Meşhur “Hayanlar Çiftliği”ni çoğu kimse ya okumuş ya da haberdardır :İktidarı ele geçirdikten sonra meydana gelen değişimi ,hayvanlar üzerinden anlatan bu eser de özet olarak geçen hadiseleri biraz hatırlayalım :…
Her şeyin sistemli işlediği bir çiftlikte birgün ,domuzların önderliğinde bir tartışma başlar.Domuzlar ,bu çiftlikte tüm işleri hayvanlar yaptığı halde parsayı çiftçinin topladığını ,yedikleri içtiklerinin ise emeklerinin karşılığı olmadığını,karın tokluğuna çiftçiyi zengin ettiklerini ve bu gidişata “dur deme” zamanının geldiğini anlatarak hayvanları isyana çağırırlar…Başta koyunlar ikna olur ve çeşitli tartışma ve aşamalardan sonra nihayet isyan eder ve çiftçiyi kovarak kendi kendilerini idare etmeye başlarlar…Bunun için de bir “anayasa” hazırlarlar. Yaptıkları anayasanın en önemli maddesi ise ;”bütün hayvanlar eşittir” şeklinde formüle edilir…İlk önceleri işlerin anayasa çerçevesinde güzel gidiyor zannedilirken ,hayvanların bir bölümü bakar ki anayasa’da “tüm hayvanlar ahırda yatacak ,hiçbir hayvan çiftçinin evinde ve yatakta yatmayacaktır” diye yazdığı halde domuzlar çiftçinin evinde ve sıcak yataklarda yatmaktadırlar…Aralarında bu işin “anayasaları”na aykırı olduğunu konuşup ,koyunları domuzlarla görüşmeye temsilci olarak gönderirler…Koyunlar çiftlikteki hayvanlar adına domuzlara bu soruyu sorunca domuzların reisi “koyunlara :”Bakın anayasada ,ancak domuzlar bu çiftliğin yönetimini gerçekleştirdiğinden dolayı onlar yatakta yatabilirler” derler.Koyunlar bakar ki gerçekten de küçük harflerle ilgili maddenin altındaki imzaladıkları yazıyı görürler ve utanarak geri dönerler…
Bu ve benzeri anayasa ihlalleri ,küçük harfle sonradan eklenmiş hilelerle örtbas edilirken birgün artık yalanlara isyan eden eden hayvanlar yeniden geriye dönüş yaparak kovdukları çiftçiyi geri getirerek eski sistemlerine dönerler…
Bu hikaye ;ütopik hikayelerle aldatılan,adeta bir dünya cenneti vaadilerek yapılan komünist devrimlerin ,sonuçta yıkılarak, yeniden kapitalizme döndürüldüğü günümüz dünyasına uyarlanarak insanlara “KIRK KATIR VEYA KIRK SATIR” ikilemi dışında alternatiflerinin olmadığı fikrini yerleştirmek içindir…Tıpkı “12 Eylül” öncesine dönme korkusu içinde kitleleri “YENİ DÜNYA DÜZENİ” masalına şarlandırma gibi…
Oysa bir üçüncü yol her zaman vardır ,fakat çoğu zaman cılız sesini kitlelere duyurmakta yetersiz kalır…Birçok insan ise vebal altına girme pahasına ,cesur olamaz ve üçüncü bir yolu haykıramazlar…
Ama tarihi ,korkaklar değil cesurlar yazar : İnsanlar hayvan değildir ve sabırları zorlanmamalıdır…”Bazı domuzların daha eşit” yutturmacasına önce büyük bir sabır göstererek,düzelmesini umarlar ama sonunda sabırları taşar :Hiçbir domuzun diğerlerinden üstün olmadığı gibi insanın da insana üstünlük taslayamayacağını ,insan insana biat etmeyeceğini ancak Allah a biat edebileceğini haykırmaya başlar…İŞTE O GÜN “DAHA EŞİT OLDUĞU”NU YUTTURMAYA ÇALIŞAN DOMUZLAR İÇİN SONUN BAŞLANGICIDIR…
Şanlıurfa’da ,AKP Eyyubiye Belediye Başkan aday adayı Hasan Oğul Bey’in seslendirdiği gerçeklik ;uzun yıllardır sabretmiş kitlelerin tercümanlığıdır.bu sese ilk kulak veren siyaset de MHP Şanlıurfa teşkilatı olmuş ve Şanlıurfa’yı ziyaret eden TBMM grup bşk.vekili Oktay Vural’ın “tayinle değil isteklerinizle adaylarınız olacaktır “ şeklinde bir beyanla bu CESUR VE DİK DURUŞ ,gereken cevabı bulmuştur…
Kırk katır-kırk satır ,alternatifsizlik…v.s…gibi masallarla yıllarca uyutulduğu zannedilen dev ayağa kalkmış,cin lambadan çıkmıştır :Üçüncü ve doğru olan yoldan artık geriye dönüş yoktur …Bu yola giremeyenlere artık tahammül kalmamıştır…
Milli gelirin adil bir şekilde paylaşıldığı bir sistem için ,insanların özgür iradeleriyle temsilcilerini belirleyebilmeleri için haydi Şanlıurfa ,haydi Türkiye ileri ,30 Mart’a çok kalmadı sık dişini ver dersini…
16.12.2013
Sayğılarımla…
M.Mithat İdemen