BU HEPİMİZİN AYIBI
Urfa’ya işlerim nedeni ile geçenlerde geldim malum yoğun kar nedeni ile Urfa’da kalmak zorunda kaldım.
Tabi yurt genelinde özelikle Güneydoğu Anadolu’da Gaziantep, Urfa, Diyarbakır’da kar ve fırtına hayatı ciddi anlamda olumsuz etkilemesine rağmen, kurak geçen mevsimlerin bölge insanları tarımsal ve hayvancılık ile uğraşan insanlarımız için bereketli bir yağış oldu diyebiliriz..
Urfa’da olduğum bu süre zarfında şehirlerarası yolların kapanmasından dolayı Urfa’da birkaç gün kalma ve Urfa’da nadir yağan karın keyfini de çıkararak gezme fırsatım doğmuş oldu. Bu süre zarfında Balıklıgöl’ü böyle karlı manzara ile görme şansımız ve güzel fotoğraf çekme imkanı doğmuş oldu.
Urfa’ya her geldiğimde önceden de görmüş gezmiş olsam da muhakkak Göbeklitepe, Soğmatar, Şuayıp Şehri, Senem mağarası, Tektek dağları milli parkı, Urfa merkezde Nemrut tahtı (Urfa’nın Güney dağ silsilesi) ve Germuş kilisesi bu güzergahtaki yerleri tekrar görmek Urfa’nın o tarihi dokusunu koklama isteğim ritüellerimin arasındadır.
Bu geliş farklı işlerim için olsa da kar nedeni ile Urfa’da bir kaç gün kalmak zorunda kaldım ve kar yağışı sonunda şöyle bir Urfa merkezinin 2 km yakınında Germuş kilisene uğramak istedim. Yolar karlı ve buzlanma olmasına rağmen Germuş kilisesine gittim.
Her geldiğimde Germuş kilisesine uğradığımda içim yanar, yüreğim kanar ve her gittiğimde gördüğüm manzaranın sitemi, üzüntüsü ile sayfama bir şeyler yazar belki birileri duyar, birileri bir girişimde bulunur da bu yıkıma talana vurdumduymazlığa son verir.
Karlı Germuş kilisesi manzarası ile yarı buzlanma olan yoldan yetiştim. Urfa’nın sıradağlarının yamacında dağ eteği olarak geçen köyün içinde Germuş kilisesine yetişip arabayı park edip bahçesinde kilisenin karlı manzarasını hiç böyle görmemiştim. Kilisenin içine doğru yürüyünce umarım her zaman gördüğüm manzara yoktur diye düşünüyorum. Karlara basarak ilerlerken giriş kapısına giriyorum.
İçeriye girmeden hep o ses yankılanır ve ürkerek sonradan anlarım ki kilisenin son sakinleri olan güvercinlerin içeriden ürkekçe kanat çırpınışları ile kapıdan dışarıya uçuşan güvercinler beni kaçışları.
O kocaman kapıdan içeriye adımımı attığımda gördüğüm manzara önceden gördüğüm manzaradan daha berbat ve içler acısı. Kocaman demirden büyük bir kapı ve kapının üzerinde duvar yazıları gibi farklı siyah boyalı çizimlerle yazılan abuk sabuk yazılar ve içeride bir koku, rutubet ve kül kokusu gibi bir koku sarıyor.
Eskiden gördüğüm manzaranın daha korkuncu ile karşılaşıyorum. Kilisenin kocaman sütunları halen ayakta ve bu acıya, bu talana yıkıma karşı direniyor.
Fakat sütunların artık bu yıkıma dayanacak hali kalmadığı belli sanki bazı yerleri artık yıkılmak üzere dayanamayacak halde. İçeride manzara korkunç, her yer yıkılıyor sanki. Zemine, yere baktığım zaman her yer delik deşik, iş makineleri ve kepçeler ile delinmiş sanki, taş molozları kümelenmiş ve artık gücü kalmamış o sütunların.
Kazılan yerler bir metre bazen daha fazla ve yer yer taş toprak kilisenin içinde moloz halinde her yer kazılıp tahrip edilmiş. Korkunç bir manzara hazine avcıları tarafından altın ya da değerli bir şey bulmak için her yer tahrip edilmiş.
Her gittiğimde daha fazla yıkım ve talan artık sütunları bu yıkıma dayanmayacağı görünüyor. Ben her bu manzarayı gördüğümde bir vatandaş olarak utanıyorum utanç verici bir durum. Her geldiğimde üzüntümden bir şeyler yazıyorum.
Maalesef her geçen gün daha da acı daha da utanç verici bir manzara. Ve bu soruları sormak istiyorum gerekli merci ve erklere belediye valilik her kimse bu konuda yetkili.
Burada amaç birilerini karalamak ve eleştiri yapmak değil. Amacım duyarlı bir vatandaş olarak sorgulamak. Eğer bu kilise değil bir cami,sinagog ya da tarihi bir yer olsa da yine aynı bilinç ve duyguları besler tepkiyi gösteririm. Lütfen kimse bir yerlere çekmesin bu konuyu..
Her hangi bir parti ya da siyasiyi, birilerini karalamak değil buradaki isyan; sadece memleketini değerlerini seven duyarlı bir insanın sitemi isyanı.
Bu konuda yetkili her kimse Belediye, Valilik ya da İl Kültür Turizim Müdürlüğüne şu duruma şöyle bakmalarını ve bir empati kurmalarını öneririm..
Urfa Belediyesi’nin ve Valiliğin Urfa’nın tarihi yerlerini Urfa’yı anlatan kitaplar ve Turizm rehberi bir tanıtım katalogları var ve bu kataloglarda Urfa’da Turistik tarihi yerler diye gezilmesi gereken yerler sıralanır.
Baktığınız zaman düşünün yabancı ve yerli turistlere rehber olacak tanıtım ve yayınlar bunlar. Bu yayınlarda yazılı görsel olmak üzere gezi güzergahlarında Balıklıgöl, Göbeklitepe, Germuş kilisesi, Soğmatar ve tek tek dağları güzergâhı diye tarihi tüm yerler rehbere eklenmiş tarihi ve gezilmesi gereken yerler arsında sıralanıyor..
Hiç düşündünüz mü tanıtımlarda Germuş Kilisesi’ne giden yerli ve yabancı bir turistin burada gördüğü ve karşılaştığı manzara karşısında sizin Urfa kültürünün, medeniyetin, inançların başkenti söyleminizin misyonunuzun ne durumda ve size bakış acısı algı ne olur diye düşünmenizi tavsiye ederim..
Tabii ki güzel yaptığınız işlere projelere de alkış çalar seviniriz. Sonuç olarak belediyecilik hizmet sadece yol yapmak, park yapmak değildir.
Önemli olan tarihi, kültürel hafızayı da yok etmemek bu konuda duyarlı olmamız gerekiyor diye düşünerek Germuş kilisesi için gerekli merciler her kimse bu yıkıma, bu vurdum duymazlığa son vermek gerekiyor ve bu konuda gerekli çalışmanın yapılmasını diliyoruz..
Saygılarımla
Sedat KIRAN
21/01/2022