Demokrasi Caddesi
Urfa'da bir caddemizin isminin, “Demokrasi Caddesi” olduğunu kaç kişi bilir? Şimdi diyeceksiniz ki, memlekette “Demokrasi” olmadıktan sonra caddeye ismi verilse ne olur, verilmezse ne olur? Derseniz darılırım, haksızlık yapmayalım ve şuna inanın; bu caddeye ismi veren güç bir gün mutlaka bu ülkeye Demokrasiyi getirir!
Eski ismi, “12 Eylül Caddesi” olan bu isim nasıl “Demokrasi Caddesi” oldu, isim değişim sürecine bir bakalım.
2005 yılında Urfa Belediye Meclisi, o zamanki ismi ile Demokratik Toplum Partisi (DTP) grubu adına bir öneri hazırlanır. Bu öneri AK Parti meclis üyeleri ile paylaşılarak destek alınır. 12 Eylül Caddesi'nin ismi, “Demokrasi Caddesi” olarak değiştirilmesini talep eden öneriye tam 17 AK Partili meclis üyelerin de imzası alınmıştı.
Meclis oturumu başlayınca, yazı işleri müdürümüz Sayın Ali Ferhat Türkmen, meclis üyeleri tarafından verilen önergeleri okumaya başlar. Okunan önergeler, oylamaya sunuluyor. Kabul edenler ve etmeyenler diyerek geçiliyor. Sıra bizim isim değişiklik önergesi ne geldi. Yazı işleri müdürümüz, önergeye burun gözüyle baktıktan sonra okumadan meclis başkanı olan Sayın Ahmet Fakıbaba’ya getirir. Fakıbaba, önergeyi gözleri ile sessizce okur. Okuduktan sonra şöyle der:
“DTP’li arkadaşların önergesi var. Ama ben bunu okumak istemiyorum. Bu önerge- den ziyade, sanki bir şeyleri karıştırıyorlar, ben bunu meclise sunmuyorum”
Deyince mecliste gergin anlar yaşandı. İtiraz ediyoruz, önergenin nedenini izah ediyoruz ama ikna olmuyor. O sırada AK Parti grubundan rahmetli Emin Dağ söz alır:
“Sayın Başkan… Önergeyi sunmam diye bir şey yok. Sunarsın oylamaya, kabul edenler veya etmeyenler” diyerek devam eder, “Bunun başka yolu yok”
Başkan Fakıbaba, önergeye bir daha baktı ve sesli okumaya başladı, “ İsmini 12 Eylül darbesinden alan bu caddeye o dönem darbecilere yaranmak için verilerek kendilerine rant elde etmişlerdi. Oysa biz seçilmiş meclis üyeleri, varlığımızı demokrasiye borçluyuz. Demokrasi yoksa, halkın temsiliyeti de yoktur. Dolayısıyla demokrasi kültürünün gelişmesi için darbecileri çağrıştıran “12 Eylül Caddesi” isminin kaldırılması, yerine “Demokrasi Caddesi” isminin verilmesini aşağıda imzası olanlar öneriyoruz”
Önergenin altında tam 22 meclis üyesinin imzası var. Bu imzalardan, 17'si AKP Meclis üyelerine ait. Dolayısıyla çoğunluk bizde ve bu önergenin mecliste geçmesi garanti. Matematik olarak sayısal üstünlüğü almıştık ya da biz öyle sanıyorduk. Yani herkesi kendimiz gibi biliyorduk. İmzalarına sahip çıkmayacaklarını hiç hesap etmemiştik. Fakıbaba önergeyi okuduktan sonra, şimdi bunu mecliste oylamaya sunacak. Önergenin meclise sunma şekli her daim şöyle olmuştu, önerge okunduktan sonra Başkan şöyle der; bu önergeyi kabul edenler, varsa kabul edenler sayılır kayıt altına alınır. Sonra Kabul etmeyenler diye sorulur. Bu yöntem meclis tarihinin kurulduğundan beri bu böyledir.
Şimdi Sayın Başkan Fakıbaba, önergeyi sunarken son derece kurnazca bir manevra yaparak, önce elini peşinen havaya kaldırması ile birlikte sorar:
“Bu önergeyi Kabul etmeyenler”
Diye sorunca, meclisin büyük çoğunluğu el kaldırır. Önergede imzası olanlar bir anda attığı imzalarını yok sayarak, imzalarını sahiplenmezler. 17 AKP’li imzacılardan sadece İsmail Güneş ile Ahmet Çiftçi, imzalarının arkasında durdular. Geriye kalan 15 meclis üyelerinden, Fevzi Yücetepe ile Habip Aslan’la birlikte diğer meclis üyeleri, bir saat önce önergenin altına attığı imzayı unutarak, ellerini kaldırdılar. Böylece garanti gözüyle baktığımız önerge Başkanın aşırı tepki vermesi nedeniyle ret edildi.
3 yıl sonra, yerel seçim 2009 yaklaştığında, AKP Fakıbaba'nın üzerini çizmişti. Fakıbaba, Saadet Partisi'nden aday olacağını duyurmuştu. Ancak adaylığı yasal prosedüre takılabilirdi. Burada da bir manevra yaparak, gerçekten AKP'nin hazırladığı tuzağa düşmeyerek, bağımsız aday evrakını Seçim Kuruluna teslim eder. 2009 Urfa yerel seçimleri “Ceket” davasına dönüşür. Mağdur olma durumlarından yüksek oy alarak, Urfa'nın bağımsız belediye başkanı olur.
Gerek seçim sürecinde, gerekse bağımsız Belediye Başkanı döneminde, önüne yığınca engeller konulur. Fakıbaba bu engeli aşmak için, AKP il yönetimine ateş püskürtür. Erdoğan'a ise sürekli zeytin dalı gönderiyordu. Başbakan Erdoğan’a “Asıl AK Partili olan benim, ben bu trenden inmedim, itildim” diyordu. İşte bu süreçte Fakıbaba, bizim neden demokrasi kültürünün gelişmesinden bahsettiğimizi anladığını düşünüyorum. Seçilmişlerin en büyük dayanağı demokrasidir. Bu bilinçle meclise tekrar o caddenin isminin değiştirilmesi gündeme gelir.
2009 seçimlerinde Urfa Belediye meclisinde AKP, Saadet ve BDP’den oluşan 3 Parti bulunuyordu. Bu dönemde DTP kapatılmış, yerine BDP ile siyasi faaliyete devam ediyordu. BDP’yi tek meclis üyesi ile Sayın Yüksek Çıbık temsil ediyordu. Saadet Partisi ise 15 meclis üyesi olarak grupta yer almıştı ama meclis çoğunluğu yine AKP’nin elindeydi.
O malum caddenin isminin değişimi için, kuliste görüşmeler yapılır. Bu görüşmelerde, Sayın Yüksel Çıbık, AKP ile SP’liler arasında mekik dokur. Çoğunluk olumlu görüş bildiriyor. AKP'lilerle de görüşülür çünkü Saadet'in mecliste yeterli sayısı yoktur. Önergeyi Saadet Partisi verir. Önerge mecliste oylamaya sunulur ve oy çokluğu ile kabul edilerek, 12 Eylül Caddesi yerini “Demokrasi Caddesi'ne” bırakır.
Evet, memlekette “Demokrasi” yoktur ama demokrasi ismini taşıyan bir caddemiz var.
Dün bu ismi ret edenler, üstelik “Sanki bir şeyleri karıştırıyor” diyenlerin oyları ile darbecileri çağrıştıran o utanç günün ismi böylece kaldırıldı.
Bu örnekte olduğu gibi, bugün demokratik teamülleri yok sayanlar, hukuku çiğneyenler, Ana dilde eğitime karşı çıkıp, ırkçılık yapanlar, Dini değerleri çıkarlarına göre yorumlayanlar, gün gelecek bu yaptıklarından utanacaklardır. Zira hukuksuzluğun, Adaletsizliğin sürdürebilir bir yanı yoktur.
23.01.2021
Cemal Babaoğlu