El-Bâis (cc)
el-Bâis (cc): Ölümden sonra diriltendir. Nesneleri, cinsleri ve
türleri yoktan var eden, cesetlere yeniden ruh vererek onları
mezarlardan çıkarıp haşr meydanında huzûrunda toplayan anlamında, Yüce
Allah’ın esmâ-i hüsnâsından biridir. Ayrıca insanları vahyin nûruyla
aydınlatması, inkârdan ve her türlü kötülükten kurtarması için
peygamber göndermesi; âhirette hesap vermeleri için insanları öldükten
sonra yeniden diriltip huzûrunda toplaması da el-Bâis isminin anlam
alanına girmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de el-Bâis ismi bu formla hiç
kullanılmamaktadır. Fakat Allah Teâlâ’nın el-Bâis olduğuna delâlet
eden onlarca âyet ve Rabbimizin fiilleri vardır. Peygamber Efendimiz,
el-Bâis ismini esmâ-i hüsnâ içerisinde saymıştır. (Tirmizî, Daavât,
82.) el-Bâis isminin Fâtır, Hālik, Bedî’, Bâri’ isimleriyle anlam
yakınlıkları vardır.
Allah Teâlâ adâletin tecellîsi ve imtihânın tahakkuku için ölüleri
yeniden diriltecektir. Şâyet ba’s ve haşr olmayacak olsaydı hayâta
zulüm egemen olur ve dünyâda yaşamak mümkün olmazdı. Yaşadığımız
dünyâda erdem adına hâlâ olumlu bir şeyler varsa bunun sebebi ba’sa ve
âhirete îmân eden Müslümanların varlığıdır. Âhiret hayâtında mutlu
olabilmeleri için insanlara el-Bâis isminin gereği, peygamberler ve
vahiy gönderilmiştir.
El-Bâis isminden nasîbini alan mü’min, âhirete ve ölümden sonra
dirilmeye îmân ettiğinden dolayı nitelikli bir hayat yaşar. İnsanın
ağzının tadını bozan ölümü hatırından asla çıkarmaz. (Zîrâ ölümü
bilmeyenler sâdece hayvanlardır.) Ölüm gerçeğini unutarak insâniyet
makamından aşağıya düşmez. Müslümanlar, hesâba çekileceklerini
bildikleri için nefislerini her an hesâba çekerler. Gerçek mü’min,
dünyânın geçici olduğunu bilmesi ve Rabbinin huzûrunda hesâba tâbî
tutulacağına îmânı sebebiyle basit arzularına, tutkularına ve gereksiz
tüketim hastalığına son verir. Tabiattaki bitkilerin, hayvanların ve
insanların ölümü ona ölümden sonra dirilmeyi anlatır. Allah’ın Bâis
olduğunu kevnî âyetlerden her an müşâhede eder. Hiçbir kevnî âyete
karşı kör ve sağır olmaz. Allah’ın el-Bâis sıfatına îmân eden
Müslüman, kendini sürekli kontrol eder ve haksızlıklardan uzak durur.
Yine bu isimden aldığı dersle Allah’ın peygamber gönderme lütfuna
şükreder. Peygamberler arası ayrım yapmaz ve onlarla gönderilen vahye
göre hayâtına anlam verir. Çünkü vahiy, Allah Teâlâ’nın kullarıyla
haberleşmesidir. Gönülleri ilâhî hitapla diriltmesidir. İstikamet
üzere bir hayâtın ilâhî kurallarıdır. Mü’minler, vahye ittibâ etmenin
bizzat Allah’a îman, muhabbet ve tâzimle alâkalı olduğunu bildiği için
hayâtın genişlik ve uzunluk alanlarını boşluk bırakmadan vahye göre
tanzîm ederler. Allah’ın elçileri olmaları münâsebetiyle, hiçbir
insanı peygambere denk görmezler ve görenlerin de küfürlerine
hükmederler. Yine el-Bâis isminden alınan paya göre Müslüman,
risâletin kesbî değil de Vehbî olduğuna îmân eder. Yüce Allah, tüm
insanların ruhları içerisinde vahye en uygun ve lâyık olanlarına
peygamberlik vermiştir.
Dr. Mehmet SÜRMELİ
Kaynak: Yenidünya Dergisi Temmuz 2021, Sayfa:34-35