(Aslında bu yazı hem genel hem de Suriye'deki Arap Alevi Soykırımı özelindeki durumla ilgili düşüncelerimi yansıtıyor...)
Bana göre, bu konu Emevilikten gelen ve İbn-i Teymiye gibilerin fetvalarının Emevî-Selefi-taassubi Sünni itikadında bir ALEVİ KATLİAMI yönünde SOSYAL BİR BİLİNÇALTI oluşturmuştur.
Bu tür fetvalar, Emevî Sünni anlayışında 1400 yıldır vardır. Şiilerde de karşıt fetvalar üretilmiştir. Fakat Arap Aleviliğinde ve Bektaşilikte asla bu tür fetvalar olmamıştır.
Tarihlerdeki nefret ve savaşlar, taraf ve karşı taraf, devrim ve karşı devrim ya öl ya da öldür vs. İlkel anlayışı, uzun bir süre sonunda SOSYAL BİLİNÇALTINA dönüşmüş ve bu bilinçaltı SOSYAL EYLEMLERDE insanları yönetmeye başlamıştır. Ancak, 1400 yıl boyunca Emevî mezalimine rağmen hiçbir Arap Alevi topluluğunda böyle bir karşı fetva olmamıştır. Aynı şekilde Bektaşi Alevilerinde de yoktur. Çünkü, tüm Bektaşiliğin temel bilgileri Arap Alevilerden aldıkları ile şekillenmiştir. Türkler, sonradan İslam’a girdikleri için de bu normaldir.
Suriye'de Beşar Esad'ın eşi Sünni’dir. Aynı zamanda Türkmen bir ailenin kızıdır. Yani eğer Esad yönetimi Sünni zulmü yaptı deniliyorsa bu yönüyle mümkün görünmüyor. Ancak terörist kökten dincilerle savaş halinde olması, onların kökten Sünni olmaları nedeniyle üretilmiş bir slogan olabilir. Zaten bu tip insanların SOSYAL BİLİNÇALTINDA böyle bir slogana yönelmesi doğal olarak var idi. Bu tarihlerden gelen bir bilinç altının dışa vurumudur. Çoğunluk da aynı itikatten gelmiş olduğu için, Alevi karşıtlığı terör örgütünü bile bu sloganla aklar ve herkesin buna meyletmesi beklenilen bir sonuç olur.
Örneğin: Bütün dünyanın, Türkiye de dahil terörist olarak ilan ettiği kökten dincilerin Alevi Sünni demeden yaptığı katliamlardan dolayı, diyanet alimleri bile, insanlar islamdan vazgeçip ateist olsalar bile Allah'ın indinde mazur görülür diyorlardı. Ne zaman ki, İran kendi güvenliği için savaşa dahil oldu, işte o vakit SOSYAL BİLİNÇALTI devreye girdi ve Teröristler birden "Sünni direniş" ve Esad ile onun %98 Sünni halkından oluşan askerleri birden Alevi veya Şii veya Nusayri lakapları takılarak ve Esad ESED olarak konuşulmaya başlandı.
Yani bence Suriye'deki ALEVİ SOYKIRIMI, Suriye'nin meclisi, başbakanı, Genel Kurmay Başkanlığı ve devlet kurumlarının %99 hemen hemen tüm kadrosunun SÜNNİ olması nedeniyle, bu durumun rejim artıklığı ile bir ilgisi yoktur. Çünkü hemen hemen hepsi Sünni idi?.. Esad'ın eşi gibi?.. Bu nedenle, oradaki Arap Alevileri, zaten nüfusun çok az bir kesimi idi... Demek ki buradaki durum, Esad veya Suriye Baasçılığı ile ilgili bir konudan daha çok İTİKADİ ve EMEVİ SELEFİ SÜNNİ fetvalarına dayalı içselleşmiş bir SOSYAL BİLİNÇ ALTI konusudur.
Eğer bu böyle olmasaydı, Irak yönetiminde Saddam Hüseyin'in devrilmesi sonrasında SÜNNİ SADDAM YÖNETİMİ ARTIKLARI gibi bir slogan üretilmemiştir?..
Bana göre, Birleşmiş Milletler ‘in İnsan Hakları konusunda üzerinde çalışmaları gereken konu bu olmalıdır. Yani SOSYAL BİLİNÇALTI konusu ve hangi literatür olursa olsun ister Sünni ister Şii ister Yahudi ister Hristiyan ister Hindu vs. Ne olursa olsun bunları tedavülden kaldırmalı ve İNSAN vurgusunu öne çıkaran ve kirlenmiş bilinçaltlarını eğitimle temizleyecek bir takip-yöntem-müdahale-yargı ve karar mekanizması oluşturmalı ve bunu TÜZÜĞÜNE KOYMALIDIR!..
Tüm milletlerden oluşan temsilciler ile NOKTASAL ÇALIŞMA METODOLOJİSİYLE çalışmalıdırlar.
Atatürk, "ASIL TARİKAT MEDENİYET TARİKATIDIR." der. Ki tüm insanlık bu söze gelecektir. Ama nasıl gelecektir?..
Her türlü katliam, soykırım, canilik ve cahilliğin karşısında durmak ve uzun zaman içinde de bunları ortadan tamamen kaldırabilmek için EĞİTİM, EVRENSEL ANLAYIŞ ve HUKUK DEVLETİ ZORUNLULUĞU alt yapısı ile bu hedef gerçekleştirilmelidir.
Umarım...
Belki...
Kim bilir?..
Bu sosyal bilinç altına ilişkin aşağıdaki fetvayı okumanız, SOSYAL BİLİNÇALTI konusunu kavramamıza yardımcı olacaktır.
İBNİ TEYMİYE ÖLÜM FETVALARI: 1263-1328
"Alevi ve Dürzilerin Kafir oldukları; İslam ulemasının ortak ittifakıdır ve onların kafir olmadıklarını kim düşünürse, o da onlar gibi Kafirdir.
Onlar ehli kitap gibi (Yahudi, Hristiyan) veya müşrikler gibi değiller, onlar dalal içinde olan kafirlerdir.
Onların yemekleri yenmez, kadınları sebaya (tecavüz serbest) malları gasp edilir, onlar dinden dönme zındıklardır, onların tövbeleri kabul edilmez (Müslüman olmaları) kabul edilmez.
Onlar; bulundukları yerde öldürülmeli ve anıldıkları yerde lanetlenmeliler". Diyor.
Kaynak: [İslam kütüphanesi, İbni Teymiye fetvalarının toplamı, dinden dönen Dürzi ve Nusayriler hakkında hüküm babı, sayfa 162]
الدروز و النصيرين:
" كفر هؤلاء مما لا يختلف فيه المسلمون ; بل من شك في كفرهم فهو كافر مثلهم ; لا هم بمنزلة أهل الكتاب ولا المشركين ; بل هم الكفرة الضالون فلا يباح أكل طعامهم وتسبى نساؤهم وتؤخذ أموالهم . فإنهم زنادقة مرتدون لا تقبل توبتهم ; بل يقتلون أينما ثقفوا ; ويلعنون كما وصفوا"
[ المكتبة الإسلامية مجموع فتاوى ابن تيمية
باب حكم المرتد مسألة حكم الدرزية والنصيرية
مجموع فتاوى ابن تيمية ابن تيمية - أحمد بن عبد الحليم بن تيمية الحراني صفحة 162 ]
Bu fetvaya binaen tarihte yaşanmış kaç Alevi, Hristiyan, Yahudi, Dürzi, Ezidi, katliamı var bilmeyen var mı?
Evet Suriye'de; başlangıcı 1400 yıl önce Beni Kurayza katliamı olan insan katliamı var ve fikri sebepleri durdukça bu katliam devam edecektir.
Sonuçlarla uğraşmak; maktullerin sayısını vermek yerine SOSYAL BİLİNÇALTI sebeplerini ortadan kaldırmak, modern dünyanın çabası olmalıdır.
Sevgi ve Saygılarımla.
Hakan Düzenli / Haber Şanlıurfa
Yorumlar
Kalan Karakter: