İster bekar odası diyen ister öğrenci evleri deyin, ister apart deyin son günlerin tartışmasına yönelik beklentiler tavan yapmış.
Hükümet sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın alıngan bir tavırla sitemli açıklamaları, politika uzmanları tarafından kabinede hemen derin çatlak olarak değerlendirildi. Yerel seçimler öncesinde kabine değişikliği beklenen Ankara’da, deyim yerindeyse kabine toto oynanıyor. Kimine göre Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın hükümet sözcülüğünü bırakabileceği, hatta olası kabine değişikliğinde dışarıda kalabileceği tahmininde bulunanların en büyük gerekçesi, Başbakan ile Bülent Bey arasındaki sorunun, öğrenci evleri ile sınırlı olmadığı, çok öncesine uzandığı şeklinde.
Gezi olayları sırasında Başbakana vekâlet eden Bülent Arınç’ın Sayın Cumhurbaşkanı gibi mesajı aldıklarını açıklaması, yurtdışından dönen Başbakan tarafından adeta yalanlanmıştı.
Hatta bazı rivayetlere göre Başbakan Vekili sıfatıyla açıklama yapan Bülent Arınç’ın konuşmasını yurtdışında izlediğinde aşırı tepki verdiği de söylentiler arasındaydı. Bazı siyaset bilimciler Bülent Arınç’ın politik tarzının, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e daha yakın olduğunu belirtiyor. Hızını alamayan kabine tahmincilerinin başörtülü milletvekillerinden birisinin bakan olabileceğini dahi yazmakta sakınca görmediklerine göre, muhtemelen Ak Parti içinden kendilerine yapılan bir bilgi servisi mevcut. Eğer bu bilgi doğru ise iki ihtimal var demektir. Birinci ihtimal mevcut bayan bakanla birlikte kabinede iki kadın bakan olacak veya ikinci ihtimal mevcut bayan bakanın yerine başörtülü milletvekillerinden birisi bakan yapılacak.
.
Başkent gündeminin bir diğer konusu bürokraside uzun süredir etkisi hissedilen tasfiye süreci. Adeta süpürme harekâtı bu. Belirli bir camia veya cemaat ile ismi bağdaştırılan bürokratlar görevden alınıyor, başka birimlere görevlendiriliyor. Şimdilik basına yansıyan bu süpürme harekâtının en yoğun yaşandığı birim, Emniyet Genel Müdürlüğü. Emniyetteki tasfiyenin gerekçesi, böcek hadisesi. Lakin diğer kurumlarda hangi bahane devreye girmiştir şimdilik kimsenin malumu değil. Kurum içi hizmet fonksiyonlarının daha işler hale gelmesi gerekçesine sığınılarak yapılan bazı görevlendirmeler, çalışanlar tarafından mobbing olarak nitelendiriliyor. Bilindiği gibi Mobbing; bir veya bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması.
Latince kökenli sözcük; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamlarına gelir. En iyi ifade eden anlamıyla yıldırma veya iş yerinde psikolojik terör manasındadır. Bu arada bazı sivil inisiyatif güç odaklarının doğal bir refleksle yeni siyasi oluşumlar için zemim yoklamalarında bulundukları biliniyor. Ancak Ak Parti içindeki ayrışmanın derinleşmesini ve çatlağın büyümesini beklediklerinden şimdilik bu arayışın alenileşmeden kapalı kapılar ardında devam ettiği gelen haberler arasında.
Eğer gelen haberler doğruysa ve tasfiye daha çok ismi hizmetle özdeşleşmiş bir cemaati hedef aldıysa önümüzdeki günlerde çok belirgin bir karşı koyuşun işaret fişeklerini yakılmasını beklemek boşuna olmayacaktır. http://www.herkul.org’da Fethullah Hoca Efendi’nin ‘İnsanın kendi konumunu belirlemesi ve Hak karşısında ona göre bir duruşa geçmesi çok önemlidir. Kendi konumunu belirleyememiş olanlar için iktidar, servet ve makam gibi nimetler yanıltıcı birer unsura ve öldürücü birer virüse dönüşebilir’ sözleri bu işaret fişeklerinden sayılabilir. Ikinci işaret fişeği de aşina olunduk bir yerden, Zaman Gazatesinden. İhsan Dağı 12 Kasım 2013 tarihli yazısında kısaca diyor ki; ‘ Belli bir düşünceyi, yaşam biçimini, tercihi, ahlak ve din yorumunu devlet gücüyle empoze etmeye dindarların ve muhafzakarların müsade edeceğini varsayanlar belki de yanılıyordur.’
Sahi siz ne dersiniz gerçekten öyle midir?
Ömür Çelikdönmez