Önce;
Gizli gizli bencillik işlendi yüreklere,
Sonra hafif dokunuşlarla “BEN” yüklendi biz yerine,
İncecik çizgilerle çizildi renksiz sonraları kabaran kibir,
Tuvalde boş yer kalmayacaktı belliydi kalp üzerine,
“Amman: hissizliği de eklemeyi unutmayalım”
dedi, suretsiz diller.
Daha yapılacak çok iş vardı;
Mesela gözlerdeki masumiyetler,
Alınmalıydı yürekteki merhametler
Hızlandıkça nakşetmeler kötülüğü,
Yok etmeliydi “vicdan” denilen köprüyü
...
İşte böyle yok oldu insan aynada,
Ne çimen yeşili, ne gök mavisi kaldı “RUHUNDA”
Oysa taçlanmıştı kalu belada üstün yaratılmayla.
Duymaz oldu ırmağın sesini,
Kuş dili söylemez oldu hakkı,
Gülün kokusu açmaz oldu yüreciğinde,
Ne ay ne su duydu ne de güneş gördü
vicdanın korkusuz korkaklığını...
19.04.2022/Ankara
kanuni Gülcan Şeyhan CENGİZ