelmelerini söyledim.Mehmet' in annesi:
- Hocam oğlum eyyi yetişsin diye çok doğurmadım.
-- A a a! Mehmet tek çocuk mu?
- Yoh hocam elin öperler hepisi beş tane doğurdum.Çok şaşırdım.
-- Beş çocuk az çocuk mu ?
- Valla bütün eltilerimin her birinin 15- 16 çocuğu var.BEN EYYİ YETİŞSİNLER DEYE HEPİ BEŞ ÇOCUK DOĞURDUM.
İletişimim olmayan ender öğrencilerden olan Mehmet, inşallah annesinin dediği gibi " eyyi yetişmiştir" Biraz da kendimi öveyim."Benim elim değdiyse mutlaka iyi bir yere gelmiştir." diye düşünüyorum
.Edibe Aydın
27/11/2016