Şahsımda Ankara’da ikamet ettiğim için, bu sabah basın taramasında ilk gözüme çarpan haber, ABD Büyükelçiliğinin, Türkiye’nin başkenti Ankara’da bulunan vatandaşlarını olası bir “terör” saldırısına karşı uyarmasıydı. Büyükelçilik sitesinde İngilizce yayımlanan mesajda, bölgedeki potansiyel “terörist” saldırılara dair ellerinde bilgiler olduğu ve Amerikalıların bölgeden uzak durmaları isteniyor ve ABD Büyükelçiliği’nin tehlikeli bölge olarak işaret ettiği alanda Anıtkabir, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve bakanlıkların da içinde olduğu birçok devlet binası yer aldığı belirtiliyordu. Bu belirtilen yerler gerek iş gerekse ulaşım nedeniyle sıkça kullandığım mekânlardı. Şom ağızlı ABD’nin vatandaşlarına uyarısı havada kalmadı. 13 Mart 2016 Pazar günü saat 18:45’te Kızılay Güvenpark’ta otobüs duraklarının bulunduğu noktada bomba yüklü bir aracın patlatılmasıyla terör olayı gerçekleştirildi. Benim için en önemli ayrıntı, patlamanın hemen hergün kullandığım otobüs durağında bu patlamanın gerçekleştirilmesiydi. Hatta dün Taceddin Dergâhının bulunduğu Hamamönü’nde 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü programlarına katılmış, dönüşte patlamanın olduğu duraktan oturduğum semte giden otobüse binmiştim. Benim merak ettiğim ABD Büyükelçiliğinin bildiği lakin Ankara’daki mülki ve emniyet amirlerinin bildiği veya Ankara halkından sakladığı, gerekli emniyet tedbirlerinin alınmadığı bu terör saldırısının, ABD’nin önde gelen dış politika dergilerinden Atlantic’de, Obama’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘başarısız ve otoriter’ olarak tanımladığını ve kendisini öfkelendiren liderler arasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu belirtmesi ve ABD’nin 2 eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın, çok değil daha birkaç gün önce Washington Post’a yazdıkları yazıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a istifa çağrısında bulunmasının ardından Güvenpark’ta bu bombalı saldırının gerçekleşmesi, sizce tesadüf mü? Erdoğan Putin ve Obama’yı mermi manyağı yapmadı ama kimyalarını bozdu. Nitekim ABD’nin önde gelen dış politika dergilerinden Atlantic, ABD Başkanı Barack Obama’nın başkanlığı boyunca yaşadıkları ile ilgili kapsamlı dosya haberinde, Obama’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘başarısız ve otoriter’ olarak tanımladığını yazdı. Obama’yı öfkelendiren liderler arasında İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Ürdün Kralı Abdullah’ın da yer aldığı belirtilen yazıda, Netanyahu’nun iki devletli çözümü getireceğine artık inanmayan Obama’nın Kral Abdullah’ı ise 2014’te arkasından konuştuğu için uyardığı ifade edildi. Obama’nın psişik röntgenini Ruslar çekmiş. Rusya Devlet Duması Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Aleksey Puşkov, ABD Başkanı Barack Obama’nın kendisini başkan gibi hissetmediğini söylüyor. Puşkov, Obama’nın “yorgun düşmüş” bir politikacı olduğunu iddia etti. İddiasına Obama’nın The Atlantic’deki röportajını kaynak gösteren Puşkov, Obama’nın kendisini mevcut başkan gibi hissetmediğini, gitmek üzere olduğunu anladığını söyledi. Anlaşılan Obama giderayak kendisini üzen ya da başkanlık karizmasını çizenleri de götürmek istiyor. ABD merkezli haftalık haber dergisi Time’ın yazarlarından siyaset bilimci Ian Bremmer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde daha çok yalnızlaşacağını savunduğu yazısında, Türkiye’nin NATO’daki müttefiklerinin de Erdoğan’ın politikalarından memnun olmadığının altını çizdi ve “Washington’un, Ankara’nın IŞİD yerine Suriye’deki Kürtleri bombalaması konusunda kızgın” olduğunu söyledi. Woodrow Wilson Center’ın Ortadoğu direktörü Henri Barkey de Pentagon’un Türkiye’ye karşı soğuk olduğunu doğruladı. Barkey, Türkiye’nin 24 Kasım’da Rus jetini düşürmesinin Pentagon’da tepki ile karşılandığını anlatırken Rusların S400 kalkanını Suriye’ye getirmesiyle koalisyon güçlerinin işlerinin zorlaştığını düşündüklerini hatırlattı. Ancak Türkiye ile Pentagon’un Irak’ın işgali döneminde de ciddi anlaşmazlık yaşadığını hatırlatarak “Türkiye her şeye rağmen NATO’nun ana parçalarından biri” yorumunu yaptı. ABD’nin 2 eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Eric Edelman, Washington Post’a yazdıkları yazıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a istifa çağrısında bulunmuştu. Edelman ve Abramowitz, Washington Post gazetesinde yayımlanan yazıda, Erdoğan’ın liderliği altında Türkiye’nin giderek otoriterliğe ve istikrarsızlığa doğru kaydığı görüşünü dile getirmişlerdi. Gazetede “Erdoğan ya reform yapmalı ya da istifa etmeli” başlıklı yazı “Eğer Erdoğan başta söylediğimiz gibi Türkiye’nin parlak bir geleceğe sahip olduğu konusunda aynı fikiri koruyorsa, o halde bunun gerçekleşmesi için ya şimdiki tutumundan uzaklaşacağı tipte bir reform gerçekleştirmeli ya da istifa etmelidir” ifadeleriyle sona ermişti. Bizzat ABD başkanı Obama’nın, Woodrow Wilson Center’ın Ortadoğu direktörü Henri Barkey’ın, Time’ın yazarlarından siyaset bilimci Ian Bremmer’ın, ABD’nin 2 eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın Türkiye yönetimine ilişkin olumsuz açıklamaları üst üste konulduğunda, sözlü açıklamalarını anlaşılan bombalı saldırılarla pekiştirmek istedikleri gibi bir sonuca ulaşmak mümkün. Ankara’da 17 Şubat’ta TSK personelini taşıyan servis araçlarının hedef alındığı 29 kişi hayatını kaybettiği saldırı sonrasında Türk resmi makamlarınca failin PKK/PYD olarak açıklamasına ABD2’li yetkililer itiraz etmiş, bu bilgilerin doğru olmadığını iddia etmişlerdi. Saldırıyı, Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) üstlenmişti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ellerinde Türk askerinin Suriye topraklarında olduğuna dair delil olduğunu söylediği gün Güvenpark tehlikeli park oluverdi. ABD Türkiye’nin PKK operasyonlarına tepkiliydi çünkü sözde IŞİDe yürüttüğü operasyonlarda adı geçen örgütü doğal müttefiki görüyordu. İtiraf etmek gerekir ki Ankara’nın Bağdat ve Şam’dan farkı kalmadı. Bir yıl içinde başkentte düzenlenen bombalı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 200 civarında. Reuters’a açıklama yapan Türk güvenlik yetkilisi, “İlk bulgular PKK ya da PKK ile bağlantılı bir grubu işaret ediyor” dese de, taşeron adı geçen örgüt dahi olsa ihale eden küresel gücün deniz ötesi bir emperyalist odak olduğu tartışmasız şekilde ortada. Durumun farkında olan İran Dışişleri Bakanlığı Başdanışmanı Seyid Muhammed Kazım Saccadpur, Türkiye’nin ağır bir siyasi krizle boğuştuğunu ifade etti. Stratfor’un kurucusu George Friedman, dünyanın yeni bir savaşa hazırlıklı olması gerektiğini söyledi. Tehlike kaynağının, bir grup ülkenin diğerlerinin yerini almasında değil, bu yeni ülkelerin kendini bulduğu yeni konumda olduğunu belirten uzman, çatışmalara temel olabilecek temel teorileri de sıraladı. Bu teorilerden birine göre, etkisini kaybeden ülkelerin yerini Japonya, Polonya ve Türkiye alacak. Şimdi ABD’nin neden şüpheliler listesinde olduğunu anladınız mı? Twitter:@ oc32oc39 [email protected] Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...