Türkiye'nin gizli Anayasasını anlamak için gelin bu Kıbrıs meselesini de irdeleyelim. Uğruna destan yazdıkları, dağlarına taşlarına “Yavru Vatan Kıbrıs” “Kıbrıs Türk'tür Türk Kalacak!” Diye nutuklar attıkları, gerektiğinde gizli ve açıktan savaş açtıkları şu bildiğimiz Kıbrıs.
1974'te dönemin Ecevit hükümeti tarafından; “Kızım Ayşe Tatile” kodu ile envanterinde bulunan savaş uçaklarıyla Kıbrıs hareketini başlatır. 20 Temmuz 1974'te başlatılan bu harekâttan sonra, Türk devleti Kıbrıs'ın yüzde 37'sine hâkim olur. Türk hükümeti bu harekâta “Barış” adını koyarken, Rumlar ise “İşgal” tanımında bulundular.
Kıbrıs Harekatından sonra şu anekdot anlatılır; Kıbrıs’ta Türkler Rumların baskı ve zulmüne karşı yapılan bu harekatı Amerika istemiyordu. Akdeniz açıklarında sürekli 6. Filoyu bekletip olası müdahaleye engel olmak istiyordu! Genelkurmay başkanı, pilotlarla bir toplantı düzenledi. Toplantıda Kıbrıslı Türklerin ne kadar esaret ve baskı altında olduğunu ve her gün Türkleri katlettiklerini anlattıktan sonra pilotlara şöyle seslenir: “İçinizde kamikaze dalışı yapacak 6 kişiye ihtiyacımız var” deyince orada bulunan yüzlerce pilot hep bir ağızdan “Ben varım komutanım” der. Toplantı sonrasında kurmay pilot Albay sorar, “Buna niye gerek duydun?” Deyince genelkurmay cevap verir; “Bu toplantıdan şimdi Amerika’nın haberi olmuştur. Gerisini kendileri düşünsün” der. Sonra harekât başlar ve Amerika 6. Filoyu yerinden oynatma gibi bir planının olmadığı da anlaşılır.
Sonraki yıllarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulur ve Türkiye ilk tanıyan ülke olur o kadar. Şu an ne Birleşmiş Milletler ne de diğer hiçbir ülke KKTC'yi tanımadı ama Türk hükümeti ısrarla KKTC'yi bağımsız bir ülke olarak görüyor, tanıyor ve tanıtıyor.
Kıbrıs siyasi yapısını sorsan bağımsız bir devlet olduğunu söyler yetkililer. Yöneticileri seçimle belirlenir. Parlamentoda 50 milletvekillisi var. Başbakanı, Bakanlar Kurulu ve 1 adet Cumhurbaşkanı var. Bu yürütme organlarını da yapılan seçimlerle halk seçer.
Kıbrıs'ta ona yakın siyasi parti var seçimleri tam bir karnaval havasında geçer. Radikal partiler, sol Sosyalist Partiler varlığını sürdürüyor ama genelde Ankara hükümetinin desteklediği aday kazanıyor. İşte bu sözde bağımsız olan Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin tüm giderleri özellikle personel giderlerini Ankara hükümeti karşılıyor.
1974'ten bu yana uğruna destan yazılan Şehit kanıyla sulanmış Mehmetçik'in kanıyla canıyla savaşarak; Rum mezaliminden kurtarmış! Ve bugün bağımsız bir devlettir! Dedikleri Kıbrıs Türk kesimine tamamen sömürge politikaları uygulanıyor. Türkiye’den denizaltından çekilen kablolarla Kıbrıs’ın Türk kesiminin elektrik ihtiyacı karşılanıyor ama öte yandan kendi bağımsız enerji üretimine müsaade veya fırsat verilmiyor. Ola ki, yüzde bir ihtimalde Türk hükümetine rağmen bir sol-sosyalist parti iktidara gelirse, şartelleri kapatıp o sözde uğruna destanlar yazdıkları şehitlerin kanıyla aldıkları Kıbrıs’ı karanlıkta bırakmanın da B planları dâhilindedir.
Kıbrıs Türk kesimi, mafyanın, kara para aklamanın, kumarhanelerin ve fuhuşun merkezi olması Türk hükümetini ve sözüm ona ne idügü belirsiz Türk milliyetçilerini rahatsız etmiyor.
Kıbrıs’ta iki ayrı halk olan, Rumların ve Türklerin yaşadığı bu yerde, yarısı Yunanistan kontrolünde diğer yarısı Türk devletinin kontrolündedir. Nasıl oluyor da, aynı ada, aynı coğrafya aynı topraklarda, Yunan tarafı kontrolündeki Rumların alım gücü ekonomik refah seviyesi Türk kesimine göre kat ve kat fazladır. Bu durumda gösteriyor ki; “Yavru Vatan Kıbrıs Türk'tür” gibi söylemlerin içi boşaltılmış birer slogandan ibarettir. Gerçekte ise burada uygulanan tam bir sömürge politikasıdır. Yıllar önce İngiliz ve Fransızların uyguladığı bu politikayı şimdi Türk hükümeti Kıbrıslı Türklere uyguluyor.
Gönül rahatlığıyla Kıbrıs’ı tarikatlara ve mafyaya peşkeş çekerek, Adayı fuhuş ve kumarhanelerin merkezine dönüştürmeyi de başardılar. Eee buna zafer diyorsanız bu zafer de sizin olsun; üstü kalsın...
Cemal Babaoğlu