“Bir gece Urfa’da Halilürrahman’da
Suda ay doğduğu garip zamanda
İçimde hicranlı bir bülbül sesi
Altımda seccade bir gül bahçesi
Üstümde yıldızlar önümde havuz
Pırıl pırıl bir aşk gecesi temmuz
Orada sularla baş başa kaldım
Asırlar boyunca hülyaya daldım.”
Ahmet Kutsi TECER “
Halilürrahman Gölü Efsanesi, Kral Nemrut’un yaptırdığı putlara tapmayı reddedip, putlara savaş açarak onları kıran İbrahim’in yakılış efsanesidir.
Yörede anlatılış biçimiyle efsane şöyledir; Nemrut yıllar geçtikçe zulmüne zulüm katmakta, çevresine korku ve dehşet salmaktadır. Günün birinde bir düş görür.
Falcılara göre o yıl doğacak çocuklardan biri kendisini öldürecektir.
Nemrut bunun üzerine, o yıl doğacak çocukların öldürülmesini buyurur.
Askerler köyü, kenti dolaşıp buyruğu uygular. İbrahim’e gebe olan Sara bir mağaraya sığınır.
Çocuğunu doğurduktan sonra dallardan yaptığı bir beşiğe koyar, kuşku uyandırmamak için günlük yaşamına döner.
İbrahim’i burada bir dişi ceylan emzirir.
Aradan yıllar geçer.
Nemrut olanları unutmuştur.
Günün birinde askerler mağaradaki çocuğu bulur, Nemrut’un huzuruna çıkarırlar.
Nemrut’un çocuğu olmamıştır.
Ceylan sütüyle beslenmiş bu güçlü çocuktan hoşlanır, onu yanına alır.
İbrahim büyür, delikanlı olur.
Nemrut’un yaptıklarını, halkın putlara tapmaya zorlandığını gördükçe düşüncelere dalar.
Yüreğinin sesi, insanların kendi elleriyle yaptığı putların Tanrı olamayacağını söylemektedir.
Bu düşüncesini sık sık aralarına katıldığı halka da anlatır, ama halk korkudan ağzını açamamaktadır.
İbrahim, Nemrut’un evlat edindiği Zeliha ile düşüncelerini paylaşmaya başlar.
Zeliha ona inanmakta, ama babasının duymasından korkmaktadır.
Gel zaman, git zaman iki genç birbirine sevdalanır.
Büyük tören günü sarayın putlar bölümüne giren İbrahim, eline geçirdiği bir baltayla tüm putları parçalar, baltayı da en büyük putun Urfa Efsaneleri Mehmet Kurtoğlu 14 omzuna asar.
Törenden dönenler durumu görünce dehşete kapılır, hemen Nemrut’a haber verirler.
Rahipler, İbrahim’in düşünceleri benimsenirse, kendi etkinliklerinin zayıfl ayacağı korkusuyla ona diş bilemektedirler.
Putları İbrahim’in kırdığını, saraydan sadece onun büyük törene katılmadığını öne sürerler.
Nemrut başkanlığında bir kurul İbrahim’i yargılar.
İbrahim çevresindekilere gerçekleri biraz olsun gösterebilmek için, bu işi kendisinin yapıp yapmadığı sorusuna: “Görüyorsunuz işte, balta büyük putun omzunda.
Balta kimdeyse bu işi o yapmıştır” der.
Öfkelenen Nemrut: “Bir taş parçası eline baltayı alıp nasıl bu işi yapabilir?” diye haykırır.
İbrahim beklediği yanıtı almaktan hoşnut, hemen atılır:
“İşte benim anlatmak istediğim de budur.
Siz kendi ellerinizle biçimlendirdiğiniz bu taş parçasından adalet, bereket umuyor; sizi kötülüklerden korumasını, savaşlarda yengi kazandırmasını bekliyorsunuz.
Tanrı diye ona tapınıyor, adaklar adıyor, başınız sıkıştığında ona koşuyorsunuz.
Bu taş parçası gerçekten tanrıysa neden öbür putları kırmasın?” der.
Nemrut ve çevresindekiler bir anlık şaşkınlıktan sonra toparlanır, putlarımıza küfrediyor diye İbrahim’in üstüne yürürler.Nemrut, İbrahim’in yakılmasını buyurur.
Ülkenin her yanına haber salınır, toplanan odunların şimdi Halilürrahman Gölü’nün bulunduğu yere yığılması istenir.
Odunlarla, kentin her yanından görülebilecek kocaman bir tepe oluşturulur. Böylesine büyük bir ateşe yaklaşmak zor olacağından, Nemrut kalesinin kuzeyine iki büyük sütun yaptırılır.
İbrahim sütunlar arasına gerilecek halatla ateşe fırlatılacaktır.
Günümüzde bu sütunlara “Mancınık” denmektedir.
Zeliha gece gündüz babasına yakarmış, ama yüreğini yumuşatamamıştır.
Hazırlıklar tamamlanır.
Kararlaştırılan gün gelir, çatar.
İbrahim sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır.
Odun yığınının üzerine düşer düşmez, ateşin yerinde berrak bir göl belirir.
Yanı başında bir küçük göl daha vardır.
Ateşe atılan odunlar da balığa dönüşür.
Yandıklarından sırtlarında kara lekeler vardır.
Göle, Halilürrahman Gölü adı verilir.
Zeliha’nın gözyaşlarından oluşan küçük göle ise Zeliha’nın gözyaşları anlamında “Aynzeliha” denir.
Günümüzde de kutsal sayılan göle ve balıklara dokunanın öleceğine ya da başına büyük bir kötülük geleceğine; göl suyunun sayrıları iyileştirdiğine inanılır.
Söylencenin bir başka anlatımında Zeliha, İbrahim’in anasıdır.
Bir başkasına göre ise; Nemrut’un evlatlığı Zeliha da İbrahim’le birlikte ateşe atılır.
Aynızeliha Gölü onun ateşe düştüğü yerdir.
“Mancınık” adı verilen sütunların da kutsallığına inanılır.
Onlar yıkılırsa evren alt üst olacak, yeryüzünde bir tek canlı kalmayacaktır.
Urfa Efsaneleri Mehmet Kurtoğlu