SUMAK BEYİNLİLER!
Hızla İslami değer yargılarından uzaklaşmak ve din istismarlığı hususunda üstümüze yok!
Değil midir ki bu yüzden dünyanın en geri kalmış coğrafyası Ortadoğu ve Müslüman ülkelerdir.
Müslümanlar, yüz yıllardır hiç bir savaştan, doğal afetlerden, hastalıklardan, virüslerden çekmedi din istismarcılarından çektikleri kadar...
Bu örneklere ülkemizde fazlasıyla rastlıyor ama hala kulak veriyor, dinliğe hatta hayatlarımıza entegre etmeye devam ediyoruz.
Yahu bu ülkede yanmayan ve ölüyü cehennem azabından koruyan kefen yaptığını iddia eden cübbeli bir adam var ve bu adam din adamı olarak hala değer görmeye devam ediyor.
Yahu 251 masum vatandaşımızın şehit edilmesine sebep olan hain darbe kalkışmasının elebaşı bu ülke siyasi tarihinde 50 yıldır iktidar partilerinin gözdesi durumundaydı!
Yahu bu ülkede 49 çocuğa tecavüz edilen cemaat derneği Ensar hala büyük saygı görüyor.
Biliyorum, sumak beyinli din istismarcıları ve onlara inanan birkaç örümcek beyinli fakat iş İslam’a göre yaşamaya gelince hak gaspı, taciz, tecavüz, hırsızlık, fuhuş ve daha sürü ile günahları işlemek hususunda rekortmen tipler yine beni din düşmanı ilan edecekler ama
Hazır Corona bütün dünyayı tehdit ederken size birkaç çarpıcı rakam vermek isterim.
Almanya’da 8 bin kilise 70 bin sağlık kurumu, Fransa’da 9 bin kilise 60 bin sağlık kurumu, Türkiye’de 90 bin cami 7 bin sağlık kurumu var!
Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitimi askıya alıp sözleşmeli öğretmeleri maaşsız bir hayata mahkum ederken camilere gitmeyen 150 bin imam oturdukları yerde maaş almaya devam edecekler!
Yunanistan, din adamlığı gönüllülük esasına dayalıdır kararı ile tüm din adamlarını memurluktan çıkarırken ve İtalya öğretmenler hızlandırılmış eğitim ile halka virüs ile ilgili aydınlatıcı bilgi vermek ile görevlendirilirken bizde sözleşmeli öğretmenler insan yerine konulmuyor!
Bütün dünya bu ölümcül virüse tıbbi bir çözüm arayışında iken biz ilk günden beridir şarlatanların her gün başka iddiaları ile karşı karşıyayız!
Kıldı, tüydü derken uyanığın biri çıktı ve Peygamber Efendimizin rüyasına girdiğini iddia ettiği bir video çekerek dağıttı!
Aman Allah'ım! Tıbbi bir buluşa burun kıvıran, sosyal hakları için kılını kıpırdatmayan yüz binler, milyonlar gerçekten çözüm bulmuş gibi paylaşmaya başladılar!
Bende diyorum ki Peygamber Efendimiz birinin rüyasına girecek olup, güne dair bir fetva verecek olsaydı:
1- Çocuklara tecavüz etmeyin!
2- Kul hakkı yemeyin!
3- Irkçılık yapmayın!
4- Liyakat yoksunu ve nepotizm hastası kişileri seçip vekilleriniz ilan etmeyin!
5- Okuyun ama mutlaka okuyun, bilim adamı olun!
6- Hayvanlara zulüm etmeyin, doğayı tahrip etmeyin!
7- Yoksulun, yetimin, garibanın hakkını yemeyin!
8- Allah'ın ilmi para ile satılamaz. Satan şarlatanlara yüz vermeyin!
9- Yolsuzluk yapmayın, yapanlara fırsat vermeyin!
10- Mal varlığınızı hatta bir dilim ekmeği bile bölüşün!
11- Birbirinizden nefret etmeyin, sevin çok sevin!
Derdi...
Çünkü İslam böyle güzellikleri barındıran aydınlık, barış, huzur dinidir...
Ne var ki sumak beyinli birileri ısrarla İslam dinine zarar vermeye devam ediyor.
Gelelim Kanal İstanbul ihalesine:
81 milyonun ne olacak korkusu içinde devletinin çağrısı ile kendilerini evlerine hapsettikleri bir süreçte yüzlerinde maske oldukları halde 8 milyarlık iki ihale yapıldığı iddiasını dahi içime sindiremiyorum.
Madem ben bir insan ve Müslümanım o halde her yanlışa olduğu gibi bunada itiraz edebilmeliyim...
8 milyar ile corona testi yapabilecek kaç kit alınırdı diye hesap ederim.
Zamanı mıdır şimdi? Derim.
Ve devlet erkanının #evdekal, sosyal izolasyon çağrılarına uyan bir vatandaş olarak sormak benim hakkım.
Devlet, böyle durumlarda vatandaşının korunma, barınma, beslenme yani hayatını sorunsuz idame etmekle mükelleftir.
Devlet, bir an önce #evdekal sosyalizasyon, sosyal mesafe politikası dışında başka çözümler bulmalı.
Aksi halde virüsten korunurken ciddi bir açlık, sefalet ve bunların getirdiği berbat bir psikoloji ile mücadele etmek zorunda kalacağız.
Sosyal hayatın bitme noktasına geldiği ve 81 milyonun "Ne olacak?" sorusu ile evine kitlendiği bir süreçte Kanal İstanbul'un milyarlık hazırlık ihalelerini yapmak yerine o milyarlar hayatın devamı için halka arz edilmeli.
Devlet güvencesi budur ve devlet olmak böyle bir şeydir.
Devleti istiyor diye hayatını bir mahkûm gibi izole eden bir halkın barınma, beslenme, korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak ve hayatı idame etmesini sağlayacak çözümler bulmak devletin başlıca görevidir.
Her şey aksayabilir ama bu görev aksamamalı.
Son olarak Nevşehir de rektörlük görevinden hakkında birçok disiplin cezası olduğu gerekçesi ile rektörlük görevinden alınan Mazhar Bağlı ve onun üzerinden Bakan yardımcısı hemşerimiz Selim Bağlı'ya yönelik zavallı, ahmakça, art niyetli karalama kampanyasına değinmek istiyorum.
Yalan habercilik yaptıkları Mazhar Bağlı' nın Selim Bağlı'nın ağabeyi olduğunu yazarak ispatlayan sözde "ciddi gazete" adlı ırkçı basın yayın organı: Haberi rektör görevinden alındı yerine yine o bildik Kürt düşmanlığı üzerinden vermiş!
Düne kadar Mazhar Bağlı' yı Kürt düşmanı diye lanse eden bazı basın organları ve Urfalıya düşman birkaç satılık Urfalı Selim Bağlı' nın hızlı yürüyüşüne sekte vurma fırsatı buldu ya; bu habere hazine bulmuş gibi atlamışlar...
Allah, bu dünyada ırkçılık yapan her kim varsa gazabı ile helak etsin diyorum.
Diliyorum ki Urfalıya düşman Urfalılar derhal veteriner eşliğinde karantinaya alınır!
Bu kadar aşağılık, bu kadar sinsi, bayağı bir algı operasyonu mu olur?
Ancak kim ne yaparsa yapsın, ülkemin en önemli kurumu olan SGK'yı hem de 4 yıl gibi uzun bir süre başarı ile yönetmiş ve bu günde aynı başarılı çizgisini bakan yardımcısı olarak sürdüren Selim Bağlı'yı bu tür basit, zavallı eylem ve söylemler ile engelleyeceklerini sananlar kendi lağım çukurlarında debelenmeye, hasetten çatlamaya devam edeceklerdir.
Dedim ya; sumak beyinli olmak zor mesele!
Allah tüm İslam Âlemini ve dünyayı sizlerden korusun.
Amin...