TARIM
Tarımda bence Hak kurallarına riayet edilmeli.
Halk ne söylüyor?
Sorusu bence önemli olmalı.
Duruma baktığımızda önemsizmiş gibi gözüküyor.
Sevgili insanlar Seçim öncesinde çeşitli siyasi partiler tarım üzerine vaatler veriyorlar ne hikmetse seçim bittikten sonra kimse söz verdiği vaatleri yerine getirmiyor neden yerine getirmiyorsunuz deme gereğini de sizde kendinizde görmüyorsunuz ha birde hangi parti gelirse gelsin sürekli var olan bir temelin üzerine tuğla koyması gerekirken bir çakıl koyar halk bu çok iyi çalışıyor hizmet ediyor eleştirme gereği dahi görmüyor ha birde aman ha günahtır çarpılırsın aaa ! der.
Burada temel çıkış noktam hem bir ders ödev niteliğinde halkıma yararlı olmak özellikle sevgili Çiftçimiz için.
Kabaca “düzen partileri” olarak nitelendirmem yerinde olur partileri bir biçimde irdeledim dersime çalıştım.
Bugün iddialıyız diyen yasal bir parti Neden “Etimize, sütümüze göz koyanlara BOYUN EĞME!” demiyor da halkı gerçek sıkıntıları konusunda bilinçlendirmiyor da sürekli yıllar yılı aynı zayıf noktası üzerinden vurmaya sömürmeye çalışıyor çünkü boyun eğen bir halkın çocukları gelecekte sefaletin temsilcisi olurlar. Büyükler nasıl kendilerine hizmet boyun eğdiyse beyinler ipotek altına alındıysa çocuklarda yanlış atılmış bir temelin ürünleri olurlar. Böylelikle bu partilerin işlerine gelen bu düzeni korumaları kaçınılmaz olur, çünkü kendi hükümlerini saltanatlarını tahakküm edebilmek için.
İstedikleri de bu değil mi Kapitalizmin çarkı dünsün saltanatları sörsün.
Çünkü hesap soracak kimse yok
Çünkü para var lüks içindeler
Çünkü istedikleri zaman vatandaşa hesap veren değil, hesap soran oluyorlar bir devlet adamı veya siyasetçi vatandaşa bırak hakareti bağırıp çağırmayı sesini yükseltiyorsa o ülkede adalet ölmüştür.
En son ŞANLIURFA Suruç Aşağı Karancı Köyünde Sevgili çiftçim elektrik duasına çıkarak elektrik konusunda sesini duyurmaya çalışmıştı.
“Ülkemizde eline geçirdiği tüm kamu kuruluşlarını babalar gibi satan, memleketimizi her gün daha fazla dışa bağımlı hale getiren birilerinin ekonomi politikaları hayvancılığı bitmenin eşiğine getirdi.”
“ O birileri gerek süt politikasıyla gerekse et ve tarım politikasıyla üreticinin, çiftçinin yanında olmadığını göstermiştir.”
“Unutmayalım ki, Tarım ve hayvancılıktaki felaketi durdurabilecek tek güç boyun eğmeyen bilinçli örgütlü güçlü bir halktır!
Topraklı ve Topraksız köylü açlık sınırında çocukları gurbetçi Aileler mevsimlik işçi olarak yollarda can vererek yok oluyorlar. Aileler sefalete tarım mevsimlik işçiliğe mahkûm. Küçük üretici köylü ürününü maliyetine bile satamıyor. Narenciye, kayısı, fıstık fındık, çay, üzüm arpa, buğday, pamuk, mısır ve diğer ürünler para etmiyor. Üretici tefeciye esir edilmiş. Emperyalist tekellerin buyurduğunu harfiyen yerine getiren birileri kotalar koyarak, tütünü, şeker pancarını yasaklayarak küçük üreticiyi canından bezdirdi. Destek alımları yapılmaz oldu. Verilen kredi faizleri vatandaşın iflahını kuruttu. Tarım da hayvancılık da bitirildi. Et fiyatları daha da arttı. Üreticisini desteklemek yerine ithalatla yerli ve yabancı tekelleri destekleyen birileri var. Köylü çaresizlik içinde göç edip kent yoksullarına katılırken, o birileri tarım ve hayvancılıkta çare olarak ithalatı gösteriyor. Neredeyse her ürün ithal edilirken, çiftçi mazot alacak para bulamamaktadır.”
Devlet ve belediye olanaklarının peşkeş çekilmesini, yolsuzlukla savurganlığı, lüks ve sefahati önleyerek yaratılacak kaynaklar yetecektir. Tarım ve hayvancılık üretimini ayakları üzerine dikerek, bu alanda ithalatla çarçur edilen kaynaklarımızı yenileyebiliriz. Kapatılan verimli petrol, bor ve diğer maden yataklarını değerlendirerek yeni kaynaklar yaratabiliriz.”
“TARIMDA TAHRİBATA SON!
Kırsal nüfusun refaha kavuşturulması, Hayvanların otlak yerleri olan meraların güvenliğinin sağlanması bölgeler arası eşitsizliklerin giderilmesi ve iç göçlerin yavaşlatılması için neo liberal ekonomi politikalarından ağır darbe yiyen tarım, hayvancılık, balıkçılık ve ormancılık sektörleri yeniden yapılandırılmalıdır. Tarımsal alana yönelik dış ile yapılan anlaşmalar iptal edilmeli, bağımsız, adil bir tarım programının uygulanmasına geçilmelidir.
Tarım sektörüne yönelik uygulanacak politikalar, doğal kaynakların sürdürülebilirliğini, çiftçi üretimini, toprağı, suyu, biyo-çeşitliliği, canlı yaşamın bütünlüğünü gözetmelidir.
Kadınlar başta olmak üzere tarım üreticilerini üretim zincirinin her halkasında söz ve karar sahibi yapan, toprağın çok parçalı yapısını ortadan kaldıran, ‘işleyene toprak‘ ilkesini temel alan, yoksul köylülerin taleplerini gözeten bir tarım ve toprak yeniliği yapılmalıdır.
Adil planlama çerçevesinde, tarım üreticilerinin ve tüketici örgütlerinin aktif katılımıyla etkin bir tarımsal üretim planlaması gerçekleştirilmelidir…”
“Halkın içinden çarpık kapitalizmin getirdiği olumsuzlukları tasfiye etmek ve ülke ekonomisini kendi kendisine yetecek bir iç bütünlüğe kavuşturmak için ağır sanayi temelinde sanayiyi geliştirir, tarımda yenilik yaparak sanayiye girdi olacak şekilde örgütler. Gelir düzeylerini gözeten tam adaletli bir vergi sistemi oluşturarak elde edilen değeri halkın mutluluğu ve refahı için kullanır. Sömürüyü yok edecek, nihai kurtuluşu gerçekleştirecek adil bir düzen güçlü bir ekonominin temelini atar, koşulların uygun olduğu alanlarda adil girişimler başlatılmalı.
TARIM VE HAYVANCILIK
1- Büyük toprak sahiplerinin mülkiyeti altında bulunan tüm topraklar ve diğer üretim araçlarına el konulacak (toprak büyüklüğü o günkü somut duruma göre belirlenecektir), faşizan, kapital, feodal kalıntılar tümden tasfiye edilmeli.
2- Topraksız köylülerin toprakları kamulaşacak. Babadan oğula toprak bölünmesi parçalanması az verim alınması toprağın işletimsizliği ortadan kaldırılmalıdır.
3- Kapitalist tarım işletme ve çiftliklerine el konulacak, bunlar denetim altında tutulacak büyük tarımsal üniteler olarak düzenlenecektir. Kır proletaryasının denetimi altında bulunan bu büyük tarımsal üniteler giderek üretime yönetilmelidir.
4- Toprağın kamulaştırılması ve kolektif üretimin örgütlendirilmesi yan yana yürüyecektir. Köylülerin çeşitli kolektif üretim ünitelerinde yer almaları özendirilmeli.
5- Halk iktidarı tarafından kamulaştırılan topraklar alınıp satılamayacak, başkasına devredilmemeli.
6- Yarıcılık, kiracılık kaldırılacak, bu topraklar kamusal vatan toprağı.
7- Köylülerin büyük toprak sahiplerine, bankacılara ve tefecilere olan ipotekleri kaldıracak, borçları silinmelidir.
8- Tarımda verimin arttırılması için, kolektif kullanıma sunulmuş tarım makine parklarının oluşturulması hedeflenecek, kredi ve tarımsal girdiler (gübre, tohum, ilaç vb.) ucuza sağlanacak, taban fiyat politikaları, halkın katılımı sağlanarak, ürünün gerçek değeri göz önüne alınarak saptanacak, altyapı hizmetleri devlet tarafından gerçekleştirilmeli.
9- Verimsiz kıraç topraklar ıslah edilerek ekilebilir alanlar haline getirilmesi için özel projeler geliştirilerek ve uygulanmalıdır.
10- Büyük toprak sahiplerinin, kapitalistlerin hayvanlarına ve otlaklarına el konulmalı ve bunlar büyük tarım ünitelerinde değerlendirilmeli.
11- Hayvancılık alanında yetiştiricilik ve üretim yapan küçük üreticiler yem, otlak ve damızlık konusunda desteklenecek, kolektif üniteler içinde örgütlenmeleri teşvik edilmeli.
Tarıma Destek ve Eğitim
Tarımda hedef, köylüyü efendi kılmak; her tür bağımlılığa son vermek, Ülkeyi beslenme, giyim, gübre, tohum ve damızlıkta yeniden kendine yeterli bir ülke haline getirmek; üreticinin hayat düzeyini yükseltmek ve dışsatıma azami katkı sağlamaktır. Bu amaçlarla dışa ve Dünya Ticaret Örgütü ve benzeri örgütlerin dayatmaları reddedilecek ve tarım desteklenmelidir. ,
Tarım üreticisinin emeğinin karşılığını alması ve tüketicinin uygun fiyatlarla gıdaya ulaşması için, kamu eliyle ve kooperatifler aracılığıyla etkin ve iyi işleyen bir pazarlama sistemi örgütlenmelidir.
Tarımda bio teknoloji veya benzeri yöntemlerle üretim, sadece sınırlı ve korunmuş alanlarda, devlet eliyle yapılmalıdır. ,
Ortaçağ Kalıntılarının Temizlenmesi İçin Toprak kamusallaşması yapılmalıdır. …
Alanlar direkten Halka
Toprağın emekçi köylülerin hakkı olması gerektiğinin kabulü, emekçi köylü örgütlerinin öncülüğünde köklü bir toprak yeniliğinin gerçekleştirilmesi, üreticilerin korunması amacıyla tarım kooperatiflerinin güçlendirilmesi gerekir.
“Toprak Sorununun Çözümü ve Emekçi Köylülüğün Durumunun Düzeltilmesi
Topraklı ve Topraksız köylülüğün toprak sorunu çözülecek, köylülüğün toprakları üzerindeki her tür ipotek kaldırılarak, tefecilere, bankalara, ağalara vb. borçları iptal edilecek, tarım yapılan topraklar, tarım dışı araziler, meralar, ormanlar, Anayasa’da tüm toplumun zenginliği olarak yer bulmalı.
Gerek IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist uluslararası kuruluşların emekçi tarımını yıkıma uğratan politikalarına, gerekse de emperyalist ve işbirlikçi tekellerin kasalarını dolduracak biçimde mazot, gübre, ilaç, tohumluk, elektrik, su gibi zorunlu tarım girdilerini aşırı pahalılaştıran devlet politikalarına son verilmeli. Emekçi köylüler, üretim ve ticaret kooperatifleri yoluyla örgütlenmeleri, haklarını savunmaları için teşvik edilmeli.
Kadınların durumundan başlayarak, kırın kültürel geriliğine son vermek için tüm önlemler alınacak, yoksul köylülüğün yaşam düzeyinin yükseltilmesi politikası izlenmelidir.
Hayvancılığın geliştirilmesi ve desteklenmesi sağlanacaktır, Hayvan hastalıklarıyla mücadele için hayvan üreticilerinin bilinçlendirilecek ve veteriner hekimlik hizmetleri yaygınlaştırılmalı.”
Dünya Ticaret Örgütü’nün tarım ve kırsal yaşam üzerinde genel düzenleyici işlem yapma yetkisi reddedilmelidir.
Buna koşut biçimde, IMF ve Dünya Bankası’nın, genelde Ülkemizin, özelde tarım ve kırsal yaşamın üzerinden elini çekmesi sağlanmalıdır. Bu yapı, başta kadın emeği olmak üzere, giderek boyutu artan bir sömürü ilişkisi yaratmaktadır.
Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası şirket tarımını tahrik etmekte ve yaygınlaştırmaktadır. Çevre üzerinde emperyalist sömürü ilişkisi kurgulayıcı AB tarım müktesebatının reddi sağlanmadan, Ülkemiz ’de emek yapılarına yararlı bir tarım düzeni uygulanamaz.
Ülkemizin tarım sektörünü piyasalaştıran neo liberal yasalar acilen ortadan kaldırılmalı, yaşama emekten yana müdahil olan tarım yasaları yürürlüğe sokulmalıdır.
Tarımsal yükseköğretimin, üretici ile mühendisin bağımsız bir tarım modeli altında dayanışma içinde çalışacağı bir zemin yaratmak üzere yeniden yapılandırılması sağlanmalıdır.
Planlamacı, yatırımcı, mühendis ile köylünün omuz omuza çalışacağı bir zemin üzerinde, üretimi yeniden organize eden; üreticiden tüketiciye doğrudan bir beslenme zinciri kuran, emeğin dayanışmasıyla yükselecek yeni bir mücadele yapısı, Ülke tarımı ve kırsalın en acil gereksinimidir.
Bu mücadele hattının tarafları kır emekçileri, kadınlar, erkekler, çocuklar, kendini doğanın efendisi olarak değil doğanın bir parçası olarak gören herkes, topraksızlar, gezici ve geçici tarım işçileri, köylüler, kentliler, tüketicilerdir, yani bizleriz.
Bir kardeşiniz halk sanatçısı olarak Tarım meselesinin anlaşılmaya çalıştığımın çabasındayım iyi bir niyet besliyorum. Bir hak halk sevdalısı davası inancını beslediğimin inancındayım halk için söylediklerimi hedefleniyorum bunu çevrem tarafından da. Sizlerden de konuya en azından başlıkları itibariyle en doğru yaklaşımı burada gördüğünüzün kanaatindeyim.
Evet, belli başlı çevre ve örgütlerden en ele gelenlerin özerinde çalışarak kendimce sağlıklı kararlar verdim düşüncelerimi hizmetinize sunmaya çalıştım. Tarım konusunda bilgilerim bunlar. Elbette eksiklerimde var. Bu yüzden bir yanılgım varsa şimdiden özür dilerim ve hata veya eksikliğimi gidermeye hazırım.
Ülkemiz Halkımız kendisine bu kadar haksızlık yapmamalı. Tarım konusunda sıkı bir çalışma yapmak, yeni sorunları öğrenmek, tartışmak, anlattıklarım konusunda fikir ayrılığına gitsek bile öneriler getirmek gerekli inandığınız Hak aşkına.
Recep Fırat / Araştırmacı Halk Yazarı
Dilinize yüreğinize Sağlık halkı gören duyan sesi olmaya çalışan gerçek bir halk adamısınız kaleminiz keskin olsun her daim Allah sizi yolunuzdan şaşırtmasın Halkla birlik o***ların yolu çetin olur gazanız mübarek yolunuz açık olsun herdaim Allah yar ve yardımcınız olsun