OLMADI VALİ BEY!
Yaptıkları, yapmadıkları ile şehirlerin kaderlerini değiştiren makamlarda oturmalarına rağmen 100 yıllık ülke tarihinde üzerlerinde pek konuşmadığımız isimlerdir valiler, kaymakamlar...
Ölümünden yıllar sonra bile unutulmayan, şiirlere, türkülere, roman ve filmlere konu olan ve milyonların özlemle yad ettiği merhum Recep Yazıcıoğlu'nu bir kenara koyarak tabi...
Sanırım seçilmedikleri içindir gözlerden ırak duruşlarının sebebi. Siyaset çarkının reklam objeleri olmayışları, ağır devlet adamı kimlikleri ile basının bile kaleme almayı pek tercih etmediği isimler vali ve kaymakamlardır hep.
Kendi tercihleri başta olmak üzere gözde olmayışlarının birçok farklı nedenleri vardır.
İşte bu yüzdendir ki, ağızları ile değil Serçe, Kartal tutsalar bile yolsuzluklarla anılan birçok milletvekili, belediye başkanı hatta brokratlar kadar bile anılmaz, yer bulmazlar basında.
Bazıları vardır ki, görev aldıkları şehirlerde seçilmişlerin kırıp döktüğü halkın yaralarını sarar, ellerinden, kalplerinden tutup ayapa kaldırır ama kimse görmez, bilmez bunları. Sessiz, sedasız yaparlar işlerini.
Valilikten BŞ Belediye başkanlığına zıplama başarısızlığının tek örneğine de bizim Urfa da rastlanır. Şehir sadece 1.5 yılda 20 yıl geriye gider de kimse kaleme almaz bu gerçeği...
Her eylem ve söylemi ile klişeleri yerlebir eden isme geçmeden önce çok ama çok değerli bir ismi yazmadan geçemeyeceğim.
Ülke siyasetinin Ömerler aradığı bir süreçte memleketimin şirin ilçesi Viranşehir de bir Ömer dağ gibi duruyor makamında.
Viranşehir halkının devleti ile reel anlamda barışması, korkmadan, çekinmeden sırtını devletine dayamaya başlamasına imza atan adamdır Ömer Dereci Kaymakam.
O makamın gerektirdiği adalet, vicdan, merhamet ve vizyona ziyadesiyle sahip bir adamdır yani.
Benim memleketim yıllar yılı kendileri ile ağlayan, gülen ve yaralarına merhem çalacak; oturup kendilerini dinleyecek kaymakamlara, valilere hasret kalırken o hasrete kökünden son veren bir umut çiçeğidir Ömer Dereci.
Ömer Kaymakama dair yazacağım bütün güzel ve minnet sözleri yaptıkları yanında az kalacaktır. Dolayısı ile bir kez daha teşekkür edip hürmetle selamlıyorum bu güzel adamı.
Gelelim başlığa sebep olan valimize.
Hakikaten kendisini, yaptıklarını, duruşunu yazmakta zorlanıyorum. Bazen inanamıyor, gerçek mi diye defalarca bakıyorum yaptıklarına...
Geçenlerde bir baktım evde yalnız başına kalmış Piro dayı ile Zehra hala Zaza'ca Türkçe türküker söylüyorlar. Ee, bunun neresi anormal diyeceksiniz. Anormal değil zaten. Muhteşem bir duygudur bir valinin görevlendirdiği memurun Piro dayı ile halanın bahçesinde bağlaması ile onların yalnızlık kokan türkülerine arkadaş olmaları...
Bir bakıyorum kimsesiz bir çocuk hayatında ilk defa yalnız kalmadığının sevinci ile valisine sarılmış sevinç gözyaşları döküyor sarsıla sarsıla. Çocuk, çocukluğunu yaşıyor.
Ziya Amcanın kirazlarını toplamış Tunceli jandarmasının değerli evlatları. Ziya Amca gülümsüyor yarınlara...
Ahmet Amcanın evlat hasretine evlat olmuş...
Umarım bu köşe yazısına taşıyabilirim iki aşığın coşkusunu doyasıya yaşadığı Tuncay Soyel'in dokunduğu yeni Tunceli'nin Munzur Deresinin aşk, sevgi, kardeşlik, barış kokan mavisinin resmini.
Evet, Tuncay validen sonra yeşilin, mavinin buluştuğu turistik ama en önemlisi sevginin başkentine dönüştü Tunceli.
İnsanların güne gülümseyerek uyandıkları çay bahçeleri, rafting pistleri, güvenlik güçleri ile kahvaltı, piknik, gezinti, sohbet, hayvancılık teşvikleri, projeler hatta ekstrem spor imkanları ve kapısı halka hep açık bir vali var görüyor musunuz?
Gerçek şu ki, Tunceli valisi Tuncay Sonel sessiz sedasız tarih yazıyor!
Acıların çığlık attığı Munzur vadisini bugün uluslararası spor ve turistik yeşil alan haline getiren kocaman bir adamdır Tuncay Sonel.
Türkü yürekli valiler, kaymakamlar bekledik yıllar yılı. Bir bakmışsın sokakta vatandaşa kendi eliyle maske dağıtan, bir yer sofrasında vatandaş ile beraber bağdaş kurup kuru sağanı çalı çırpı ateşinde pişen bulgura katık eden, koluna girip gözyaşlarını silerken insan olmanın en güzel türküsünü mırıldanan halkın şiiridir Tuncay Vali.
Velhasıl Tunceli, Tuncay Valisi ile huzurun, sevginin, aşkın, bereketin, sporun, sanatın başkenti olma yolunda hızla ilerlerken unutulmaz bir başarı hikayesini yazıyor Tuncay Sonel.
Peki, neden OLMADI VALİ BEY başlığını attım?
Toplum psikolojisini bilen bir adam olarak başlığa başarı hikayesini anlatan kelime yazsam pek değeri olmayacaktı!
Çünkü bizler güzel adamların değil, acıların, olmayan başarıların hikayelerini okuma meraklısı olduk.
Lafa gelince dürüst, namuslu, liyakat ve vizyonu olan siyasiler, brokrat ve devlet adamlarını ister ama icratta bunlardan uzak isimleri kahramanlaştırırız, üzgünüm.
Yine de OLMADI Tuncay Sonel Valim!
Yaptıkların, yüreğin, duruşun ve kocaman yüreğin ile İstanbul da yaşayan bir adamın satırlarına düşecek bu kadar güzel şey yapacak ne vardı?
Seni seviyoruz valim. Tüm olmadılarını sevdiğimiz gibi.