Aramco Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ortak petrol arıtma şirketi olarak, Kral Abdullaziz El-Suud ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin Delano Roosevelt tarafından ortak olarak kurulmuştu.
Yeni bir araştırmaya göre dünyanın en büyük şirketi Suudi Arabistan tarafından kontrol edilmekte ve stok exchange’inde de yer almamaktadır. Suudi petrol rezervlerinin yönetmekten sorumlu olan devlet şirketi Suudi Aramco 781 milyar dolarlık değere sahip iken rakibi Exxon Mobil sadece 454 milyar dolar değere sahip. Suudilerin bölgelerindeki hoyratlığın perde arkasında Aramco’nun sağladığı ekonomik güç olduğu söylenebilir.
Hem İslam’ın en mukaddes mabetlerinin kendi ülke sınırları içerisinde olması, Hac ve Umre sebebiyle her yıl milyonlarca Müslüman’ın ülkesini ziyaret etmesi gibi etkenlerden dolayı Müslümanların Suudi Arabistan’ı İslam ülkelerinin lideri gördüklerini sanmaları, Suudilerin tenakuzlarından. İran’ı devrim ihracıyla suçlayanların ya Suudilerin Vehhabiliğin dünya mezhebi olması için kesenin ağzını açtığını görmezlikten gelmelerine ne demeli?
İslami tartışmaların en yoğun yaşandığı Türkiye’de Suudilerin konumu, durumu, maalesef ciddi bir şekilde masaya yatırılmamıştır.
Ömür Çelikdönmez
Şimdiye kadar yapılan tartışmalar marjinal grupların fikir jimnastiği olmaktan öteye geçememişse, acaba bunda yerleşik geleneksel dini telakkilerin rolü var mıdır?
Ortadoğu coğrafyasında son siyasi gelişmelere bakıldığında, Suudilerin sosyosantrizm kıskacında kıvrandığı görülebilir. Suudi perspektifi dünyayı yaşadığı yerden ibaret kabul ediyor.
Şimdilik, bölgedeki diğer oyuncuları hesaba katmıyor. Suudi siyasetinin bilinçaltında İslam âleminin Halifeliğine talip olma var. Şerif Hüseyin’in Osmanlı’ya kast etmesinin arkasında bu niyet yok muydu?
Türkiye’yi Mısır ve Suriye’de tek başına bırakan Suudilerin güvendikleri dağlara kar yağdı.
Şii tehdidine karşı Amerika’ya yaslanmak Suudi güvenlik politikalarının vaz geçilmezi, olmazsa olmazları arasındaydı.
Ancak ABD’nin İran’la müzakereye başlaması, her iki ülke arasında yumuşama belirtilerinin ortaya çıkması Suudileri kızdırmış olmalı. Amerika’nın Sesi radyosunun 11 Kasım Pazartesi tarihli haberine göre, ‘ABD ve Suudi Arabistan’ın Arası Açılıyor.’ Amerika ve Suudi Arabistan arasında yıllardır süren sağlam ilişkilerde gerilim artıyor.
Amerika’nın Sesi’nden Meredith Buel Suudi yetkililerin Amerika’nın Ortadoğu politikasından öfke ve kaygı duyduklarını bildiriyor. Suudi hükümet yetkilileri Amerika’nın Suriye’deki iç savaşla ilgili politikasına büyük öfke duyuyor.
Suudiler Mısır’daki askeri hükümeti destekliyor. Amerika ise Muhammed Mursi’yi deviren askeri darbe sonrasında Mısır’a yaptığı milyonlarca dolarlık yardımı askıya aldı.
Ancak Suudiler’i en çok kaygılandıran, en büyük rakipleri olan İran’ın askeri gücü ve İran’ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerde Washington ve Tahran’ın arasında buzların erimesi.
Suudi Arabistan Amerika’nın Suriyeli muhalifleri silahlandırmaktan kaçınmasından da memnun değil.
Suudiler ayrıca Beyaz Saray’ın Esat’a karşı füze saldırıları düzenlemek yerine ülkedeki kimyasal silahları ortadan kaldırmayı seçmesinin Beşar Esat’ın ülkedeki konumunu güçlendirdiğini söyleyerek, bu durumdan hoşnutsuzluklarını belirtiyor.
Riyad’ı en çok endişelendiren konu, Başkan Obama’nın İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile yaptığı ve sembolik önem taşıyan telefon görüşmesinin ardından Amerika’nın İran’la ilişkileri düzeltme olasılığı.
Uzmanlara göre, Suudi Arabistan’ın Washington’a duyduğu öfkenin kısa dönemli bir kavga mı yoksa ikili ilişkilerde ciddi bir ayrılık mı olduğunu anlamak için daha çok erken.
Umarım hem İran ve hem de Suudi Arabistan Türkiye’nin dostluğunun ve düşmanlığının ne anlama geldiğini görürler.
Ömür Çelikdönmez