Osmanlının son dönemine ne kadar benziyoruz?
Tahta çıkan padişahlar, imparatorluğun bekası için uluslararası konjuktüre göre sadrazam atamaları yapar, örneğin Rusya’nın şerrinden korunmak için İngiltere’ye yakın bir isme Sadaret mührünü teslim ederlerdi.
Bazen tersi de olabilirdi. Başbakanın belediye başkanlığına aday bakanların yerine yenilerini atamasının beklendiği süreçte, daha geniş kapsamlı bir kabine değişikliğine yol açan sözde yolsuzluk operasyonu ama özde masonik darbe, yakın siyasi tarihimizi şekillendiriverdi.
Benim üzüldüğüm nokta, Türkiye’nin müdahale edilebilir bir muz cumhuriyeti seviyesine maalesef indirgenmesi ve uluslar arası bağlantısı bilinen dinî bir organizasyonun taşeronluğu seve seve üstlenmesidir.
Tetikçilik sonrası için Türkiye’de ve dünyada onlara neler vaat edildi inanın çok merak ediyorum. Halen anlayamadığım, anlı şanlı istihbarat birimleri nasıl olur da bu sorunu veya operasyonu es geçerler?
Bu mümkün mü?
Yoksa onlar da bu kumpası biliyor ama bazı nedenlerden dolayı bilmezlikten mi geliyorlar?
Bir ihtimal daha var!
Doğru mu bilmem?
Başbakan’a bu sürecin bilgisi çok önceden gitmişti.
Başbakan hem bakanlar kurulunda köklü değişime gitmek hem de paralel devlet çabası içindeki bazı yapılanmaları tasfiye etmek için operasyonun başlamasını bekledi.
Bir diğer söylenti de küresel kraliyetçilerin Türkiye’ye verebilecekleri zararları asgari düzeye düşürmek için en az zararla atlatmak tercihinde bulunuldu. Bizimkisi hangisi işinize yararsa onu verelim kabilinden yani…
Bakanlar Kurulu yenilendi.
İsimleri uzun uzun yazarak vaktinizi almak istemem.
Lakin analiz için bazı isimlere yer vermek gerekiyor.
BBC’nin haber veriş tarzını önemserim. Çünkü süzme bir bakış açısını görürsünüz.
Hiç bir manşet rastgele çekilmez.
Mutlaka bir istihbari analiz sonucunu yansıtır.
Değişen bakanlarla ilgili haberde böyleydi. “Efkan Ala yeni İçişleri Bakanı, Egemen Bağış kabine dışı” başlıklı haberin devamında “Muammer Güler’in istifasıyla boşalan İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Efkan Ala, eski Diyarbakır Valisi, 2007’den bu yana da Başbakanlık Müsteşarlığı görevini yürütüyordu” malumatı aktarılmıştı.
Ne kadar sade ne kadar nesnel değil mi?
Kusura bakmayın ama hiçte öyle değil!
Bu haber başlığı ile sonraki süreçte İçişleri bakanlığında yaşanılacak depremlere, tasfiyelere, yeni Valiler, İl Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar kararnamesine ima var.
Hükümetin cemaate karşı başlatacağı operasyonlara işaret var.
Yoksa öküzün altında buzağı mı var?
Yıllardır Başbakanlık bürokrasisine Müsteşar konumuyla çeki düzen veren yeni İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala’nın, paralel devlet yapılanmaları ile adeta kevgire dönen İçişleri Bakanlığını bütün kurumları ile hizaya sokacağına hiç şüphe yok.
Biliyorum çünkü nizam verdiği Başbakanlık bürokratları hazır olda bekliyorlar.
Timetürk’ün İçişleri Bakanlığına yapılan atama haber başlığı da oldukça ilginçti; “Cemaati yerinden hoplatacak atama” Amerika’nın Sesi radyosunun haberine göre; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2013 yılı içerisinde ikinci kabine revizyonuna imza attı ve Türkiye’deki yolsuzluk-rüşvet operasyonu gölgesinde 10 bakan değişti.
Başbakan Erdoğan kabinede adı yolsuzluk iddialarına karışan iki ismi görevden aldı.
Egemen Bağış ve Suat Kılıç yeni kabinede yer almadı.Bakanlar Kurulu yeni üyeleriyle, hem iç hem de dış dengeleri gözeten usta bir siyasinin eli değmiş görüntüsü veriyor.
Türkiye’de bazı bakanların istifasıyla sonuçlanan yolsuzluk operasyonunun ardından Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone’nin de aralarında bulunduğu Amerikalı yetkilileri hedef alan suçlamalar ABD’nin resmi tepkisine yol açtı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, yazılı açıklamasında Ricciardone’ye yönelik suçlamaların rahatsızlık yarattığını bildirdi. Sanırım bu rahatsızlık yeni bakanlar kurulu oluşturulurken göz önünde bulunduruldu.
Ak Parti Hükümeti, gezi olayları ve yolsuzluk operasyonu ile sarsılan imajını düzeltmek ister gibi.
Ancak bir yandan da özellikle Mısır ve Suriye’de, Suudi Arabistan ve ABD tarafından düştüğü/düşürüldüğü durumdan kurtulmanın arayışında.
Bu nedenle çağdaş selefi akımları ve Suudi devletini yakından tanıyan bir ismin Başbakan Yardımcılığına getirilmiş olması dikkat çekici.
Çünkü hem Suriye’de hem Irak hem de Mısır’da Türkiye’yi zorlayan güç odağı bu Selefiler.
Başbakan Yardımcılığına getirilen Ak Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, Kral Suud Üniversitesi Eğitim Fakültesi İslami İlimler bölümünde lisan eğitim aldı.
Yüksek lisansını ve doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Bölümü Tefsir Anabilim dalında tamamladı.
Kazakistan ve Suudi Arabistan’da misafir öğretim üyeliği görevlerinde bulunan İşler, Başbakan Başmüşaviri olarak çalıştı.
Gazi Eğitim Fakültesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı yapan İşler’in çok sayıda bilimsel kitap, makale ve bildirileri bulunuyor.
İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı ve Dışişleri Komisyonu üyesidir. İleri düzeyde Hem Arapça hem de İngilizce biliyor.
ABD ve AB ile aleyhimize bozulan dengeleri gözeteceği ve düzelteceği düşünülen ve bunu sağlamak için Avrupa Birliği Bakanlığı’na getirilen AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu önemli bir isim. İş dünyasını yakından tanıyor.
Ankara Üniversitesi SBF Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi. ABD Long Island Üniversitesinde Ekonomi dalında master yaptı ve öğretim görevlisi olarak çalıştı.
1993’te AÜ Avrupa Birliği Uzmanlığını tamamladı.
Bilkent Üniversitesinde doktora programına başladı ve daha sonra, İngiltere’de London School of Economics’te “çevre ekonomisi ve sürdürülebilir kalkınma” konusunda doktora çalışmasını sürdürdü.
Aynı okulda Türk Derneği Başkanlığını yürüttü.
Çevre Bakanlığında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) adına çalıştı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi. 22 ve 23. Dönemde Antalya Milletvekili seçildi. 23. Dönemde AKPM Türk Delegasyonu Başkanlığı, Göç, Mülteciler ve Nüfus Komisyonu Başkanlığı, Denetim Komisyonu Üyeliği, Bosna-Hersek Eş Raportörlüğü, Avrupa Demokratik Grup Başkan Yardımcılığı ve Sözcülüğü görevlerinde bulundu.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclis Başkanlığına seçildi. İngilizce, Japonca ve Almanca biliyor. Son kabine değişikliği muhalefetin diline düştü.
Yetmez ama evet twettleri anayasa referandumuna yönelik bir ironiyi içeriyordu.
Ancak tüm bunları geride bırakan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın istifa şekli ve üslubuydu.
NTV canlı yayınına bağlanan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, milletvekilliği ve bakanlıktan istifa ettiğini açıkladı.
Bayraktar, soruşturma dosyasında var olan ve yasalara uygun olarak onaylanan imar planlarının büyük bir bölümünün Sayın Başbakan’ın onayıyla yapıldığını da açıkladı. Yetinmedi, “bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum.’” dedi.
Bazı siyasi gözlemcilere göre bu; parti içerisinde de ciddi kırılmalar olduğunun bir göstergesi.
Zaman gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan, Erdoğan Bayraktar’ın istifa konuşmasını “deydiği yeri delen ve derine nüfuz eden bir kezzap gibi etkisi olacaktır” diye yorumladı.
Bununla kalmadı, yakında Cemaate yönelik bir çete soruşturması olabileceğini de ima eden Alkan “AK Partililerin alışageldiği bir hayat tarzı var.
Bizim böyle bir hayatımız yok.
Daha azına da katlanabiliriz. Bu insanların kaybedecek çok şeyi yok…” yorumunu yaptı.
Bu arada Ak Partili vekillere ‘istifa’ baskısı yapanlar deşifre oldu. İstifaya zorlanan vekillerin isimleri ise kulislere düştü. Yaşananlar 28 Şubat’ı hatırlattı.
Eski İçişleri Bakanı, AK Parti Milletvekili İdris Naim Şahin’de AK Parti’den istifa eden vekiller kervanına katılanlar arasında yerini aldı.
Şahin, istifa dilekçesinde “Emniyet ve yargı personeline yapılan uygulamalar, değerlendirmeler akıl, hukuk ve adalet anlayışıyla izah olunamamaktadır.
Kuruluşunda kolay ve sevinçli bir kararla üye olduğum partimden, zor ve üzüntü veren bir kararla istifa ediyorum” dedi.
Bugünü neden bekledi merak ettim!
Ömür Çelikdönmez