Yazılarıma farklı tepkiler alıyorum.
Kimi beni Ak Parti’nin ekmeğini yiyip kılıcını kuşanmakla, kimi cemaate karşı kin ve nefret kusmakla itham ediyor.
Orta yolu bulmak hayli zor.
Yazarın zihin haritası ve algılama biçimi ile okuyucunun farklı olabiliyor.
Açık açık söylemek gerekirse ben kimsenin sözcüsü, taraftarı veya müntesibi değilim.
Sadece fotoğrafa bakıp yaşanabilecek süreç hakkında görüş belirtiyorum hepsi bu..!
İlim Yayma Vakfının 40. Yıl Programında konuşan Sayın Başbakanın sözleri, hedefini 12’den vuran çelik uçlu mermi etkisindeydi.
Konuşmasında karavana atışlara yer verilmemişti.
Cemaat- Hükümet çatışmasında Bülenç Arınç’ın fitne çıkarmayın, fitneye alet olmayın beyanından sonra hükümet kanadından en üst düzeyde yapılan en sert açıklama olarak değerlendirilmesi gereken bu sözler, mevcut iktidarın cemaate hangi gözle baktığının da delili.
Başörtüsünün uzun yıllar yasaklandığını söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “kızlarımız büyük zulümler gördü.
Kim verecek bunların hesabını” dedi. Erdoğan “O dönemlerde başörtüsü füruattır diyenler oldu” diye konuştu.
Bilindiği gibi başörtüsü ile ilgili ‘Füruat’ değerlendirmesi Fethullah Gülen Hocaefendiye aitti.
Siyasal İslam çizgisinden gelen Başbakanın, gönül diliyle konuştuğu söylenen Hocaefendiye yönelik bu sözleri, acımasız bir savaşın kapıda olduğunu ve Pandora’nın kutusunun açılacağını gösteriyor.
Aslında Pandora’nın kutusunun çoktan açıldığı, Cemaatin Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üzerinden yaptığı dünkü deklarasyonundan anlaşılıyor.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Radikal gazetesi yazarı Cüneyt Özdemir, yapılan o açıklamayı yorumlayarak cemaatin ne Sarıgül’ü ne de Sarıgül’ün cemaati memnun edeceğini yazdı.
İddiaya göre cemaat seçimleri boykot edebilir.
Bu sayede cemaatin etki gücü teste girmiş olacak.
Cemaatin Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üzerinden yaptığı dünkü açıklamada bir bölüm vardı ki herkesin kafasını karıştırdı.
Açıklamada geçen genel seçimlerde MHP’yi vuran seks kasetleri ima edilerek şöyle deniyordu; “Önceki seçimler arefesinde denenmiş olan özel hayatın mahremiyetini ihlal edici ahlakdışı metod ve girişimlerin, tekrar denenebileceğine dair endişe verici işaretler görülmektedir.
Haklı, meşru ve demokratik taleplere gölge düşürmeye matuf olmak üzere, gerginlikten istifade etmek isteyecek bu yöndeki her türlü art niyetli girişim, herkes tarafından şiddetle reddedilmeli ve lanetlenmelidir.”
Bu ne demek hiç düşündünüz mü?
Ben düşündüm ve şöyle yorumladım.
Önceki seçimlerde MHP ve CHP’ye yönelik kamuoyuna ve medyaya servis edilen görüntülerin benzerleri, Ak Partili siyasiler için seçimler öncesinde ortalığa dökülebilir.
Şimdiden herkes buna hazırlıklı olsun.
Taraflar hazırlıklarını buna göre yapsın.
Canı yanan da kalkıp neden böyle oldu diye bize hesap sormasın.
Başkaları bunu yapar suçu da bize atabilir. Kaset trafiği ile ilgili ilk durak Emin Çölaşan’dı. Geçtiğimiz günlerde çok önemli birine ait bir kaset izlediklerini ama bunun kime ait olduğunu yazmadığını kaydetmişti.
Cemaatin Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ üzerinden yaptığı açıklama ile Emin Çölaşan’ın günler öncesinde yazdıkları tencere kapak misali cuk oturuyor.
Lakin bu görüntüler kime veya hangi partiye kapak olur onu da seçimler yaklaştıkça hep birlikte göreceğiz. Bu arada bazı dâhiler, cemaatin oy oranının yüzde 1 olduğunu belirtiyor.
Cemaatin oy oranını da açıklayan Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan, “Benim tahminim cemaatin oy oranı yüzde 1’dir. Ve bu yüzde 1’in politik harbiyede hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Fakat yüzde 1’in özgül ağırlığı var. Çünkü bu yüzde 1’in içinde pek çok kanaat önderi var.
Pek çok aile var. Bu yüzde 1 ailelere yayılmış durumda. Başbakan zaten ilk gün oy kaybını göze aldığını gösterdi.
Peki, niye hala öfkeli olduğunu söylüyor.
Çünkü cemaatin özgül ağırlığından çekiniyor” ifadelerini kullanıyor.
Yani şimdiden Ak Parti’nin seçimlerde aradığını bulamayacağını ve seçim yenilgisinin müsebbibi olarak cemaatin sorumlu tutulabileceğini öngören bir yaklaşımla demek isteniyor ki, seçim yenilgisine kızıp bize haksızlık etmeyin.