BU ZULÜM; YA BİTECEK, YA BİTECEK!
Halkımıza en içten, en derin duygularımla selam, sevgi saygılarımı sunarım.
Sevgili halkımızın yanındayım, halkımız sömürülmesin. Halkımız doğru söylemiş;
“Allah'ın gücü yeter; Biz de Allah'ımızdan elektrik istiyoruz.”
Ben de diyorum ki; “Siz zalimlerin zulmü varsa, mazlum halkımızın da Allah’ı var!”
Mustafa Kemal Atatürk; “ Köylü, milletin efendisidir,” demiştir. Bu özdeyişi savunuyor ve diyorum ki:
Dedaş Zülmüne Yeter Artık!
Dedaş, zulmüne son verilsin. Halkımız yalnız değildir. Gelin haykırışımıza kulak verin, zalimin zulmüne karşı birlik olalım; kimseye haksızlık olmasın!
Emekçi köylümüz elektrik duasına çıktı. Sık sık elektrikleri kesilen köylümüz, çareyi ‘elektrik duasına,’ çıkmakta buldu. Köylümüzün yaptığı elektrik duasında; “Allah’ım senden elektrik istiyoruz!” diyorlar.
Bu memleketin büyük bir ayıbı ve utancı değil mi? Yazıklar olsun, bu milletin sırtından geçinenlere! Dedaş, terör örgütleri gibi, neredeyse terör estirir oldu. Halkı sömürüyor ve devlet buna sessiz ve seyirci kalıyor. Batıdaki fabrikalar, neden elektrik parası ödemiyor?
Bırakın bunu, devlet bir de vergi borçlarını siliyor; ama garibanın 20 TL borcu olduğunda evine haciz geliyor.
Dedaş mı, Deaş mı?
Elektrik duasına çıkan köy sakinleri ile ilgili soruşturma başlatıldı. Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş (DEDAŞ), Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde elektrik kesintilerini protesto ederek dua eden köy sakinleri ile ilgili suç duyurusunda bulundu.
Suruç ilçesine bağlı Aşağı Karıncalı köyünde, elektrik kesintilerinden dolayı mağdur olduklarını belirten köy sakinleri, mahalle meydanındaki elektrik trafosunun yanında toplanarak topluca dua etmişti. Cep telefonu ile kaydedilen görüntülerde ellerini açan mahalle sakinleri; "Sabah saat 04.00'ten akşam 19.00'a kadar elektriklerimiz her gün kesiliyor. Akşam da gelir mi gelmez mi bilmiyoruz.
Uzaktan eğitim uygulamasını çocuklarımız nasıl yapacak? Nereye gidiyorsak 'Ancak Allah'ın gücü yeter' diyorlar.
Amenna Allah'ın gücü her şeye yeter. Biz Allah'ımıza yalvarıyoruz. 'Allah’ım! Bize elektrik ver. Allah'ım bu zulme son ver!' Köyleri jandarmayla beraber basıyorlar. Faturalar az ve çok gelmiş diye ceza yazıyorlar.
Çiftçi olarak bizlere borç çıkarıyorlar. 30 mahallenin bugün elektriği yok. Kime gidiyorsak, kimsenin elektrik dağıtım şirketine gücü yetmezler diyorlar. Amenna, ancak onlara Allah'ın gücü yeter. Bizde Allah'ımızdan elektrik istiyoruz. Elektriğimiz yok. Yok mu bir yetkili? Elektrik dağıtım şirketinin zulmüne kim dur diyecek? Yeter artık!" ifadelerini kullandı.
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı Yukarı Bostancılar Aşağı Bostancılar, Orta Bostancılar, Yanaloba, Kanatlı, Zeyrek, Aşağı alacık, Yukarı karıncalı, Aşağı karıncalı Çomaklı, Karahöyük, Ezgil, Yukarı alacık ve Harmanalan köy Muhtarları ve kanaat önderleri bir araya gelerek Dedaş’ın sokağa çıkma yasağının olduğu cumartesi ve pazar günleri Sabah 06 ile Akşam 18.00 arasında elektrik kesintisini protesto etti. Dedaş zulmüne maruz kaldılar.
Halkımız adına bir açıklama yapan Mustafa TÜZÜN; “ Bugün 12 Aralıkta virüs nedeniyle sokağa çıkma yasağı var, ama maalesef saat 06.00’ dan bu yana ELEKTRİK YOK, (çoğu zaman elektrikte yaşanan kesintileri ifade ediyorum). Akşam oldu yine yok, gelir mi? Gelmez mi ? Allah bilir. MASKE, MESAFE, TEMİZLİK diyoruz, ama köy yerlerinde 12 saat ELEKTRİK olmayınca su da olmuyor, su olmayınca da maalesef temizlik de olmuyor; ancak sokağa çıkma yasağında elektrikler kesilince virüs mü kesiliyor(elektrikte Covid 19 virüsü mü var), bu meçhul Dicle Elektrik şirketin zulmüne, talanına, gaspına dur diyecek bir yetkili yok mu?
Jandarmayı önüne kapıp kafadan birçok mesken abonesine 6000 lira 10000 lira ceza yazmak, tarımsal sulamalarda 50000-100000 lira ceza yazmak çok basit, itirazlar kabul edilmediğini ifade eden Tüzün, Güvenlik güçleri ile geldik diyorlar. Güvenlik güçleriyle geldiklerinde oğlu askerde olanlar var, analarımız hemen telaşa giriyor oğluma bir şey mi oldu diye biz Dicle Dedaş’a karşı tepkimizi koyduğumuzda suçu güvenlik güçlerine atıyorlar.
Bu meçhul paraya doymaz enerji şirketi zarar ediyorsa işi bıraksın.
Bir kaç yıl önce bu şirket 6 ili kaç milyona aldı ki, birkaç gün önce Şanlı Urfa basınında sadece Şanlı Urfa da tarımsal sulama abonelerinde 3 yılda alınmayan 2.980 milyar TL yani 3 katrilyon çiftçide alacağı varmış.
Mesken ve çiftçiden alınan para devletin kamu ve kuruluşlarından alınan elektrik parası, fabrika ve sanayilerden, belediyelerden, üniversitelerden alınan haddi hadsiz para acaba kaç trilyondur? Devletten bir ile alıp geri devlete iki ile satan bu şirketin paraya gözü doymuyor mu?
Bazı günlerde 6 saat veya 12 saat elektrik kesiliyor ve burada bulunan 30 köyden fazla yerleşkede bulunan bütün vatandaşlar olarak adeta bir zulüm e maruz kaldıklarını aktaran Tüzün, Arıza kaydı verince çalışma olmadığı halde çalışma var deniliyor.
Ben bir köylü olarak benim bildiğim ticarette alıp satmakla kâr olunur ticaret olunur. Maalesef Dicle Elektrik, elektriği kesmekle daha çok kâr ediyor, zaten sayaçlara bakılmadan kafasına göre fatura gönderiyorlar, Bu cennet vatanımın, güzel ülkemin Sayıştay’ı ve Hesap Uzmanları yok mu ki devlet büyüklerim bu zalim DEDAŞ gibi şirketlerden hesap sorsunlar. Sadece devlet kuruluşlarının bu şirkete elektrik parası olarak ödediği miktar kaç trilyondur?
Devletin gariban çiftçisine verdiği desteğe haksız yere Ziraat Bankası’ndan bloke koyan, hesabından para çeken şirketin bu yaptığı gasp değil mi?
Burada bulunan bütün köy muhtarları ve kanaat önderleri olarak bir an önce bu haksızlığın araştırılmasını yüce devletimizin yetkililerinden talep ediyoruz. ”dedi
Bu zulüm ya bitecek, ya bitecek!
Tek bir yurttaşın bile elektriksiz, kalmaması için bütün kaynakların patronlara değil, halka sunulması gerekir.
Bunun için:
• Salgın süresince kesilen tüm faturalar iptal edilmeli, borçlar silinmelidir.
• Borç bahanesiyle hanelerde elektrik kesilmesi yasaklanmalıdır. Elektriği kesilen tüm köylümüze, çiftçimize yeniden hizmet sağlanmalı, tek bir yurttaşımız bile bu kaynaklardan mahrum kalmamalıdır.
• Bu düzen ülkemizin tüm kaynaklarını sermaye gruplarının çıkarları için kullanmaktadır. Yapılan özelleştirmeler ile yurttaşlarımızın ısınma, su ve elektrik kullanma hakkı ticarileşmiştir.
Dağıtım şirketlerini ellerinde bulunduran sermaye grupları bu yolla zenginliklerine zenginlik katmaktadır.
Değerli halkım içinizden biri olarak bir çiftçi çocuğu olarak yıllardır enerji nakil hatlarında çalışan bir emekçi kardeşiniz olarak sesleniyorum elektrik kullanma hakkının kamusal bir hizmet olması için tüm enerji üretim ve dağıtım şirketlerinin bedelsiz olarak kamulaştırılması gerektiğini savunmalıyız.
Faturalar Neden Yüksek?
Çiftçimize gelen elektrik, faturalarına bakıldığında tüketim bedelinin fatura tutarının yaklaşık yarısı olduğu görülmektedir. Peki, neden tüketimimizin iki katı fatura ödüyoruz?
Bunun temel iki sebebi var:
Şirketlerin aldığı bedeller ve birilerinin sürekli zam yaptığı vergiler.
• Faturalar yüksek çünkü: O birileri hız verdiği özelleştirme politikaları sonucunda elektrik dağıtımı ve satışının tümü, özel dağıtım şirketleri aracılığı yapılıyor.
•Tepkimizi sesimizi ancak ortaklaştırarak büyütebilir ve sonuç alabiliriz.
• Unutmayın, halkın cebine göz dikmiş olan dağıtım/ satış şirketlerine hiçbir şekilde güvenmeyin yapılan haksızlığa karşı yumruk gibi sın sıkı bir birinize kenetlenerek hareket edelim.
• Dağıtım şirketleri faturalar ödenmediği takdirde kesinti yapıyor, kesinti sonucu açma-kapama bedeli istiyor. Ancak şirketlerin fiilen kesinti yapmadığı durumlarda dahi faturalar ödenmediğinde açma kapama bedeli aldığı biliniyor. Dolayısıyla faturada uygunsuz bedeller olduğunu biliyoruz.
• Bu haksızlığa dur diyelim, bundan sonra haksız kesilen faturayı ödemeyin sosyal medya üzerinden size kesilen faturayı Paylaşın ilgili dağıtım şirketini de etiketleyin.
• İtirazınıza cevap verilmediği takdirde dağıtım şirketini internet üzerinden ifşa edelim. Gerekli hukuki adımı atmaktan çekinmeyin.
Kesintilere son verilsin borçlar silinsin Elektrik faturalarının yüksek olmasının temel sebebinin enerji dağıtım şirketlerinin soygunu olduğunu biliyoruz.
Faturalar, özelleştirmeler yoluyla kamu yatırımlarına çöreklenen patronların zenginleşme aracı haline gelmiştir.
Zamlar, kesinti bedelleri, sayaç kullanım ücretleri, kart dolum bedelleri dağıtım şirketlerine yetmemiş olacak ki, resmi gazete yayınlanan tebliğler ile elektrik dağıtım ve tedarik şirketlerinin temsil, ağırlama ve ilan giderleri başta olmak üzere pek çok giderinin elektrik faturalarına yüklenmesine karar veriliyor.
Şirketlerin dava, mahkeme, avukatlık, icra giderleri gibi işletme giderleri ve haberleşme, seyahat ve konaklama harcamaları ile personel yollukları, odalara ödedikleri aidatlar ve büro harcamaları da yurttaşların elektrik faturasına ekleniyor.
Patronlar faturalar aracılığıyla soygunu büyütürken, emekçi çiftçimiz köylümüz faturaları ödeyemez duruma gelmiş, yüzbinlerce hanenin elektriği kesilmiştir.
• Faturalar yüksek çünkü: Elektrikte en az üç şirketin kârı bulunuyor.
• Faturalar yüksek çünkü: Bu kârlar patronlara yetmiyor. Faturalara, sayaç okuma, dolum bedelleri, kayıp/kaçak bedelleri ekleniyor.
• Faturalar yüksek çünkü: Şirketler kârlılıklarını sürdürsünler diye vergiler aracılığı ile finanse ediliyorlar. Alım garantisi ile yapılan enerji santralleri, hastaneler, yollar, havalimanlarının parası da faturalar aracılığıyla yurttaşların cebinden çıkıyor.
Patronların milyonlarca liralık vergi borçları silinirken yurttaşlar her faturada ağır vergilerin altında eziliyor.
Emekçi halkım, kış aylarını borçları nedeniyle elektriksiz ve üşüyerek geçirirken patronlara bir kuruş daha ödemeyi kabul etmiyoruz, etmeyelim!
İnsanlarımız evlerinde aydınlatma, ısıma ve temizlik gibi temel ihtiyaçları için kullandıkları enerji ve su tüketimi tıpkı sağlık, eğitim, barınma, ulaşım gibi temel bir insan hakkı olarak değerlendirilmeli, bu hizmetler tüm yurttaşlara yeterli, kaliteli, sürekli, bedelsiz ve güvenilir bir şekilde sunulmalıdır.
Yurttaşların salgın nedeniyle evlerinde kalmaya sevk edildiği koşullarda elektrik, su ve doğalgaz tüketimi kaçınılmaz olarak artmaktadır.
Memleketin her köşesinden, işten çıkarılan veya ücretsiz izne zorlanan işçilerin asgari yaşam gereksinimlerini karşılamakta güçlük çektiğine dair şahit olurken bu hizmetlerin ücretsiz olması talebi daha da meşru hale gelmektedir.
Salgınla ilgili tedbirler alınmaya başladığından beri O birileri doğalgaz ve elektrik dağıtım şirketlerini koruyacak pek çok tedbir açıklarken yurttaşların asgari ihtiyaçlarının sağlanması yönünde tek bir tedbir bile açıklamamıştır.
Öte yandan belediyeler su faturalarını tahsil etmenin yollarını aramakta hiçbir belediye “salgın süresince su bedava” diyememektedir Elektrik kullanımı temel insani gereksinimdir.
Küçük bir azınlığın kâr aracı haline getirilemez. Yapılması gereken açıktır: Halkın sırtından zenginleşen tüm enerji üretim ve dağıtım şirketleri devletleştirilmelidir. Elektrik, tüm ücretli çalışanlara, köylüye, çiftçimize, esnafa, emeklilere, işsizlere ve gençlere bedelsiz sağlanmalıdır.
Elektriği kesilen tüm yurttaşların mağduriyeti derhal giderilmeli, kesintilere son verilmelidir. Halkımın, köylümün, çiftçimin tüm borçları silinmelidir.
Faturaları kabul etmiyoruz. Salgın dönemi fırsatçılığı her alanda devam ediliyor.
Yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılamak için kullandığımız elektrik, bu dönemde dahi yapılan zamlarla ilgili yaptığım çağrıya halkın sesine kulak verin herkesi destek olmaya davet ediyorum.
Recep Fırat / Araştırmacı Halk Yazarı
Suruçlu hemşerim Araştırmacı Halk Yazarı Recep Fırat madem halkın sesine kulak verdin haklısın biz urfalılar olarak sana sahip çıkacaz bu dadaş zülmüne son verecez . Saygılar.
Suruçlu hemşerim Araştırmacı Halk Yazarı Recep Fırat madem halkın sesine kulak verdin haklısın biz urfalılar olarak sana sahip çıkacaz bu dadaş zülmüne son verecez . Saygılar.