Herkesin unutamadığı anılarının, zaman ve mekanı farklıdır.
Bu anılar bizi bir anda ışınlanmış gibi bulunduğumuz yerden alıp, doğduğumuz yere götürür; sonra da tekrar yerimize getirir.
Kısa süren bu anı yolculuğu bizi bazen üzer, bazen güldürür, bazen sorgular, bazen pişmanlık duyguları ile cezalandırır bazen de tadına doyulmaz bir mutluluk yaşatır.
Sizlerle paylaşmak istediğim anımda ise ,bayram günlerinin çağrıştırdığı özlem var.
Henüz 13-14 yaşındaydım. Evde babaannem, babaannemin ablası ile birlikte iki aile büyüğü ile yaşıyorduk.
Bu nedenle bayram günleri deyince eve sayısını unuttuğum misafirler ve yorgunluklar gelir.
Bayramın son günü misafir sayısının azaldığı bir gün, biri çocuk üç kişilik bir aile geldi.
Ben tüm kuralları bildiğim için misafirlere sıra ile ne ikram edeceğimi biliyordum.
Misafir yerine oturduktan bir süre sonra kolonya şişesini aldım; avuçlarını açan misafirlere kolonya döktüm.
Tam yerime otururken babaannem elini arkasında gizleyerek iki parmağını oynattı.
İçimden kızmaya başladım.
“Ben ne yapacağımı biliyorum” bu işareti neden yapıyor ki ?
Hemen şeker kabını aldım.
Misafire şeker ikram ettim.
Yine iki parmak işaretini yaptı.
Mutfağa gittim, kahve yaptım.
Yine iki parmak işareti ile ikaz edildim.
Çay yaptım, yanına kurabiye koydum.
Yine iki parmak işareti ile uyarıldım.
Dayanamadım:Yanına gittim.
“HACI NENE İKRAM EDECEK BİRŞEY KALMADI.
BU İKİ PARMAK OYNATARAK NE İSTİYORSUN? “dedim
Sakince kulağıma eğildi:
BANA İKİ LİRA GETİR ÇOCUĞA BAYRAMLIK VERECEĞİM
Yarım asır önce yaşadığım bu bayram anısı beni çok uzaklara götürdü.
Sizlere de gülümsetecek anılar yaşayacağınız huzurlu, mutlu bayramlar diliyor, sevgi ile kucaklıyorum.
Edibe Aydin 15/06/2018