Evlerimiz böyikti. Kilfetimiz de çohtı. Şindiki kimin evler sefertası kimin üst üste değildi.Böyik bi heyadın içinde üç belki dört kardaş evli barhlı yaşardı. Her kardaşa bi göz oda verilirdi. Evin aş bişen ekmek yapılan böyik bi tandırlığı vardı. Tandırlıhta üç ocah vardı. Böyik ocahta ekmek bişer, bekmez kaynatılır, bulgır kaynadılır, şire yapılırdı. Orta ocahta aş bişer, balcan isot bişerdi.Küçük ocahta yağ eridilir, süt kaynadılırdı. Köşede bi daş curın vardı. Curının çine su doldırılır, kül atılırdı. Küllü sudan ges yahanırdı. Teşt, ekmek tahtası,sac,kollı tas, ahtarağacı ohlavılar, böyük kuşkanalar tandırlıhta olırdı.Herkes işini tandırlıhta yapardı.
Evin yiyecahlarının böyük bir kısmı zehre damında bir kusmıda zerzembede sahlanırdı. Bi sene yetecah kadar buğda çuvalları, çin çine düzülirdi.Evinde tahtadan yapılmış buğda ambarı olanlar, buğdi ambarda sahlardı. Aş bulguru, kifte bulguru, dolmalıh bulgur ya tahtadan ya da toprahtan yapılmış peteklerde sahlanırdı.Petekler kahverenği toprah ve ince samanın karışımından yapılırdı. Üstten , peteği doldurmak için geniş kapaklı bir ağız bırakılırdı. Alttan,malzemeyi kolay almak için oluk şeklinde geniş bir delik bırakılırdı. İhtiyaç olan malzeme alınır. Sonra delik bezle kapatılırdı.Nohıt, mecmek, pakla, şeere,bi çuval şeker, bi çuval pirinç, bi çuval sabın, bi çuval ceviz, fıstığı olanlar fıstık, , ipe asılı kuru balcan, dolmalıh kabah isot, bamya da zehredamında olırdı.Şire sandığı bazen evin bir odasında bazen de zehredamının sıcah olan yerine koyılırdı. Sandığın kilidi olırdı. Çünki çolıh çocıh, vahıtlı vahıtsız şireyi aparmasınlar deye kitlenirdi. İçinde çekçek, bastıh, kesme ve sucıh, kuru incir,kara üzüm balma üzüm olırdı. Kilit evin böyiğinde olırdı.Mısafır gelirse kilit istenip şire çıhadılırdı.
Evin zerzembesine merdivenle inildiği için serin olırdı. Buzdolabı olmadığı için zerzembeye küp yerleri yapılmıştı. Yani küplerin altlarının sığacağı kadar çukurluklar vardı. Küplerin düşmemesi için bu güvenlik önlemi alınmıştı. Küpler genellikle yeşil dışı ve içi sırlı parlak olırdı. İhtiyaca göre bu küpler farklı boyutlarda,zerzembenin duvar diplerine dizilirdi. En büyük küp, eşkili küpü olırdı. Küplerin tahta ya da seramik kapakları olurdu. Küplerin ağzı, önce beyaz temiz bez ile kapatılır sonra kapağı üstüne konurdu.Zerzembeye yağ küpü, pendir küpü, frenksuyu küpü, isot reçeli küpü, bal küpü,bekmez küpü konurdu. İsotlar da serin olduğu için zerzembede sahlanırdı.Küpler sık sık kontrol edilip, bozulmamaları için dikkat edilirdi.Aynı evde yaşayan; anne baba ve evli kardeşler , eşleri ve çocukları ile birlikte ortaklaşa bu yiyecekleri biribirinden saklamadan, biribirini kıskandırmadan, israf etmeden kullanarak,toplu yaşama kuralının çok güzel bir örneğini verirlerdi. Bu güzel paylaşım ve eşitlik kurallarını ,yaşamlarında uygulayarak, çocuklarını da bu düzen içinde yetiştirerek aile birliğini sağlarlardı.
Bu yapıdaki bir Urfa evinde yıl boyunca sadece; et, sebze ve meyve alarak yaşamak mümkündü. Farklı bir açıdan düşünürsek , hiç alış veriş yapmadan yaşamlarını aylarca sürdürebilirlerdi.
Evlerimiz “apartman dairesi”zehredamımız zerzembemiz “market” bizlerde” çekirdek aile” olduk.Paylaşmayı, dostluğu, bitlikte yaşamanın kurallarını unuttuk. Genel bir ifade ile geçmişimizi unuttuk. Geçmişini bilmeyen, geleceğini yaşayamaz” ilkesindenden de koptuk.
Edibe Aydın (Kahya)
23/12/2018