Taşlar yerinden oynamaya başladı mı çorap söküğü gibi arkası geliyor. Önce Suudi istihbaratın başındaki isim Prens Bender Bin Sultan Bin Abdülaziz bu anlı şanlı görevinden ben diyeyim alındı siz deyin istifa etti. Prens Bender Bin Sultan Bin Abdülaziz öyle sıradan bir isim değildi, deyim yerindeyse deve dişi gibi adamdı. Washington’da yirmi yılı aşkın süre üstlendiği Suudi Arabistan büyükelçisiyken ABD’li yetkililerle kurduğu üst düzey bağlantıların yelpazesi ise hayli genişti. Eski istihbarat başkanı, bundan önce 22 yıl boyunca Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi görevinde bulunmuştu. Bu göreve 1980’li yılların başlarında gelen Prens Bender, o tarihten bu yana hizmet veren tüm Amerikan başkanlarına yakın olmuş, Baba ve oğul Bush ile ilişkilerinden dolayı adeta ailenin parçası olarak görüldüğünden, bu çevrede açık açık “Bender Bush” diye biliniyordu. Hatırlarsanız Bush’a Türkiye’de bazıları Türkçedeki okuma azizliğinden ‘başkan puşt’ diye takılırdı.
Suudi Arabistan’ın istihbarat servisi öyle sıradan istihbarat örgütü değil, para bol olunca paranın gücüyle her türlü bilgiyi ve adamı satın alabildiklerinden, Orta Doğu’nun en güçlü istihbaratlarından biri sayılıyor. İngiliz gizli servisinin, CIA’nın ve MOSSAD’ın desteğini de buna eklerseniz ne demek istediğim daha iyi anlaşılabilir. Türkiye bu yarıştan geri kalmıyor, arada sırada çerez niyetine Suudi istihbaratına destek atıyordu. 2012 yılının ortalarında Suudi Arabistan istihbaratının başına geçen Bender Bin Sultan, İran destekli Suriye’yi çökertmek için, Selefileri bu ülkeye yığdı, her türlü silah ve mühimmatı sağladı. Türkiye ile çatışma pahasına Türkiye’nin milli çıkarlarına zarar veren kararlara imza atmaktan çekinmedi. Bunları yaparken cami duvarına işediğinin farkında olmadı anlaşılıyor.
Suudi istihbaratın başındaki isim Prens Bender Bin Sultan Bin Abdülaziz’in, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Mike Flynn ve yardımcısı David Shedd ile ne işi olur onu bilemem! Ama onların da biletinin kesildiği son gelişmelerle ortada. Başkan Obama dünya gezisini tamamlamak üzere. Ortadoğu’da dolaştı, Güney Asya’da Pasifiklerde dolaştı. Gittiği yerlerde bizzat kendisi Amerikan bürokratlarının icraatlarını ve sonuçlarını gözlemledi. Anlaşılan Ortadoğu’daki Amerikan politikalarının çökmesi, Amerikan aleyhtarlığının artması ve diğer olumsuzlukların faturası bu üçlüye kesildi.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Mike Flynn ve yardımcısı David Shedd, halen yürütmekte oldukları görevlerini bu yılın sonuna kadar bırakıyor. Pentagon Resmi Sözcüsü Koramiral John Kirby, yaptığı açıklamada, Flynn ve yardımcısı Shedd’in söz konusu istifa kararı ile ilgili olarak Askeri İstihbarat Dairesi personellerini bizzat bilgilendirdiklerini kaydetti. Resmi Sözcü, Flynn ve yardımcısı Shedd’in hangi sebeple bu kararı aldıkları konusunda ise herhangi bir bilgi vermekten kaçındı. Washington Post gazetesinin geçtiği haberde ise ikilinin kurum içinde uyguladıkları yönetim stilinin çalışma ekibi arasında ciddi rahatsızlık uyandırması sonucu söz konusu istifa kararını aldıklarına vurgu yapıldı. Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Mike Flynn ve yardımcısı David Shedd, acaba neden çalışma ekibinde ciddi rahatsızlık uyandırmış olabilir?
Korgeneral Michael Flynn’in Pentagon’un Askeri İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevinde getirilmeden önce Ortak Özel Operasyonlar Komutanı (JSOC) olduğu biliniyor. Başarılı bir komutan ve istihbaratçı. Tuttuğunu koparan bir yapısı var. Yanlış gördüğü politikaları eleştirmekten kaçınmadığı için üstleri tarafından pek sıcak bakılmayan ancak kabiliyetleri nedeniyle de vazgeçilmeyen bir isim. ABD ile İran arasındaki nükleer enerji programına ilişkin görüşmelere zaman zaman müdahil olduğu biliniyor. Savunma istihbarat Teşkilatı Müdürü Korgeneral Michael Flynn, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne, “ İran’ın 2015 yılı itibariyle kıtalar arası balistik füzelere sahip olacağını” söylemişti.
2012’de ABD, Irak ve Afganistan’da etkinliğini azaltırken, İran ve Çin üzerinde odaklanacak yeni bir istihbarat ajansı kurdu. Savunma Gizli Servisi adı verilen yeni istihbarat kurumu mevcut ajanlardan ve yetkililerden oluşturulmuş, belirlenen tehditleri izlemek üzere Merkezî Haber Alma Teşkilatı (CIA) ile yakın çalışmaya başlamıştı. Irak ve Afganistan’daki savaş bölgelerinde etkinliğini azaltmaya başlayan Pentagon’un, İran ve Çin üzerinde çalışan yeni istihbarat servisinin kendi bünyesinde çalışmak üzere yüzlerce ajan yetiştirmesi programlanmıştı. Pentagon bünyesindeki Savunma İstihbarat Ajansı (DIA) elemanlarının konvansiyonel savaş bölgeleri dışında gizli istihbarat toplaması devam ederken daha önce gizli Ortak Özel Operasyonlar Komutanı (JSOC) olan Korgeneral Michael Flynn’in Pentagon tarafından askerî istihbarat başkanı adayı olarak belirlenmişti.
Afganistan’da en üst istihbarat subayı olarak görev yaptığı dönemde askerî istihbaratı sert şekilde eleştiren Flynn’in bu kurumun başına seçilmesi özel kuvvetlerin üstünlük kurması olarak yorumlanmıştı. Korgeneral Michael Flynn’in önem verdiği en büyük stratejik çalışmasının, El kaide gibi örgütlerin ABD’nin ilgi alanı olan bölgelerden tasfiyesi olduğu tahmin ediliyor. El Kaide, bin Ladin’in öldürülmesinden üç yıl sonra bile güney Asya’daki varlığını koruyor. Örgüt son yıllarda Ortadoğu’ya da yönelmeye de başladı. El Kaide’nin Afganistan-Pakistan bölgesinde örgütlenmiş ve küresel cihat hareketini kontrol eden üst düzey kadrosunun, Bin Ladin’in ölümünden önce ortadan kaldırıldı.
El Kaide’nin Afganistan ve Pakistan’da daha küçük bir varlığa sahip olduğu, yerel örgütlerle işbirliği yaptığı biliniyor. Bölgede uluslararası El Kaide örgütünün bulunmadığını sanılıyor. El Kaide’nin sadece merkezi komutasının zayıfladığı ancak küresel bir fenomen olarak hâlâ canlı olduğu söyleniyor. Gözlemcilere göre; Örgüt, Nijerya, Somali, Suriye, Mısır ve Irak’ta faal. El Kaide örneğin Suriye’de hiç olmadığı kadar güçlü. El Kaide markası eski anlamına sahip olmayabilir, ancak Boko Haram ve El Şebab gibi pek çok örgüt, benzer bir iş yapıyor ve El Kaide’nin mirasını taşıyor. Afrika’da İslami terör grubu olarak dünya basınında lanse edilen bu örgütlerin, Türkiye’den pek hazzetmedikleri ortada. Sudan’daki Türk misyonuna yapılan saldırılar bu örgütlerin işi.
ABD kısa bir süre öncesine kadar, Türkiye’ye çamur atıyor, Türkiye’yi terör gruplarına destek vermekle suçluyordu. Ne olduysa ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2013 Terörizm raporu, Türkiye’yi terörle mücadelede Amerika’nın uzun süredir işbirliği yaptığı bir “ortak” olarak tanımlıyor. Türkiye’nin aynı zamanda kurucusu olduğu Küresel Terörle Mücadele Forumu’na Amerika’yla birlikte eş başkanlık yaptığı hatırlatılan raporda, geçmişte PKK’yla mücadele alanında iki ülke arasında işbirliği yapıldığına ve artık son barış görüşmeleriyle birlikte çatışma ve şiddet olaylarının azaldığına dikkat çekiliyor. Bununla birlikte raporda, güney komşusu Suriye’de yaşanan iç savaş ve bu ülkede faaliyet gösteren Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ve Nusra Cephesi gibi örgütler yüzünden Türkiye’nin yeni terör tehdidine maruz kaldığı belirtiliyor.
Suudi istihbaratın başındaki isim Prens Bender Bin Sultan Bin Abdülaziz’in, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Mike Flynn ve yardımcısı David Shedd’in görev sürelerinin sona ermesi, ABD yönetiminin yapılan yanlışlarının faturasını bunlara çıkardığını gösteriyor. Suudi ajan gitti, Amerikalılar gidiyor. Ajan borsasında düşüş sürdüğüne göre, insan ister istemez merak ediyor acaba sıra hangi ülkenin istihbarat servisinin başkanında?
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc320c39
[email protected]
Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...