Bediüzzaman “menfaati esas tutan siyaseti canavara” benzetir ve “şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım” diye dua ederdi.
Önde gelen talebelerinin de aynı çizgide olduğu biliniyor. Bediüzzaman’ın ilk talebesi kabul edilen Elazığlı emekli albay Hulusi Yahyagil merhumun bu husustaki hassasiyeti az çok Risalei Nur’la meşgalesi olan herkesin malumu.
Üstadın vefatından sonra cemaat içinden sağ yelpazede yer alan farklı siyasi partilere ünsiyet peyda eden Nur talebelerine hep mesafeli durduğu, onları Üstadının bu ünlü sözü ile ikaz, ihtar ve irşat ettiği biliniyor.
Ne Yeni Asyacılar ne de Milli Nizamcılar onu bu tercihinden vazgeçirememişler.
Demek Nur talebelerinin politikaya hevesleri caiz görülmemiş uygun bulunmamış.
Taraf yazarı Amberin Zaman’ın ‘Genç Cemaatçiler Rahatsız’ başlıklı yazısında bir cümle var ki beni bam telimden yakaladı. “…siyasi güç Hizmet’in kimyasını bozdu.” ifadesini kullanmış.
Siyasi bir oluşum olmamasına rağmen ki Hoca Efendi son konuşmalarının birinde kendileri için örgüt kavramının kullanılmasına tepki gösterdi, cemaatin dini yapılanma kıstasları dışına çıkan tasarrufları, iktidarı elinde tutan siyasi erkle çatışmasını kaçınılmaz kıldı.
Ancak gönül diliyle konuştuğu piyasaya pompalanan bir dini cemaatin Gayretullaha dokunuyor argümanı bu sefer döndü dolaştı kendisine yapıştı.
Dini kavramların sadece bir cemaatin bir hizbin tekelinde olmasını eskiden beri kabullenemem.
Birey olarak insanın kendisi günahtan ari olamayacağı gibi bireylerden müteşekkil bir yapının bir cemaatin de günahtan ari olamayacağı söz konusu.
Dolayısıyla bir hareketin bir yapılanmanın dini kavramlar ödünç alınarak kutsallaştırılması durumunda eleştiri ve tenkit kapıları da bu işlemi gerçekleştirenler tarafından kapatılmış oluyor.
Yanlışlarına, hatalarına karşı koyamıyorsunuz çünkü aforoz edilmeniz an meselesi. Karşı koyamıyorsunuz çünkü bu hareketin, cemaatin yaptığı doğru yanlış her iş hizmet kapsamında.
Karşı koyamıyorsunuz çünkü siz şeytanın hilelerine aldanmışlardansınız.
Karşı koyamıyorsunuz çünkü bu cemaat gönül diliyle konuşuyor. Karşı koyamıyorsunuz çünkü karşı çıkmanız gayretullaha dokunur. Pes doğrusu! Kimse kusura bakmasın.
Hiçbir hareket sütten çıkmış ak kaşık değildir.
Allah’ın dini muharref diğer dinlerle karıştırılmasın lütfen.
Allah’ın peygamberi dahi kendi yakınlarına kutsanmışlık iksirinden söz etmiyor. Hakkıyla iman etmeleri ve salih amel işlemeleri tavsiyesinde bulunuyor.
Zaten ölçü Allah adına almak Allah adına vermek, Allah adına başlamak, Allah adına işlemek, Allah adına tamamlamak değil mi? Birinci Söz kime hitap ediyor?
Taplacıya verilen ücreti nimetin sahibinden niçin esirgersiniz?
Toplumların ortaya çıkış, gelişme ve çöküş kanunlarını araştırmış olan İbni Haldun, tarih bilimi ve felsefesi alanında önemli buluşlar ortaya koyar. İbni Haldun toplumları, biyolojik varlıklar, ya da organizmalar gibi görür. Yani, toplumlar da, tıpkı organizmalar gibi doğar, büyür ve ölürler. Bundan hareketle ve o nedenle hiçbir hareket sonsuz değildir, sonsuz olan Âlemlerin Rabbi ve O’nun dinidir. Amberin Zaman güzel demiş bence; siyasi güç Hizmet’in kimyasını bozdu.
Katılmamak mümkün değil.