Şanlıurfa Milletvekilinin Kürtçe inadı

TAKİP ET

Katıldığı bütün etkinliklerde Kürtçe konuşan HDP Kürtçe Yol Haritası İzleme Komisyonu üyesi Ayşe Sürücü, çocukken Türkçe bilmeyen annesi ile Kürtçe konuştuğu için öğretmenden yediği dayak sonrası Kürtçe konuşmayı 'inat' haline getirdiğini söyledi. 

Katıldığı bütün etkinliklerde Kürtçe konuşan HDP Kürtçe Yol Haritası İzleme Komisyonu üyesi Ayşe Sürücü, çocukken Türkçe bilmeyen annesi ile Kürtçe konuştuğu için öğretmenden yediği dayak sonrası Kürtçe konuşmayı “inat” haline getirdiğini söyledi. 
 
Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO), 2000’de 21 Şubat tarihini Dünya Anadil Günü olarak ilan etmesinin üzerinden 22 yıl geçti. 39 dilin konuşulduğu Türkiye'de, Türkçe dışında anadilde eğitim görmek yasaktır. Ülkenin en yaygın kullanılan ikinci dili olan Kürtçe, yasak ve baskılanan dillerin başında geliyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP), asimilasyon politikalarına karşı Kürtçenin resmi dil ve anadil olması amacıyla 16 Kasım 2020'de Merkez Yürütme Kurulu (MYK) kararıyla Kürtçe Yol Haritası İzleme Komisyonu kurdu. Meclis’te hala Kürtçe yasaklı ve “Bilinmeyen dil” diye tanımlanıyor. 8 Aralık'ta Meclis kürsüsünden Kürtçe konuşan HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün mikrofonu kapatıldı. HDP Kürtçe Yol Haritası İzleme Komisyonu üyesi Sürücü, Kürtçeye dönük süre gelen yasaklamaları değerlendirdi. 
 
KÜRTÇE 'İNADI'
 
Katıldığı bütün etkinliklerde Kürtçe konuşan Sürücü, Kürtçenin yaygınlaşması ve kullanım alanlarının çoğaltılması için birçok çalışma içinde yer aldı. Kürtçe konuşma “inadının” çocukluk yıllarında yaşadığı bir okul anısına dayandığını ifade eden Sürücü, kendisinde derin bir etki bırakan olayı şu şekilde anlattı: “Ben ilkokula gittiğim yıllarda bize köyde ders veren öğretmen Kürtçe konuşmayı yasaklamıştı. Kimsenin Kürtçe konuşmamasını istiyordu. Bazı çocukları ‘ajan’ yapmıştı öğretmenimiz. Bu çocuklar Kürtçe konuşan bir kişiyi duyunca, gider o öğretmene şikayet ederlerdi. Sabah biz okula gittiğimizde bu çocuklar Kürtçe konuşanların isimlerinin yer aldığı listeyi öğretmene verirdi. Okulda Kürtçe konuşmak yasaktı, evde de konuşmamız yasaklanmıştı. Benim annem Türkçe bilmiyordu ve hala bilmiyor. Bu öğretmene ispiyonculuk yapan çocuklardan biri annem ile Kürtçe konuştuğumu duydu ve şikayet etti. O gün okula gittiğimde annem ile Kürtçe konuştuğum için sınıfta bulunan bütün çocukların önünde öğretmenden tokat yedim. Beni dövmeden önce neden Türkçe bilmeyen annem ile Kürtçe konuştum diye sorguladı öğretmen. Bana ‘Türkçe bilmese bile annen ile Türkçe konuşacaksın’ dedi. Bu olayı yaşadığımda ben 8 yaşındaydım. O günden itibaren bir inat haline getirdim ve her yerde Kürtçe konuşmaya başladım. Yasak ve engellemelere karşı bende bir inat gelişti.” 
 
DİL VE İNSAN
 
Dilin bir insanın kimliği olduğunu belirten Sürücü, her milletin kendi dili ile var olduğunu söyledi. Milletleri birbirinden ayıran temel göstergelerin dil ve kültür olduğuna vurgu yapan Sürücü, dilin bir halkın varlığını gösterdiğini sözlerine ekledi. Dilin yok olması ile o dili konuşan milletin de yok olduğunu dile getiren Sürücü, “Dil bir insanın derisidir. İnsanın derisini değiştirme imkanı olmadığı gibi dilini de değiştirmesi mümkün değildir. İnsan için dilin önemi çok fazla. Bir halkı sömürenler ilkin onun dilini yasaklıyor, asimile ediyor. Hep baskıcı, tekçi iktidarlar ‘azınlıkların’ dillerini yasaklayarak onları imha etme yolunu seçmiştir. Bu noktada tek dil dayatmaları yapılmıştır” diye konuştu. 
 
İNKAR
 
Kürtçeye dönük yasaklamaların uzun yıllardan bu yana var olduğunu, ancak AKP iktidarı döneminde zirve yaptığına dikkati çeken Sürücü, “Kürtçeye dönük inkar ve yok sayma politikaları her dönem vardı son 20 yılda bu aşırı arttı. AKP'nin siyaset tarzı Kürtleri kandırma üzerine kurulu. Adına ‘çözüm süreci’ denilen dönemde sanki Kürtçe üzerinde bir baskı yok gibi gösterilmeye çalışıldı. Ancak bu sürecin bitmesi ile Kürtçe eğitim veren kurumlar bir gecede kapatıldı. HDP’nin belediyelerinde Kürtçe faaliyet yürüten kurumlar kapatıldı, çok dilli tabelalar tekleştirildi. Kürtçe inkar edildi. Kürtçenin inkarı Kürt halkının inkarı anlamına geliyor. AKP, Kürt meselesi konusunda hiçbir zaman samimi davranmadı” ifadelerini kullandı.
 
BİLİNMEYEN DİL
 
İnkar politikalarının Meclis’te de kendini gösterdiğini belirten Sürücü, Kürtçenin Meclis’te “X” olarak tanımlandığını sözlerine ekledi. Meclis kürsüsünde Arapça ve İngilizce konuşmanın serbest ancak milyonlarca insanın konuştuğu Kürtçenin yasak olduğuna vurgu yapan Sürücü, “Kürtçe konuşunca mikrofonumuz kapatılıyor. Kürtçe bile demiyorlar, bilinmeyen dil olarak tutanaklara geçiriliyor. Her alanda Kürtlere ve dillerine dönük bir inkar ve imha politikası var” dedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından bu yana Kürtçeye dönük özel politikalar geliştirildiğine değinen Sürücü, yatılı bölge okullarının bu politikanın bir ürünü olduğunu kaydetti. 
 
RESMİ DİL
 
Kürtçeye dönük süre gelen yasaklama politikalarının amacına ulaşmadığını belirten Sürücü, “Kürtlere dönük imha ve inkar süre geliyor. Binlerce katliam yapıldı, ancak Kürt halkı geri adım atmadı. Kürtçeye dönük çeşit çeşit politikalar geliştirildi, ancak Kürtler Kürtçe konuşmaktan vazgeçmedi. Bütün asimilasyon, yasaklama, engelleme, baskılara karşı Kürtler dillerine sahip çıktı ve çıkıyor. Kimliğimizi ve dilimizi savunmaya devam edeceğiz. Bugünden sonra Kürtçeyi unutturmaları mümkün değil. Sonuna kadar mücadelesini vereceğiz ve bir gün Kürtçe bu topraklarda resmi dil olacak. Çocuklar okul öncesinden başlayarak üniversiteye kadar eğitimlerini Kürtçe görecek. Kürtler anadillerinde eğitim görecekler” diye konuştu. 
 
HAYATIN HER ALANINDA KÜRTÇE
 
Dilin kültürel bir mesele olduğu kadar siyasi bir mesele olduğuna dikkati çeken Sürücü, HDP olarak dillerin önünde engellerin kalkması, asimilasyonun son bulması için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Dil sorununun siyasi bir sorun olduğunun altını çizen Sürücü, “Tekçi dayatmalar var. ‘Herkes Türk’ deniliyor, ancak biz Türk değiliz, biz Kürt’üz, bizim annemizin dili Kürtçe. Biz annelerimizin Kürtçe ninnileri ile büyüdük. Annelerimiz hala Türkçe bilmiyor. HDP olarak bu tekçi dayatmalara karşı Kürtçe Yol Haritası İzleme Komisyonu kurduk. Komisyonda 2 MYK, 1 PM, 4 milletvekili ve 4 danışman arkadaşımız yer alıyor. Komisyonun amacı asimilasyon politikaları ile mücadele etmek. Bizim konuşmalarımız hep Kürtçe, siyasetin dilini Kürtçe yapmayı hedefliyoruz. Günlük hayatta olduğu gibi bu mücadeleyi Meclis’te de gösteriyoruz. Açıklamalarımız Kürtçe, pankartlarımız Kürtçe. Kürtçenin siyaset dili olduğunu gösteriyoruz. Hayatın her alanında Kürtçe olması için mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu. 
 
‘ELİMİZDEN GELENİN FAZLASINI YAPMALIYIZ’
 
Asimilasyon politikaları ile mücadele etmekte anneler büyük sorumluluk düştüğünü belirten Sürücü, şunları söyledi: “Herkes diline sahip çıkmalı. Herkes evinde anadilini konuşmalı. Çocuklar ile Kürtçe konuşulmalı. Bu noktada annelere büyük sorumluluk düşüyor. Çocukların adları Kürtçe, ancak konuştuğun zaman Kürtçe bilmiyor. Bu bizim için büyük bir ayıp. Çocuklarımızın adlarının Kürtçe olması yetmez. Kürtler uzun yıllardır birçok baskı ile karşı karşıya kaldı, bedeller verdi. Kürtçe yaşasın, yaygınlaşsın diye bedeller verildi. Herkes bu noktada konuyu ele alıp ona göre adımlar atmalı. Her ev bir okul olmalı. Kürtçe çok güzel ve tatlı bir dil. Ortadoğu'nun en güzel dillerinden. En eski dillerden birine sahibiz. Bunun değerini bilmemiz gerekir. Kürtçenin yok olmaması için elimizden gelenin fazlasını yapmamız gerek.” 
 
MA / Emrullah Acar

Ayşe Sürücü