Toplum olarak nicedir bir şeyler oldu bize... Hele trafikte saygısız, hoşgörüsüz, kalitesiz, sevgisiz, tahammülsüz bir insan yığını olduk.
Nedeni nedir, toplum bilimcilerin araştırması gereken bir konu...
Onların sahasına atlamam yakışık almaz, ancak bu önemli soruna bir an önce el atmaları da kaçınılmaz.
Zira, birbirimizi kırmada zirveye çıktığımız kesin.
"Namazda ayak ucuna bakmak' sözünü sahabe-i kiram; Hz. Peygamber'in (s.a.v.) vefatından sonra gelişen fitne dönemini yorumlarken kullanmıştı. Böyle bir savrulma yaşıyoruz.
Dini istismar ediyoruz, dinsizliği istismar ediyoruz, ateizmi, deizmi, budizmi, satanizmi, realizmi, septisizmi, varlığı, öncesini, sonrasını istismar ediyoruz. Yani sahici ve düzgün olan hiçbir tarafımız kalmadı gibi.
Doğruyu istismar ediyoruz. Futbolu, siyaseti, şarkıları, türküleri, kitabı ve hatta kalemi istismar ediyoruz.
Biraz sakin olalım. Biraz durulalım. Biraz dinleyelim. Biraz düşünelim. Biraz karşıdakinin yerine kendimizi koyalım. Karşımızdaki de 9 ay 10 gün kaldı anne yüreğinde. Onun da annesi var, onun da babası, çocuğu, sevdiği, sevildiği var. O da insan.
Onun da iki kulağı, tek burnu var. Senin gibi. O da acıkıyor. O da ağlıyor. Veya seviniyor. "Benim derdim ne" diye sor kendine. Evreni insansız mı istiyorsun ?Bu kadar mı bencilsin? Tatminsiz, acımasız. Yaratıcının seni iyi karşılayacağını nereden biliyorsun? Belki senden hiç razı değil. Veya Allah'a inanmıyorsan, vicdanını hakem yap. Rahat mısın? Vicdanın yok diyelim; aklını hakem yap. Sana saldırana da, çamurcuya da, iftira atana da ve kalbi mühürlenmişe de cevap verme. Hak etse de cevap verme. Merak etme yazanlar yazıyor. Merak etme kitap çıkacak. Merak etme hesap soran soracak.
Birbirimize 'selam' verelim. Belki hak etmeyene bile. Selametle diyelim. Birbirimize 'el uzatalım'. İşitmek istemediğimiz sözü karşımızdakine söylemeyelim. Bugünler geçecek.
Takvimler akacak. Ve günün birinde minarede selanız okunacak. Yıkanacak, kefenlenecek ve musalla taşına geleceksiniz. Orada ne babanız, ne anneniz, ne oğlunuz, ne komşunuz, ne hocanız, ne üstadınız, ne mürşidiniz hiç kimse size fayda sağlamayacak. "İlla men etellahe bi kalbin selim"; "Yüce Allah'a salim bir kalple gelenler hariç" bunun dışındakilerin hepsi kaybedecek. İşte bu iş bu kadar açık ve net.
Ekmek yere düştüğünde alıp öpen çocuklardık biz. Böyle görmedik, büyümedik. Ne hale geldik. Eminim bu soruya da kırıcı şeyler yazan olacaktır. İnsanları kırmayı marifet biliyoruz artık. Nankör dediğimiz kediler bile ağlarken yüzümü yalıyor, sarılıyor. Kendimi kitaplara verdim artık çünkü ordaki karakterleri gerçektekilerden daha çok seviyorum. insanların dinine, ırkına, düşüncelerine saygı duyulan bir ülke diliyorum.Selam ve Dua ile..