İstiklal Marşı düşmanı Rasim Özdenören veya körler sağırlar birbirini ağırlar
Siyasal İslamcıların 'Yedi Güzel Adam' goygoyu ile yere göğe sığdıramadıkları isimlerin sonuncusu da aramızdan ayrıldı. Panislamist akımın Cumhuriyet ile bağını koparmada önemli görevler üstlendiler. 'Gül Yetiştiren Adam' romanından dolayı öldüğünde bu şekilde anons edilen Rasim Özdenören, bir süredir yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle tedavi altına olduğu hastanenin yoğun bakım servisinde 82 yaşında hayatını kaybetti. Sevenlerinin başı sağolsun.
'Gül Yetiştiren Adam' sosyal roman kategorisinde. Elli yıl boyunca etliye sütlüye karışmamış, Münzevi bir kaçgının ruh halini anlatır. Bu aslında bir korkaktan kahraman yaratma uğraşıdır. Konusuna gelince; İstiklâl Savaşı sonrasında aldatıldığını düşünen ve topluma küsen roman kahramanı, elli yıl sonra evinden çıktığında bocalar, toplumun değişimi karşısında yaşadığı şaşkınlık romanın asıl konusudur.
Daha ölmeden sırma saçlı bade gözlü ilan edilen Rasim Özdenören, Sezai Karakoç'un reddettiği Devlet Sanatçılığı unvanına sahipti. TRT'de reytingi düşük programlar yaptı.
Özdenören Istanbul Maraş karması
Rasim Özdenören, 20 Mayıs 1940'ta İstanbul Eyüp semtinden, belediye fen memuru Hakkı Özdenören ile Kahramanmaraşlı Ayşe Nezahat Hanım'ın oğlu. 1940'ta Maraş’ta doğdu. Bazı iş bilir, yandaş akademisyenler annesinin Necip Fazıl Kısakürek ile akraba olmasından hareketle Necip Fazıl'ın hazır şeceresini Rasim Özdenören'e uyarlayarak onun da soyağacının Dulkadiroğullarına kadar uzandığını iddia ederler. Ancak Necip Fazıl Kısakürek ile akrabalık derecesini, uzaktan mı yakından mı olduğunu belirtmezler.
Babası Hakkı Özdenören kuşaklar boyudur İstanbul’da Haliç kıyısında yaşayan ‘Kahveciler’in oğluydu. İnşaat mühendisi olan Hakkı Özdenören, belediyede bayındırlık fen memuru olarak görev yapmıştır. Babası 25 Mayıs 1982'de, annesi 6 Şubat 2002'de ölmüştür.
Daha önce vefat eden Şair(!) Alaaddin Özdenören ile ikiz kardeş. Çocukluk döneminde farkı şehirlerde ikamet etti. İlkokula 1952'de Kahramanmaraş'ta başlayan Malatya'da ilkokul eğitimini tamamladı. Özdenören, 1955’te Tunceli Ortaokulundan mezun oldu.
Sanırım tek ortak noktamız onunla Tunceli'de de farklı zamanlarda bulunmamız.
İlk hikayesi, "Akarsu", Varlık dergisinde 1 Ocak 1957'de çıktı. Aynı dergide, "Kasap" ve "Bayır Dereden Öyküler" adlı eserleri de yayınlandı. Özdenören'in ilk hikayeleri 1957-1958 arasında Türk Sanatı ve Arayış dergilerinde okuyucuyla buluştu.
Kahramanmaraş Lisesinde, edebiyatla yakından ilgili Erdem Bayazıt, Hasan Seyithanoğlu, Sait ve Cahit Zarifoğlu kardeşlerle arkadaş oldu. Öğrencilik yıllarında arkadaşlarıyla Türkiye’nin önde gelen edebiyat dergilerini izleyip, yerel gazetelerde sanat sayfaları düzenlemeye başlarken, birlikte, o dönem yayınına ara verilen Maraş Lisesinin Hamle dergisini yeniden çıkardılar.
Üniversite öğrenimi dolayısıyla ailesiyle İstanbul’a taşınan Özdenören, İstanbul Üniversitesinde, İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünü 1964'te, Hukuk Fakültesini ise 1967'de bitirdi. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nü başarı ile tamamladı. Daha sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni başladı. 1967'de buradan da mezun oldu.
Sezai Karakoç ile 1962'de tanışan yazar, 1964-1965'te Yeni İstiklal gazetesinin sanat sayfasını yönetti, 1950'li yıllarda yazdığı, "Eskiyen", "Oda", "Yolda", "Kan Otları", "Mani Olunmuş Adam", "Ricat", "Çark", "Sabah", "Koridor" ve "Düğüm" adlı hikayelerini aynı sayfada yayımladı. Özdenören, 1969'da Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Erdem Bayazıt ve Alaeddin Özdenören ile "Edebiyat" dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Bazı yazılarında A. Gaffar Taşkın, Celil Kahvecioğlu mahlas isimlerini kullandı.
Başarısız yüksek lisans öğrencisi
Özdenören, "Kalkınma İktisadı" konulu yüksek lisans çalışması için 1970'te ABD'ye gitti. Ancak yeterli derecede İngilizcesi olmadığı için New Mexico Üniversitesinde tezini tamamlayamadan geri döndü. Daha sonra Rasim Özdenören, 1971'de Devlet Planlama Teşkilatında uzman olarak göreve başladı. 1975'te Kültür Bakanlığı'nda Bakan Müşaviri olan Rasim Özdenören, 3 sene boyunca da aynı kurumda müfettişlik görevine devam etti.
Amerika Yılları
Özdenören’in yüksek lisans yapmak amacı ile gittiği Amerika’da iki yıla yakın bir süre kalarak çağdaş dünyanın önemli merkezlerinden birini tanıması, eserlerine olumlu şekilde yansımıştır. 1970-71 yıllarında ABD’nin çeşitli eyaletlerinde ekonomik konularda araştırmalar yaptı. 1967 yılında DPT'ye uzman yardımcısı olarak girdi. Bu görevini sürdürürken kalkınma ekonomisi konulu yüksek lisans programını tamamlamak için Amerika'ya gitti. Eylül 1971’de yurda döndü.Bununla birlikte ABD'de iki yıl kalmasına rağmen siyasi ve yapısı hakkında isabetli bir görüşü bulunmamaktadır.
Türk Petrol Vakfı beslemesi
Bir dönem Fethi Gemuhluoglu'nun genel sekreterliğini yürüttüğü Türk Petrol Vakfı'nın Nuri Pakdil, Ergun Göze, Yavuz Bülent Bakiler, Akif İnan, Cahit Zarifoğlu, Hekimoğlu İsmail, Hilmi Yavuz ile müdavimleri arasındaydı. Atasoy Müftüoğlu'nun bu isimlerden Nuri Pakdil için ‘klinik’, Sezai Karakoç için ‘gariban bir tip’, Cahit Zarifoğlu içinse ‘çok rahat bir tip’ gibi ifadeleri var.
Siyasal İslamcıların dillerinden düşürmedikleri Türk Petrol Vakfı'nın genel sekreterliği ni yapmış Fethi Gemuhluoglu'nun düşünce yapısını merak edenler için kısa bir anektot aktaralım. Fethi Gemuhluoglu'nun, Necip Fazıl için yapmış olduğu tespitten söz edelim. Necip Fazıl eskisi gibi görüşemediklerinden bahisle Gemuhluoğlu’na sitem edince Fethi Gemuhluoglu; “Üstad sizin hepimiz üzerinde hakkınız var bizi fikren siz emzirdiniz. Hele ben…Amma Üstad bir husus var. Siz yıkmaya memurdunuz. Küfrü yıkmaya… Yıktınız da. Ama yapmak, yapmaya memur olmak başka bir şey. Bunu tasavvuf neşesi olmayanlar anlamaz lakin siz çok iyi bilirsiniz…” demiş.
Fethi Gemuhluoglu tam bir insan avcısı. Özellikle Türk Petrol Vakfı genel sekreteri iken, kendilerinde bilgi, zeka ve sanat parıltısı gördüğü yüzlerce genci yetenekleri doğrultusunda yüreklendirmekle kalmadı, yüksek öğrenim görmeleri için onlara destekte bulundu, pek çok gence burs verdi. Ömrünün sonuna kadar sürdürdüğü bu çabalar, Türkiyenin bugünkü akademik hayatının yanı sıra; kültür, sanat ve düşünce hayatı üzerinde de büyük oranda etkili oldu.
Denilebilir ki ılımlı İslam projesinin aktörüydü. Ilımlı İslam projesini ABD'nin Sovyet karşıtı Yeşil Kuşak ve Vatikan'ın Dinlerarası Diyalog Projesi ile birlikte ele alın. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine düşman olmayı Gemuhluoglu'nun Necip Fazıl'a ifade ettiği gibi küfrün belini kırmak olarak algılayan ruh hastası bir jenerasyonu yetiştirdi.
Rasim Özdenören, 1975'te Kültür Bakanlığına bakanlık müşaviri olarak atandı, 1977-1978'de müfettiş olarak çalıştı. Kültür Bakanlığındaki görevinden 1978'de ayrılan yazar, 1980'de DPT'de yeniden çalışmaya başladı. Burada uzman, yayın ve temsil dairesi başkanlığı, genel sekreter yardımcılığı ve müşavirlik gibi çeşitli görevlerde bulunduktan sonra genel sekreter iken 2005 yılında bu kurumdan emekli oldu.
Mehmet Akif Ersoy muarrızı
Türk edebiyatından Rasim Özdenören'i çıkarın geriye ne kalır? Kendisinin Mehmet Akif Ersoy'un misyonu ile uzaktan yakından bir ilgisi ve ilişkisi bulunmamaktadır. Nitekim Rasim Özdenören gibi Kahramanmaraşlı Yüksel Kanar, Hece dergisinin Ocak 2008’deki Mehmet Akif özel sayısında yer alan, Rasim Özdenören’e ait Müslüman Bir Düşünür Olarak Mehmet Akif’in Çelişkileri başlıklı yazıya yönelik değerlendirmesinde benzer görüşleri paylaşmıştır.
Yüksel Kanar'a göre bu mevta Rasim Özdenören'in yazısı, "yazarının cehaletini ve art niyetini bütün çıplaklığıyla ortaya koyan, Mehmet Akif’e karşı yazılmış bir “küfürnâme”, ya da bilinçli bir “iftiranâme”den başka bir şey değildi. Bunların kanıt gerektirecek cinsten suçlamalar olduğu sanılmamalı.
Aksine her okuyanın –kültür düzeyi ne olursa olsun- Akif’e asla yakıştıramayacağı, ama rö’nün (ismi tekrarlamak gereksiz olduğundan bu kısaltmayla anılacaktır) kişiliği konusunda tereddütsüz bir yargıya varacağı; bir insanın kendi kaleminden kendi aleyhine çıkan bir utanç belgesi olarak kalacağı şüphesizdir.
Sadece onun yazısı değil, özellikle 2008 yılından sonra hakkında çıkan özel sayı ve diğer yazılarda ve anma kitaplarında, kişiliğinin bu yanı göz önünde bulundurulmadan ona övgüler dizen ve bu iftira ve cehaletten söz etmeyenler, Mehmet Akif’e karşı tahrif, tağyir ve iftiralarına göz yumanlar da herhalde bu vicdanî sorumluluktan kurtulamayacaklardır"
Yüksel Kanar; rö’nün geçmişine bakıldığında Mehmet Akif takıntısının (belki düşmanlık demek daha doğru) bu yazıyla başlamadığını, çok eskilere dayandığını ifade ediyor.
Toplama yazılardan oluşturduğu 'Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı' kitabında Mehmet Akif’in, “İslâm’a Müslüman olarak bakmayan, onu bir müsteşrikin bakışıyla idrak eden” birisi olarak sunulduğunu belirtir. Bu bakışın tipik özeti de, 'Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı' mısraı imiş! olduğunu söyler.
2008’de Hece dergisinin çıkardığı Mehmet Akif özel sayısında yayınlanan rö yazısı, nedeni kendinde saklı bir kin ve düşmanlığın dışa vurumundan ibaret olduğunu belirten Yüksel Kanar, mevta Özdenören'in gerektiğinde kendisine rağmen yine kendi kendisini bile yok etmenin ilginç bir örneği tespitinde bulunur ve seçilen düşmanı yok etmek için her türlü yolu meşru gören Makyavelist anlayışa yenik düşmeyi göze alan ilginç ve hastalıklı bir ruh tatmini olmasına dikkat çeker.
Yüksel Kanar'a hak vermemek mümkün değil.
İstiklâl Marşı düşmanı Rasim Özdenören
Rasim Özdenören; İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmadığı gibi ve okutulmasını da engellemişti. Aralık 2017'de Rasim Özdenören, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde bir konferans verdi. Konferans öncesinde İstiklal Marşı'nda ayağa kalkmayan Özdenören, üstüne bunun faşist bir uygulama olduğunu söyleyerek İstiklal Marşı'nın okutulmasını engellemeye çalıştı. Konuyu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi ve Türk Düşünce Tarihi Profesörü İbrahim Maraş gündeme getirdi. Maraş, Twitter'dan şunları yazdı:
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ndeki konferansında, İstiklâl Marşı için ayağa kalkmayan ve dahası bunun faşist bir uygulama olduğunu söyleyerek İstiklâl Marşı okutulmasını engelleyen Rasim Özdenören'i protesto ediyorum.Rasim Özdenören, daha önceleri de yazdıklarında Milli Şairimiz Mehmet Akif'in Safahat'taki sözlerini açıkça tahrif ederek ona hakaret eden, zamanında üstad dediği Necip Fazıl'a da aynı muameleyi yaptığı halde Necip Fazıl ödülünü alan bir zihniyettir."
Olayı, konferansa katılan diğer izleyiciler ve konferansı organize eden isimler de doğrulanmıştı.
Din Allah'ın dini. Kimi nereye koyacağını o bilir. Lakin benim safım belli olsun. O ve Nuri Pakdil için ancak şunu söyleyebilirim لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ leküm dinikum veliyedin .
Ömür Çelikdönmez / Haber Şanlıurfa
Seçilmiş Kaynakça
https://www.cnnturk.com/yasam/rasim-ozdenoren-kimdir-neden-oldu-hastaligi-neydi-rasim-ozdenoren-hayatini-kaybetti
https://www.biyografya.com/biyografi/10585
http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ozdenoren-rasim
http://www.leblebitozu.com/rasim-ozdenorenin-hayati-ve-eserleri/
https://www.turkedebiyatcilar.net/rasim-ozdenoren-kimdir-hayati-ve-eserleri
https://www.star.com.tr/pazar/iki-kulturlu-bir-evde-buyudum-haber-685467/
http://www.eskieserler.net/yazardetayi.php?id=949
https://www.indyturk.com/node/534401
https://dilhane.net/ismi-ile-musemma-olmanin-musahhas-hali-fethi-abi
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/Genel/a351973.aspx
https://www.ikrakitap.com/dostluk-uzerine-once-selam-sonra-kelam
https://www.yenisafak.com/yazarlar/rasim-ozdenoren/amerikada-baskanlar-ya-da-kuklalar-2056668
https://www.vaziyet.com.tr/gundem/islamci-yazar-istiklal-marsi-nin-okutulmasini-engelledi-h24669.html
https://eksisozluk.com/rasim-ozdenoren-marsi-saygisizligi--5524241
https://www.dunyabizim.com/polemik/rasim-ozdenoren-dunyabizime-yazdi-h9349.html
Yüksel Kanar, ANLAŞILMAZ BİR MEHMET AKİF DÜŞMANLIĞI,http://ferasetdefteri.blogspot.com/2015/03/anlasilmaz-bir-mehmet-akif-dusmanligi.html?m=1