Ömür Çelikdönmez Müstakbel Ak Parti genel başkanı ve Türkiye’nin yeni başbakanı olarak Dışişleri Bakanı Prof Dr Ahmet Davutoğlu’nun ismi açıklandığında, bir başkasını bekleyen mihraklar şok oldu. Çünkü açıklanan isim onlar için kolay lokma olmayacak kadar boğazlarına durabilecek birisiydi. “Stratejik Derinlik” kitabıyla sözde kafa bularak “stratejik sığlık” deme terbiyesizliğinde bulunanlar, taa aylar öncesinden yıpratma faaliyetlerine başladıklarından, Sayın Davutoğlu’nun Tayyip Erdoğan sonrası başbakanlığına pek ihtimal vermiyorlardı. Şapa oturduklarında “B” planını devreye soktular. Şevket Süreyya Aydemir’in İsmet İnönü biyografisini yazdığı İkinci Adam’dan esinlenerek, Prof Dr Ahmet Davutoğlu’nun ikinci adamlığı kabullendiğini gündeme getirerek belde aşağı vurmaya çalışıyorlar. Dünkü yazımda belirttiğim gibi daha şimdiden batı, yeni cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki ilişkinin biçim ve içeriğine kafa yoruyor. ABD yönetiminin tetikçisi Financial Times’a göre Ahmet Davutoğlu Erdoğan’ın tüm kriterlerini karşılıyor ve bunlardan en önemlisi ikinci adamlığı kabul etmek. Davutoğlu’nun önündeki zorlukları da sıralayan gazete, müstakbel başbakanın “şimdilik rakipsiz” olduğunu da söylüyor. Komşumuz Yunanlılar Financial Times editörü ve yazarları kadar insafsız değil. Yunanistan’da yayımlanan Eleftheros Tipos gazetesi, AK Parti Genel Başkan adayı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu “Haftanın Şahsiyeti” ilan etmekte bir beis görmüyor. Türkiye’yi zor durumda bırakmak isteyen Hollanda hükümeti, Suriye’den gelebilecek saldırılara karşı geçen sene ocak ayında NATO’nun isteği doğrultusunda Türkiye’ye gönderdiği Patriot füzelerinin görev süresinin uzatılmaması kararı aldı. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığından Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığından en çok rahatsız olan ülkelerin başında İsrail geliyor. Türkiye’den İsrail’e göç eden Musevilerin yazıp çizdikleri www.hasturktv.com sitesi, üç buçuk yıl önce Alegresse Delail’in, 01/06/11’de yayımladığı “Davutoğlu, İsrail ve Yahudiler: Bir sentez” başlıklı makalesini önemine binaen yeniden okuyucusu ile buluşturuyor. Hem de,” Davutoğlunun başbakanlığı vesilesiyle 3.5 senelik önceki analizimizi sunuyoruz. Bugün yazılmış kadar taze” notuyla. Alegresse Delail adı geçen makalesinde, Türkiye’nin Ortadoğu politikasına ilişkin oldukça ilginç analizler yapmıştı. Şimdi onu birlikte okuyalım: “Son yılların Türk dış politikasının mimarı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun siyasi doktrini, Ortadoğu’yu, Orta Asya’yı, Balkanlar’ı, ve Kafkasya’yı Türkiye’nin liderliğinde birleştirerek, eski Osmanlı topraklarında tarihin tekrar “doğal akışına” kavuşmasını amaçlar. Bu bağlamda yapılması gerekenler, halklar arasında ekonomik ve kültürel bağları geliştirmek, devletler arasında her alanda işbirliğini genişletip derinleştirmek ve gerilim giderici önlemler alarak komşularla sorunları sıfırlamaktır. “Organik bir bütünleşme” Ortadoğu’nun doğal geleceğidir ve bu yolda öncelikle Arap-Türk farklılığını ortadan kaldırmak gerekmektedir. Arap halklarının kalbi nasıl fethedilir? Şii-Sünni farklılıklarından ve diğer mezhep ayrılıklarından çıkan kavgalar nasıl durdurulabilir? İslam alemini Anadolu liderliğinde birleştirecek çimentonun adı nedir? Tabii ki İsrail. Bir yandan bu devletin baş düşmanları olan Ahmedinejat, Hizbullah, Hamas, İslami Cihad gibi terör birimleriyle görüşürken, diğer yandan bölgede “geto gibi duran ülkenin” Türkiye tarafından “normalleştirilmesi” harekatıyla İsrail’e maksimum zarar verilmeli ve “Filistin davası” İslam aleminde merkezileştirilmeli, kutsallaştırılmalıdır. Normalleştirilmesi gereken yalnız İsrail devleti değil, aynı zamanda Yahudi tarihi ve Yahudi halkıdır. Normalleştirmek ne demektir? Üstün ve olağanüstü gibi gördüklerinizi sıradanlaştırmaktır. Bu amaçla başlatılan orantısız hakaret kampanyası belki de bir gün savaş açmaya kadar varacaktır. Yoksa Sayın Davutoğlu özgür Kudüs’te nasıl namaz kılabilir? “Şehir kültürünün” tekrar kurulduğu Filistin Osmanlı vilayetinde tüm dini azınlıklar mutlu kafirler yaşamlarına nasıl geri dönebilirler? Yazık. Emperyalist hayaller peşinde koşarken İsrail-Türkiye ilişkilerini bitirmek bir yana, Osmanlı egemenliğini muhtemelen Sayın Davutoğlu gibi barış ve huzur vahası gibi hatırlamayan ve bozulma riski taşıyan Arap devletleri-Türkiye ilişkilerine yazık. Ve en başta Türkiye’ye ve bu siyasi ve dini girdaba sürüklenen Türk halkına yazık.” Gerçekten yazık ama İsrail halkına yazık. Artık eskisi gibi Ermeni soykırımı masalının arkasına da sığınamayacaklar. Ermenistan, Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın yemin ve devir teslim törenini izlemek için Dışişleri Bakanı Edward Nalbandian’ı görevlendirdi. önümüzdeki günlerde Ermenistan ile Türkiye arasında tüm dünyanın gıpta edeceği barış görüşmelerinin başlayamayacağına kim inanır, hadi birazda espri yapalım Kadir İnanır. Dünkü yazıya düzeltme: “ Yedi yıldır Çankaya köşkünde bulunan Sayın Abdullah Gül, ekibiyle birlikte Cumhurbaşkanlığına veda ediyor. O’nun görev yıllarını en iyi betimleyen, kız kardeşinin eşi yani kayınbiraderi İzmir Milletvekili Prof Dr Mehmet Tekelioğlu oldu.” İfadeleri sehven yazılmıştır. Doğru olan İzmir Milletvekili Prof Dr Mehmet Tekelioğlu’nun Sayın Abdullah Gül’in kız kardeşinin eşi olmasından dolayı enişte olmasıdır. Tekelioğlu’nun kayınbiraderi, Sayın Abdullah Gül’dür. Twitter:@oc320c39 [email protected] Bunu beğen:Beğen Yükleniyor...