Apartmanın dokuzuncu katında yaşamaya(katlanmaya) devam ediyordu. Artık aralarında ki inat had safhadaydı. Anne kızıyla olan sorunlu durumu ancak baba müdahalesiyle çözüleceğini düşünüyordu. Yemek yemiyor, ödevlerini yapmak istemiyor, söyleneni yapmıyor hatta bazen de tersini yapıyordu. Akşama babayla uzun uzun bu konu tartışıldı. Çocuk psikiyatrisi bölümüne gitmekten, öğretmeni ile işbirliğini artırmaktan, rol model olan hala ya da teyzeye şikayete kadar tüm seçenekler konuşuldu. Ara ara çocuklar için ne yapabiliriz diye zaten bu konular hep tartışılıyordu. Anne ve Baba çözüme ulaşamadıklarını ve sorunun derinleştiğinin farkındaydılar.
Hafta sonu televizyon kapatıldı, telefonlar sessize alındı. Ailecek oyunlar oynandı. Çocuklarla olan duvar yıkılmıştı artık. Unutulmuştu kangrenleşmiş sorunlar. Salonda kocaman bir yatak açıldı. Çocuklarla birlikte rüyalar alemine bir yolculuk yapıldı. Sohbetler edildi. Ve Derince bir uyku....
Sabah anne hamarat elleriyle müthiş yemekler hazırlamıştı. Baba çocukları uyandırdı. Soğuk bir hafta sonu ama çocukların yanakları gülüşleri ile sıcacık bir hal almıştı. Katlardan inildi. Köy hayatına doğru patikalardan geçildi. Kargalar, saksağanlar, tavuklar tavşanlar derken gülücükler içinde hafif burun akıntıları ve aktıkça burun çekmeye bağlı gidip gelen sümükler...
Artık beton yapılardan az da olsa uzaklaşmışlardı. Kocaman bir alanın içinde yapayalnız bir ağaç gördüler. Çocuklar ağaçla konuşmak istediler. Anne baba sofra hazırlığına başladılar.
Çocuklar çağrıldığı gibi sofraya oturdular. Bir yandan canavar gibi yemek yerlerken bir yandan ‘Gak’ ile sohbetlerini anlatıyorlardı. Ağaç denilmesine izin vermiyorlardı. Artık O’nun adı Gak idi. Yalnız kaldığını, artık kuşların onu ziyarete gelmediğini, arkadaşı olan diğer ağaçların nasıl kesildiğini anlatmıştı çocuklara. Çocuklar Gak’a sarılı olan ipleri çözdüler. Etrafını çöplerden temizlediler. O’na sırlarını anlattılar.
Çocuklar Gak’a ne anlattıklarını gizli tuttular. Her hafta Gak’ın bakımını yapmak için gelme kararı aldılar. Fotoğraflar çekildi. Mutluluk anlatılamaz düzeydeydi.
Bir hafta boyunca yemek mi, ders mi, iletişim mi had safhadaydı. Dört gözle gelmesi beklenen haftasonu heyecanla kalkıldı. Ve Gak günüydü o gün. Çöp poşeti ve su alındı. Ve Gak’a doğru yola çıkıldı.
Gak’ın yanına anne-baba’dan önce varıldı. Ancak hayal kırıklığı ile geri dönüldü. Ailecek hızlıca Gak’ın yanına gelindi ancak Gak yerinde yoktu yani kesilmişti. Yalnızlık ve kocaman boş bir arazi vardı artık. Yemekler açılmadan evin yolu tutuldu. Çocuklar umutsuz, anne-baba ise çocukların dünyasını yeşertmek için düşünceler dünyasındaydı...