MİSAFİR GELİR UMUDU İLE ERKEN UYUMAYAN BAŞKA BİR ÜLKE İNSANI VAR MI?
Yıllar önce bir yaşanmış gerçek hayat hikayesi okumuştum.
Doğu ya tayin olan bir bayan öğretmen babasıyla birlikte uzun bir yolculuktan sonra akşam karanlığında köye varırlar.
Köyde çok sıcak karşılanan öğretmen ve babası, misafir olduğu evde hep birlikte yemek yerler , ardından çaylar içilir, sohbetler edilir.Saat geç olmuştur artık, uzun süren bir yolculuğun verdiği yorgunlukla göz kapakları düşmeye başlayan misafirlerin durumunu gören ev sahibi :
- Her gece saat 10.00 da ,karşımızdaki istasyonda tren durur. Eğer bir yabancı inerse , şu soğuk kış gecesinde lambası yanan bir ev olsun, ola ki soracağı bir şey olur,kalması icap eder ,yardımcı olmak lazım diye bekliyoruz öyle yatıyoruz. "
diyerek açıklama yapar.
Anadolu insanında ki inceliğe bakar mısınız. Anadolu'dan Mezopotamya'ya kadar tüm bu topraklarda bu " Misafir baş tacı " geleneği vardı. Hayvanı varsa keser ,ikramda sınır tanımazdı.
Ekonomik ve sosyal sorunlar,kapitalizmin acımasız etkisi bu anane ve göreneklerimizin yavaş yavaş kaybolmasına yol açıyor.
Önümüzdeki nesiller belki de bu duyguları hiç bilmeyecek.
70'li yıllar nesli olarak, iyiki yaşamışız dedirten bu örnek beni çok duygulandırdı.