KÖYDEKİ BAYRAK ŞEHiRDEKİNDEN FARKLI MI DALGALANIYOR
Sevgili öğrencilerim,öğretmen arkadaşlarım ve beni arkadaş, dost bilen herkese yazdıklarımı önemseyip okudukları için teşekkür ederim.Meslek hayatımın ilk anısını sizlerle paylaştığım için çok heyecanlıyım.Beni okula gönderip,meslek edinmeme engel olmayan babamı rahmetle anıyorum.
Eğitim ve öğretimde kızların okumasının bir hak olduğunu bize layık gören Başöğretmen Atatürk'ü saygı ile anarken tüm öğretmenlerin ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ kutluyorum.
( Gerçek ve duygulu bir anı)
Bundan tam 54 yıl önce eline öğretmenlik diploması verilmiş, okulu derece ile bitirmiş bir genç kız düşünün...
Hayalini kurduğum mesleği icra etmek , öğrencilerime kavuşmak için heyecanla atanacağım okulu bekliyordum.
Okulu derece ile bitirdiğim için mezuniyet konuşmasını ben yapmıştım.Konuşma metnindeki bir cümleyi bugünkü gibi hatırlıyorum.
TÜRK BAYRAĞI' NIN DALGALANDIĞI HER YERDE SEVE SEVE GÖREV YAPMAYA HAZIRIM.Demiştim.
Benimle birlikte mezun olan arkadaşlarım gibi, bir köye ışık olacaktım.Şimdiki gibi atama krizleri yaşanmıyordu.
Kararlıydım; neresi olursa olsun koşa koşa gidecektim.Çünkü bizler her sabah "öğretmen okulları marşını" söyleyip, derse öyle derse başlardık.
ANLIMIZDA BİLGİLERDEN BİR ÇELENK
NURA DOĞRU CAN ATAN TÜRK GENCİYİZ
YERYÜZÜNDE YOKTUR OLMAZ TÜRK'E DENK
KORKU BİLMEZ SOYUMUZ
Dizeleri ile başlayan bu marş ; daha heyecanlı dizelerle devam ediyordu.Heyecanım doruk noktasındayken, beklemediğim bir engel çıktı karşıma.İdeallerimi hayallerimi, deli bir rüzgarın; sonbahar yapraklarını savurduğu gibi alıp götürdü.Akşam yemeğinden sonra; babam beni karşına aldı.Elindeki kağıt kalemi bana uzattı.
“Bak kızım!, Ben,seni yalnız başına köye gönderemem.Bu kağıda istifa dilekçeni yaz,yarın Milli Eğitim Müdürlüğü'ne götür ,işleme koysunlar.İtiraz istemiyorum!”dedi.
Babamın dediğine itraz edemezdim.O' nun bu davranışı köye göndermemek değil,çevre baskısı ile kız çocuğunun çalıştırılması ,hele ailenin ekonomik durumu iyiyse bu imkansız gibiydi.
Ertesi gün dilekçemi yazdım.Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gittim.Evrak numarası verildikten sonra, imza için dilekçemi müdürün odasına götürdüler.Kapının önünde ağlamak üzereyken evrak memuru:
“Müdür bey sizi çağırıyor”. Bu cümle beni öyle utandırdı ki ; ne söyleyeceğimi bilemedim.Dilekçeyi yazarken hata mı yapmıştım?Merakım fazla sürmedi ,odaya girdim.Şu anda yüzünün tüm hatları aklımda olan 35- 40 yaşlarındaki müdür :
“Kızım neden istifa etmek istiyorsun?”diyince:
“Babam beni köye göndermek istemiyor.Bu nedenle zor da olsa bu kararı verdim.”
Müdürün verdiği cevap; hayatımı değiştiren ,kulaklarımdan asla gitmeyen bir cümle oldu.Müdür bana dönerek:
“ Mezuniyet töreninizde ben de vardım.Tören konuşmasını sen yaptın.”Türk Bayrağı' nın dalgalandığı yer yerde göreve hazırım “dediğimi çok iyi hatırlıyorum.Dedikten sonra , yerinden kalktı ve ses tonunu yükselterek:
“KÖYDE BAYRAK ŞEHİRDEN FARKLI MI DALGALANIYOR ?”
Çok utandım.Başımı kaldırıp yüzüne bakamadım.İdalist bir öğretmen toplum karşısında verdiği sözü tutamıyor,sözünün arkasında duamıyordu.Ağlamaya başladım
“Özür dilerim.Yurdumun hangi köyü olursa giderim,yeter ki siz babamı ikna edin.”
Ben Öğtetmen Okulu'nu yatılı okumamıştım.Bu nedenle zorunlu hizmetim yoktu.İstersem istifa etme hakkım vardı.Genç olmasına rağmen ,iyi bir yönetici olduğunu kanıtlayan müdür ,yerinden kalktı.Yanıma geldi.
- Sil gözlerindeki yaşı,bu ülkenin size ihtiyacı var.Seni köye göndermeyeceğim.Evine uzak olsa da ailenle birlikte olacağın bir okulda görev vereceğiz.
Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi.Konuşamıyor,duysmıyor, hatta göremiyordum.Gözyaşları içinde, teşekkür ettim.Odadan çıktım.Babamın "köye gidemezsin" engeli ortadan kalkmıştı.Artık okuluma gidecek öğrencilerimi kucaklıyacaktım.Törende verdiğim sözü tutabilecektim.Urfa'nın merkeze uzak mahallelerinden biri olan, Yakup Kalfa İlkokulu' nda göreve başlamıştım.Okuldaki her bayrak töreninde ,bayrağa bakar ; beni mesleğime kavuşturan sihirli cümleyi hatırlarım.
KÖYDEKİ BAYRAK ŞEHİRDEN FARKLI MI DALGALANIYOR?
EDİBE AYDIN( KAHYA)