Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor. Tarihi bir an yaşıyoruz. Siyaset üzerinden sosyolojiyi belirleme projesi iflas etti. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor. Tarihi bir an yaşıyoruz. Siyaset üzerinden sosyolojiyi belirleme projesi iflas etti. Tepeden inmeci modernleştirme despotluğu bitti. Topluma rağmen siyaset dönemi sona erdi. Orantısız güç gösterisi, kimsesizleri aşağılama kibri yok oldu. Yukarda sıraladığım cümleleri okuyanlar işi abarttığımı düşünebilirler ama var olan mekanizmanın nasıl kurulduğuna kabaca bir göz attığımızda söylediklerimin az bile kaldığı anlaşılacaktır. Hüseyin Avni Paşa’nın 30 Mayıs 1876 tarihinde Midhat Paşa’yla birlikte Sultan Abdülaziz’e karşı gerçekleştirdiği darbeden beri bu coğrafyanın yönetim mekanizmasında hep gizli bir aktör var olagelmiştir. Bir türlü gün yüzüne çıkmayan ama hepimizin zaman zaman çeşitli kılıklarda karşılaştığı bu kötü ruh, ülkeden hiçbir zaman ayrılmadı. Gerçi Hüseyin Avni Paşa’nın cuntacı ve entrikacı kabinesini basan Çerkez Hasan birkaç kişiyi öldürdü ama asıl aktöre hiçbir şey olmadı. Hep bir gölge gibi bizi takip etti. Evde, işte, okulda hatta tarlada bile hep bizimleydi. Ne elde etmişsek onun sayesindeydi. Aldığımız nefesi de ona borçluyduk adımızın Mazhar olmasının da. Azimle, ısrarla ve cesaretle yürütülen bir mücadele sonucunda hayatımızdan tam kovduğumuzu düşündüğümüz bu kötü ruh her seferinde farklı bir biçimde geri geldi. Artık onu kesin bir şekilde hayatımızdan çıkarmaya yaklaşmaktayız. Cumhurbaşkanlığı seçimi, her sevinç nöbetinde bu hayali canavarın gelip göğsümüzün üzerine çullanmasını bitirecek olan son hamledir. Bundan dolayı da bu seçim çok kritik bir öneme sahiptir. Bu süreci daha da önemli kılan bir başka konu var. Oligarşiye ve vesayete karşı yürütülen mücadelede toplumsal hafızanın iyi-kötü bir tecrübesi ve öngörüsü var. Yaşadığımız bunca deneyim bizi dikkatli bir özen sahibi de yaptı. Her seferinde farklı bir kılığa girerek gözümüzü boyayacağı ile ilgili de pek çok örnek olay da yaşadık doğru. Fakat bu kez bizden olduğunu kanıtlamak için binbir hokkabazlık yapan bir çete, bu ruhu kuşanarak karşımıza çıktı. Yasin Aktay hocanın da dediği gibi yaptığı illüzyonlarla kendisini halktan yanaymış, muhafazakarmış gibi gösteren bir ihanet çetesi, Pensilvanya istibaharat örgütü bu ruhu ele geçirip eski günleri aratmayacak yeni bir senaryo ile karşımıza çıktı. Bundan dolayı da ulusalcı parti ile önce açık bir ittifak kuruldu şimdi ise gizli. Çetede senaryo çok. O olmadıysa pes edecek değildir. Bir robot için akletmekten söz edilemeyeceğine göre usanacağını varsaymak da mümkün değildir. Ulusalcılığın iflas etmiş olması, Kemalistler açısından tam bir trajedidir. Bunca devletin ideolojik aygıtlarına ve politikalarına rağmen toplumsal alana dair sosyolojik bir dönüşüm yapamamış olmaları aslında ne kadar gayri tabii bir proje yürütmüş olduklarını da gösterir. Ancak yine de toplumsal alanda belli bir karşılığının olduğunu söylemek yanlış olmaz. Fakat buna rağmen kendi ideolojik çevrelerinden bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmamış ya da çıkaramamış olmaları çok ilginç bir duruma işaret eder. Demek ki bu ideolojinin başka aktörlerin bedeninde daha rahat taşınabileceğine inanıyorlar. Bundan dolayı da gizli-açık ittifaklar kurulmaktadır. Normal şartlarda bu ülkeyi kurduğunu ve sahibi olduğunu iddia eden bir ideolojinin cumhurbaşkanlığına bir aday göstermemiş olması mümkün değildi. Yakın tarihlerdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlayınız lütfen. Şu an üç tane cumhurbaşkanı adayı var ve üçünün de Kemalist ideoloji ile hiçbir ilgileri yoktur. Yani ulusalcılığın bir adayı yoktur. Gerçi sayın İhsanoğlu bu damara girecek bir yol için didiniyor ama o yoldan gelen birisi değil. Olsa olsa o yolun yeni ve acemi yolcusu olabilir ancak. Ezcümle bu coğrafyanın kadim geleneğini fesada uğratan etnik referanslı ulusalcılık (12.) cumhurbaşkanlığı için aday gösterebilecek bir sosyoloji sahibi değildir. Oysa bu makam Ulusalcı Kemalizm için varoluşsal bir statü idi. Nice krizlere sahne olmuştu ülke bu makam için? Bu makama oturacak olanı halkın belirleyecek olması aslında iflas eden bu ideolojinin yerine geçmek isteyen neo Ergenekon çetesinin de maskesini düşürdü. Her bir adımı kendi ideolojisinin çıkarı için atanları toplum sahip olduğu bilgelikle fark etmekte ve ona göre tavrını koymaktadır. Bundan dolayı da halk, sahip olduğu bilgeliği herkese hatırlatacak bir şölen, bir festival hazırlamaktadır. Yeni Türkiye Ramazanı Şerifin bereketi ile mübare
Prof. Dr. Mazhar Bağlı